51☇Coe'Tus

43 4 4
                                    

Olayları üstüne olaylar yaşıyordum, yaşıyorduk. Bir olayın ruhu tazeyken üstüne bir tane daha ekleniyordu. Artık emin olmuştum, hayatın bana garezi vardı. Bir olay oldu mu üst üste geliyor, arkası kesinlikle oluyordu.

İşin diğer garip tarafı ise Coetus benden daha bilinçli olmasına rağmen bazı olayları benimle beraber öğreniyordu. Yani benimle şu an aynı yüz ifadesinde bulunduğuna göre durum bu şekildeydi. Asla o da böyle bir şeyin olacağını tahmin etmiyordu. Şaşkınlık üzerimden geçer geçmez sıraya giren duygum telaş olmuştum. Odamda bulunan kız tişörtün ne gibi açıklaması olabilirdi ki? Hele ki bunu anneme nasıl izah edebilecektim?

Annemde bu duruma çok şaşkın olduğu için olaya nasıl yaklaşacağını bilmiyordum.

Annem kendi koymuş gibi bulduğu Coetus'un tişörtünü elinin ucuyla alıp sanki kimyasal bir maddeymiş muamelesi gören tişörtü kendinden uzakta, yukarıya doğru kaldırmış bir şekilde bakıyordu. Daha doğrusu gözleriyle her ayrıntısını tarıyor gibiydi.

"Evet Cankut, bu tişört de kimin?" dedi kaşları çatılı olan annem merakla.

Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim olmadığı için belki bana yardımcı olur diye Coetus'a baktım. Coetus'ta anneme tedirgince bakarken üzerine düşen bakışlarla başını bana çevirdi ve göz göze gelmiş olduk. 'Ne yapacağız?' der gibi gözlerimi devirmek istesemde annem göreceği için sadece bakışlarımla ne anlatmak istediğimi anlamasını umdum.

Coetus kıvrak zekasıyla hemen beni anlarken o da çaresiz ve belirsiz şekilde omuz silkti. Bu durum hoşuna gitmediği için yüzü buruşmuştu.

Aslında tam şu an anneme her şeyi haykırmanın tam sırasıydı. Anlattıklarımdan sonra sonuçların ne doğuracağını umursamadan tek tek anlatmak isterdim.

'Senn gördüğün o tişört Coetus'a ait. Sizin hayali arkadaş olduğunu iddia ettiğiniz kızın. O saçta ona ait.'

Sonra annem tekrardan bana inanmayıp yine doktorumla konuşup seans sıklığını arttırır, hatta hiç istemesem de hastaneye, odaya kapatmaya kadar işleri ilerletebilirdi. Sonuçta annem en kolay yoldan iyileşmem taraftarı olduğu için bu yolda her şeyi göze alabilecek bir kadındı.

Bu yüzden aklımdaki düşünceleri hemen sakinleştirdim. Beynime hemen inandırıcı yalan bulması konusunda zorladım. Annem beklenti ve uzun süre sessiz kaldığımdan dolayı daha dikkatli baktığından artık bir şeyler demem gerektiğini anladım. Zaten Coetus'ta 'hadi, neyi bekliyorsun?' der gibi sabırsız bakışlarını okuyabilmiştim.

"Kimin olabilir anne? Tabii ki Rana'ya aittir." dedim başka bir ihtimalin olması imkansız der gibi keskinlikle. Hemen cümlenin devamını da getirdim. "Dün tişört raflarımı kurcalarken fark ettim bende. Bir daha da rafta unutmamak için meydana çıkardım. Rana'ya geri veririm tekrar."

Coetus'a hemen baktığımda rahatlamış gibi omuzları gevşemişti. Gözlerindeki pırıltılardan anlaşılacağı üzere bana 'aferin' der gibi bakıyordu.

Annemde başka bir ihtimal olmayacağını bildiğinden sakince onayladı. Rana'nın da kumral olması da tam cuk diye oturmuştu. Bu yüzden de saç rengini fazla kurcalamaya gerek duymadığını gördüm. "İyi!" dedi annem kuru kuru. "Ben o zaman bunu da makineye atar, temiz temiz verirsin."

"Tamam anne, nasıl istersen." dedim rahatlamış bir şekilde. Sorgusuz kabul ettiği için başka hiçbir şey düşünmüyor, oldukça rahatladığımı hissetmiştim.

Annem odayı son kez taradı. Hatta tararken Coetus'un olduğu kısmı da değinse de hiçbir şey yokmuşcasına gözleri teklemeden geçmişti. Benim kirli kıyafet yok demem onu tatmin etmediği için illa anne gözüyle bakması gerekiyordu. Yoksa başka türlü bu konuda ikna olmayacaktı. Başka kirli olabilecek potansiyelde çamaşır olmadığına kanaat getirmiş olmalı ki Rana'nın diye iddia ettiğim Coetus'un tişörtünü bırakmadan "Şu tişörtü bırakayım. Sonra da gideriz. İşe geç kalacağız." diyerek odamdan çıktı.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin