"Abya senin kaynın neden bu kaday şiş?" diyen Açelya ve Engin'in kızı Tuba' ya baktım. 2.5 yaşında olan bu kız çocuğu gereğinden fazla tatlıydı. İşaret parmağıyla gösterdiği karnıma baktığımda, gerçekten de fazla kilo aldığımı fark ettim.
" Çok mu şiş gerçekten? " diye sorduğumda kafasını salladı.
Beşinci aya yaklaşmıştım ama karnım bir top şeklini almıştı. Tuba'yı oturduğum yerde kucağıma aldım. Ve elimi altın sarısı saçlarına daldırdım. Ellerimin arasında ki beden o kadar masumdu ki, bu dünyanın kirliliğini ,pisliğini görmemiş temiz bir çocuktu o. Umarım hiç de görmezdi.
" Çünkü orada bir bebek var." dedi Hakan, benden önce cevap vererek.
"Senin bebeyin mi Hatan?"
"Evet." diyen Hakan, ikimizin oturduğu sandalyeye yaklaştı ve Tuba'nın eline bir öpücük kondurdu. Cevabını alan Tuba ise kollarını açtı ve karnıma sarıldı.
O adamların oturduğum yeri bulup, bıçak göndermelerini n üzerinden günler geçmişti. Bu süreçte Hakan, o olmadan dışarı çıkmamı yasaklamıştı ve evde ki koruma sayısını baya bir artmıştı. Akşamları eve erken gelmekle birlikte, işte olduğu zamanlarda da her saat başı arayıp, iyi olup olmadığımı soruyordu. Ayrıca Melek abla da beni yalnız bırakmıyordu ve çok yakında Ayşe Sultan'da gelecekti.
Kameraları incelediğimizde, kutuyu genç bir çocuğun getirip bıraktığını görmüştük. Büyük bir ihtimal para ile tutulmuştu.
Bana sarılan Tuba, benden ayrılmış ve annesinin kucağına gitmişti.
"Anne ben kaydeş istiyoyum. " dediģinde Açelya kızına bakakalmıştı.
"Ben de istiyorum ama annen fazla mızmız kızım. " dedi Engin.
"Engin'e en çenesi düşük olandan bir kız daha lazım Açelya. " dediğinde Hakan, Açelya, Hakan'a ölümcül bakışlar atmaya başladı.
"Bence ikincisi erkek olacak. " dedi Engin.
"Bence de erkek olacaktır." dedi Açelya , bakışlarını bana çevirdi ve gülümsemeye başladı.
"Hem erkek olursa oğluma İzmir güzelinin kızını alırım ." dediğinde, Hakan öksürmeye başladı.
"İzmir güzelinin kızı mı?"
"Aynı zamanda senin de kızın oluyor Hakan, bize verirsin değil mi , turşusunu kuracak değilsin herhalde."
"Kuracağım!" dedi Hakan oldukça ciddi bir tınıyla ve bu sert ses, masada herkesin gülümsemesine neden olmuştu. "Kızımı hiçbir erkeğe vermem! " demesiyle Engin'den kahkaha sesi yükselmişti.
Yaşadığımız stres dolu günlerden sonra, üçünün bize gelmesi çok iyi olmuştu, gerçi tedirginliğimiz hâlâ devam ediyordu ama en azından bu gün biraz daha güzel geçen bir gündü.
Aniden karnımda hissettiğim hareketlilik ile, birden elimi karnıma götürdüm.
Sanırım bu eli karına koyma durumu, her kadında varolan iç güdüsel bir hareketti. Karnım çıkmaya başladığı ilk zamanlardan bu güne kadar bende de olan bir durumdu. Sanki bir şeyler gelip çarpacakmış, zarar verecekmiş ve bu yüzden de benim onu korumam gerekiyormuş gibi elim hep karnımın üzerindeydi. Ancak içimde oluşan bu hareketliliğe hâlâ alışamamıştım.
"Bir şey mi oldu Ahsen?" dediğinde Açelya'ya baktım.
"Hayır bir şey yok ama..." dedim ve susarak bakışlarımı Açelya'dan karnıma doğru kaydırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...