Çaresizlik içinde yapılmış bir teklif ve aynı nedenden yani çaresizlik yüzünden kabul edilmiş bir anlaşma...
Günler önce, daha tanıyalı iki gün olmuş bir kadına, kadın mı, fazlasıyla genç bir kıza benim çocuğumun taşıyıcı annesi olması için bir teklif sunmuştum ve o da bu teklifi kabul etmişti.
Onun bu teklifi kabul etmesi ile hızlı bir şekilde nikah hazırlıklarına girişmiştim. Belki önümde fazla zaman olmadığından, belki de kızın verdiği bu karadan her nedense ani bir şekilde cayacağını düşünmemdi bunun sebebi.
Düğün için her şey hazırdı. Ahsen 'in bu teklifi kabul etmesi benim için çok büyük bir şaşkınlıktı, her ne kadar kendi için tek çıkış yolu olduğunu bilsemde.
O gün , Ahsen başka bir arabanın önüne atlayabilirdi ve şimdi belki kara toğrağın altında bile olabilirdi ama benim önüme atlamıştı, ona ben çarpmıştım ve onu ölüme yine ben terketmemiştim.
Sıradan bir kaza iki insanın hayatını bu kadar derinden değiştirebilir miydi?
Bizim hayatımızı baştan aşağıya değiştirmişti.
Daha birkaç hafta önce Aslı denen sürtüğün, nikahımızı sürekli ertelemesinden şimayet eden 29 yaşında ki ben , şimdi ise sadece adını ve onu ölüme sürükleyen olayları bildiğim bir kız ile, nikah masasına oturacaktım. Ve o kız karnında benim parçamı taşıyacak, dünyaya enim çocuğumu getirecek.
Buna hayat deniyordu sanırım.
Bir haftadır o otelde kalıyordu,her şey ne kadar da çabuk gelişmişti, olayların hızı fazlaydı. Oysa ben bu kızın daha iki hafta önce adını bile bilmiyordum şimdi ise yalandan da olsa evleniyoruz. Nikah için her türlü hazırlık bir hafta içinde bitmişti,herkes bunun gerçek bir evlilik olduğunu zannediyordu. İnsanların sırf yalan olduğunu anlamamalari için basit bir nikah törenine bir çok kişi davet edildi,davetiyeler gönderilmişti bile.
Anlaşmamızı bizden başka bilen yoktu.
Kapı tıklatıldı. Tıklatılan maşı ile, düşüncelerimi gidebileceği en kıytu köşeye ittim ve cevap verdim.
"Evet!"
"Efendim,Ahsen Hanım 'ın gelmesini istemiştiniz ,az önce getirdik,bahçede sizi bekliyor."
"Tamam,çıkabilirsiniz. " genç hizmetlinin çıkması ile birlikte, saatlerdir oturduğum koltuğumdan kalktım ve bahçeye doğru yönlendirdim adımlarımı.
Bahçeye indiğinde Ahsen'in cok düşünceli bir şekilde deniz manzarasını izlediğini gördüm.
"Ahsen!"
Seslenmemle birlikte elindeki kahve fincanını yere düşürmesi bir oldu.
"Korkuttum mu?"
"Yok,yani ben dalmışım , o yüzden. " dediğinde, hızla kalkmıştı yerinden ve kırık fincanı toplamaya çalışıyordu.
"Ahsen bırak, kızlar hallederler. " dedim ve hafifçe kolundan tutup oturduğu koltuğa yönlendirdim.
"Beni neden çağırdın,önemli bir şey mi var?" diyerek direkt konuya girdi. Yorumu bile sevmezdi, dialoğumuzu hep en minimum düzeyde tutar ve benimle fazla göz teması dahi kurmazdı.
"Düğün için her şey hazır,iki gün sonra pazar günü küçük bir nikah töreni yapılacak. Davetliler çağırıldı, sadece bu gün kızlarla gidip bedenine uygun bir gelinlik alınması gerek. Yani her şeyi hallettim ancak bedenini bilmediğimden, bu konuda sana ihtiyacım var. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...