Uzlaşma - Part 2

75K 3.2K 319
                                    


İnat, zorlu tüm kapıları açan sihirli bir anahtardır.

İnat etmesi gerekir insanların. Her konuda, her anlamda, istediğini alana kadar inat etmesi gerekir. Hayat, kendisiyle inatlaşanları, kendisini belki de ölümüne kafa tutanları sever.

Parmağımı buğulu cama götürdüğümde, hafif bastırarak bir kalp çizdim. Çok çocuksuydu belki ama her zaman insanların içinde öldürmeyi asla başaramadıkları bir çocuğun yattığına inanmışımdır. Kaç yaşına gelirse gelsin, yapacağı her merhametsiz hatada içindeki o masum çocuğun acı çektiğini ve insana engel olmaya çalıştığına inanırım. Ve belki de asıl tehlike insanın içindeki o masum ve günahsız çocuğu öldürmesi ile başlar hayatta.

Nefesimi sesli bir biçimde dışarıya bıraktım ve ruhumda derin bir sıkıntı yaratan şeyi içimden def etmeye çalıştım. Pencereden ayrılarak, koridora konmuş koltuklara doğru ilerledim ve bir tanesinin üzerine kendimi bıraktım.

Yaklaşık bir ay önce Engin'i tedavi için ikna etmeyi başarmıştım. Bu hiç kolay olmamıştı. Hakan'ın izni olmadan böyle bir şeye kalkışmak, onun çok yakın arkadaşı ile olan bağlarına derin zararları vereceği kadar, doktorluk mesleğinin de kabul edebileceği bir şey değildi. O bir doktordu, üstelik sahibi olduğu hastanenin baş hekimiydi. Böyle bir şeyin ortaya çıkması ona çok büyük zararlar verirdi. Ama ilk defa belki de bencil davranmıştım hayatımda. Onunla inatlaşmıştım. Bunu yapmam  için önüme çıkan her şeyle inatlaşmıştım. Tedavinin başarıya ulaşmaması bana bir şey kaybettirmezdi. Ben zaten hiç çocuğumuz olmasa bile tüm ömrümü o da kabul ederse beni, Hakan ile doldurmaya razı ve gönüllüydüm. Ama başarıya ulaşması ikimize ait bir bebek daha ve kızıma da bir kardeş kazandırırdı. Bu süreçte Hakan yanımda olursa, kötü olan her şey onu üzer, hastalığının kendindeki bir eksiklikmiş gibi hissetmesine neden olurdu. Onu tanıyordum ve böyle bir şeyin olmasını istemiyordum. Eğer hamile kalamazsam bundan asla Hakan'ın haberi olmazdı ama kalırsam, işte bu ikimizin hayatı için bir mucize olur ve bu mucizenin mutluluğu ile  bunu ondan sakladığım için bile bir şekilde beni bağışlardı. Hakan'ın bana kıyamayacağına adım kadar emindim.

Engin'i ikna etmem ile birlikte bana tüm riskleri kabul ettiğime dair birkaç belge imzalatmış ve bu işin maddi ve manevi anlamda her türlü olumsuzluklarını kabul edip etmediğimi sormuştu. Her şeyi kabul ettiğimi söylemiştim. Yaptığımız yasa dışıydı, ihlaldi ama  nasıl bir cesaret geldiyse artık içime, gözüme bir sorun gibi bile görünmüyordu.

Birkaç sene önce yaşadığım hormon takviyesi gibi aşamaların hepsini bu defa tek başıma yaşamıştım. Tedavi için hastaneye geldiğimde, sürekli Hakan'a yalan söylemek zorunda kalmıştım. Bu vicdanımı fazlasıyla rahatsız etse de elimde gelen bir şey yoktu. Ve birkaç hafta önce işlem gerçekleştirilmiş, embriyo gelişmek üzere içime yerleştirilmişti. Engin rahme tutunmasının ve gerçek bir gebeliğin gerçekleşmesinin çok düşük bir ihtimal olduğunu söyleyip durmuştu. Belki de kabul etmesinde ki en büyük etken zaten olumlu sonuç elde edeceğimze dair hiç inancının olmamasıydı. Tuhaf biriydi o.

Geçen zamanda gece gündüz hep Allah'a dua etmiş ve eğer bizim için hayırlıysa, dileğimin gerçekleşmesini istemiştim. Dilim dualar ile dolup taşarken, eklenen duygusallığım ile birlikte, özellikle yalnız kaldığımda da gözümden yaş eksik olmamıştı.

Ve bu gün dualarımın kabul olup olmadığını öğrenme vaktimdi. Bu sabah Hakan işe gittikten hemen sonra gelip kan vermiştim. Engin araya girerek her aşamanın belki de iki kat daha hızlı olmasını sağlıyordu. Büyük isteğimden dolayı bana olan mesafesi çok fazla artmıştı ama yine de yardım ediyordu bana.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin