Telefonumdan gelen alarm sesinin, kulaklarıma ulaşması ile birlikte gözlerimi araladım. Elimi telefonuma uzattım ve alarmı kapattıktan hemen sonra doğrulup, oturur pozisyona geçtim. Gözlerimi biraz ovuşturarak, üzerimde ki uyku sersemliğini tamamen atmayı başardığımda, odama kadar gelmeyi başarmış nefis kokuları algıladım.
Burnumdan giren kokular mideme ulaştığında ne kadar çok acıktığımı anladım. Dün akşam geç vakitlere kadar süren bir toplantıdan sonra eve geldiğimde, aldığım duş sonrasında aç karınla girmiş yatağıma ve aşırı yorgunluğunun da etkisiyle hızla uykuya dalmıştım. Yani neredeyse bir gündür, hiçbir şey yememiştim.
Yatağımdan çıktım ve hemen odamda yer alan banyoya girip, acele bir şekilde tıraş oldum ve soğuk bir duş aldım. Banyodan çıktığımda, Ayşe annemin dünden hazırlayıp, askılığa astığı takım elbiseyi giyindim
Dosyalarımın içinde olduğu iş çantamı alıp, içinde ki tüm evrakları tek tek kontrol ettikten sonra, deodorantımı da sıkıp ayrıldım odamdan ve direkt mutfağa geçtim.
Mutfakta büyük bir neşeyle bana kahvaltı hazırlayan Ayşe Sultan vardı. Mutfaktan girmem ile karşılaştığım bu kadına içten bir gülümseme ile "Günaydın!" deyip, masada ki yerimi aldım.
Masaya oturmam ile birlikte, Ayşe annem bana kahvaltı hazırlarken , bir diğer kız da çayımı doldurdu. Masa fazlasıyla iştah açıcıydı. Ayşe Sultan fazlasıyla becerikliydi ve tabi ben de fazlasıyla açtım.
Kahvaltı hayatımda değer verdiğim en önemli şeylerden biriydi benim için. Çoğu zama işten vakit bulup ne öğle ne de akşam yemeği yiymezdim, beni ayakta ve zinde tutan tek öğün halindeydi kahvaltı ve bu yüzden evimde kahvaltım hep kuş sütü eksik olacak bir şekilde hazırlanırdı.
Evimde haırlanan kahvaltı, sadece benim için hazırlanırdı zaten.
Üniversite diplomamı aldığım gün ani bir şekilde kaybetmiştim babamı ve sonrasında babamın acısına dayanamayıp her gün eriyen annemi.. . Onu da kaybetmekle birlikte beni büyüten ve en az annem kadar çok sevdiğim dadımla bir başımıza kalmıştık. Yıllardır benimle birlikteydi . Ara sıra köyüne gider eşini dostunu görür dönerdi sonra yanıma. Artık o her şeyimin bir parçasıydı... Zaten sessiz ve kimsesiz olan bu koca ev, bir de o olmasaydı asla yaşanacak ya da tahammül edilecek bir yer olmazdı.
" Ayşe Sultan yine döktürmüşsün. Zorlu geçecek bir toplantı öncesi sen bana ilaç hazırlamışsın resmen." dedim, önümde ki kahvaltıyı incelerken ve koca bir tebessümü yüzüme yayarken .
Ne yazık ki, babamın erken ve ani ölümüyle her şey benim sırtıma yüklenmiş ve ben de iş dışında kalan her şey ile arama duvar örüp, kendimi yalnızca çalışmaya vermiştim. Çok zengin bir ailenin oğlu olmama rağmen, hayatı vurdumduymaz yaşayacak fırsatı hiç elde edememiştim.
" Afiyet olsun benim çalışkan oğluma. " dedi, ocağın üzerinde ki tavayı alıp masaya doğru gelirken." Hadi yemeğini hızlıca ye de gecikme işine."
"Yemez miyim Ayşe Sultan? Şimdi on dakika içinde bu sofrayı siler süpürürüm ben." dedim, sesim hayatımda belki de sadece bu kadın ile konuşurken bu kadar içten, sıcak ve haylaz çıkıyordu.
"Ye oğlum benim ye. Zaten gece gündüz çalışıyorsun,düm akşam baya geç geldiğini anlamadım sanma. Ye de bir de güçten düşme. Ee tabi sende haklısın. İnsanın işinden başka düşünecek bir kimsesi olmayınca kendini işine verir tabi." dedi, sesinde ki imayı anlamayacak kadar aptal değildim. Bu lafların ucu yine benim nişanlıma dokunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...