Hakkım Yok!

155K 6.9K 235
                                    

Merhaba, yeni bölümle geldim! Bu bölümü "AlmaRebelde" adlı kullanıcıya ithaf ediyorum. Hem vote ve yorumlarla destek olduğu, hem de geçen bölüm ilk yorumu yaptığı için, desteğini bırakma lütfen...
    Bölüm tam anlamıyla içime sinmedi. Lütfen okuyan arkadaşlar yorumlarda bulunsun, yorum da eksiklerimi, beğendiğiniz ve beğenmediğinizi noktaları belirtin lütfen. Önceki bölümlerde yorum ve vote yapan arkadaşlara teşekkür ederim, keyifli okumalar...

              ***************

   İçimde gösteren buruk bir acı vardı, olmaması gerektiğini bilmem o acının bütün kalbimi sızlatmasına engel olamamıştı. Yaşlı kadının bana acıyarak baktığının farkındaydım, kaldıramazdım bu gözlerdeki imayı, başedemezdim. Kafamı kaldırmadan döküldü dudaklarımdan sözcükler.

"Siz bu gün izinlisiniz, gidebilirsiniz. "

   Nedenini sormadı yaşlı kadın, utandığımın, bir açıklama yapacak bir nedenimin olmadığını biliyordu çünkü. Ne diyebilirdim ki zaten, nasıl bir yalan atabilirdim ortaya?

   Kapanan kapının sesiyle oturduğum yerden kalktım, bütün iştahım kapanmıştı, yavaş yavaş çıktım Hakan'ın çalışma odasına, bir enkaz yığını doldurdu gözlerimi. Elimde hâlâ o resim vardı. Gözyaşlarım sımsıkı tuttuğum resmin üzerine süzülmeye başlamıştı. Hakan nasıl bir öfke akımına kapılıp dağıtmıştı koskoca odayı? Kimbilir o da nasıl bir özlem duymuştu, dondurulmuş bu ana...

   Benim buna hakkım yoktu. Ben kimdim ki bir adamın aşık olduğu kadını kıskanacak? Günler önce Engin denen o adamda söylememiş miydi?  "Hakan seni rahimden ibaret bir varlık olarak görüyor, sana teklifimi kabul etmemek ile hayatının hatasını yaptın Ahsen."  Yalan mıydı, değildi... Bunu bu gün daha iyi anlamıştım, tek görevim vardı, çocuk doğurmak... Peki bunu bilmeme rağmen benim canım neden bu kadar çok yanıyordu, o bana ne yaparsa yapsın ondan etkilenmeyeceğime söz vermemiş miydim kendime... Bu ev sözümün şahidi deği miydi oysa ki... Elimdeki resmi çöktüğüm yerde bıraktım ve yavaş yavaş ayağa kalktım, yaptığım yanlıştı, sadece sekiz ay kalmıştı yeni bir hayata atılmama. Kapıya doğru ilerlerken bir zil sesi doldu kulaklarıma, mide bulantıma aldırış etmeden kapıya doğru ilerledim hızlı adımlarla. Kapının kolunu indirdiğimde beni bekleyen Açelya ile karşılaştım.

"Hoşgeldin Açelya. "

" Hoşbuldum canım. "

   Boynuma atılıp sıkı sıkı sarıldı bana, bu kadın kocasını o kadar zıttıydı ki ama belki bizim saçma anlaşmamızı bilse o da kocası gibi davranırdı, korumaya çalışırdı Hakan'ı,benden...

" Canım bu kapıdaki korumalar ne Allah aşkına, valla içeri girene kadar elli defa sordular Hakan'a!"

"Bilmiyorum ki... Öylesine... "

" Burada çok fazla arkadaşının olmadığını duydum, bir kahve içeriz dedim ama sen niye böyle solgunsun, ağlamışsın da... "

" Yok... Midem kötüydü biraz o yüzden. "

   Mutfağa geçip birlikte kahve yaptık, aç karınla kahve içmeyi sevmezdim hiç ama şu an umrumda değildi. Sonra içeri geçip karşılıklı oturduk, uzun zamandır hayatıma arkadaş sıfatını alacak bir kişi bile yoktu, yorulmuştum yalnızlıktan, yalnızlık denen o kelime boğmuştu beni kaç zamandır... Sohbeti hoş ve tatlı bir kadındı ama benim aklım bir türlü onda sabit kalamıyordu. Cevapsız kalmış sorular vardı, sormaya korktuğum...

"Açelya, Aslı nasıl bir kadındı? "

   Soru sormamla birlikte bir süre gözlerime anlamsızca baktı. Anlamsız bir sorunun karşılığıydı bu bakışlar...

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin