33☇KARGA

68 19 0
                                    

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Demek hastaneden mikrop kaptığın için ağladın, he. Bu kadar çıt kırıldım olduğunu bilmiyordum." Bedenimi üstün körü göz gezdirdi. "Bu cüsseye, bu kalıba göre." diyerek de beni, vücudumu küçümsemeyi ihmal etmedi. Cidden sinir bozucu bir kızdı ve ben onun yanında oturarak ya da onu çağırarak hata yapmıştım.

"Ağlamayı insanların cüssesine göre karar veriyorsan çok yazık." Bende onun bedenini küçümseyici bakışla üstün körü baktım. "O zaman seninde gece gündüz ağlaman gerekiyor." diyerek laf çarptırdım. Zayıf görünüyordu, birde giydiği şortla incecik bacaklarından ne kadar zayıf olduğu gösteriyordu.

"Hah! Ukala." dedi kaşları çatık, dediğim şeye sinirlenirken. O deyince bir şey yok, ben deyince ukala mı?

Gelip benimle dışarıda oturmayı onayladığında gidip banka oturana kadar inanmamıştım ama boş bir bank bulup ben oturduğumda yanıma oturmasıyla kızın şaka yapmadığına ikna olmuştum. Yaklaşık beş dakikadan beri yalnızca oturuyorduk. Yanımda yabancı birisi olduğu için ne diyeceğimi bilmiyordum, ki sohbet etme niyetim yoktu. O laf atmadığı sürece bende ağzımı açmazdım. Fakat bu anlaşmayı bozan yanımdaki kız sohbete giriş yapmıştı ama benimle alay ederek başlamayı tercih etmişti.

"Ukala değil, adım Cankut." Beş dakikadır yanımda oturan birisinin artık adımı öğrenmesi gerektiğini düşünüyordum. Zira ukala gibi kelimeler türetip bana öyle sesleneceğini biliyordum. Baştan bunu bitirmek en iyisiydi.

"Cankut." dedi adımı tekrar söyleyerek. Kafasını benim olduğum tarafa çevirdi ve göz göze geldik. "Berra benimde."

Kafamı sallayarak onayladım ve sahte gülümseme yaptım. "Memnun oldum." Tanışmasam da eksikliğini hissetmeyeceğim kızdı, bu yüzden benim için pek önemli değildi. "Peki Berra senin hastanede ne işin var?" Yine düşünemeden sorduğum sorulardan birisiydi. Fazla yakınlık kurmadığım birisinin bu sorumu cevaplayacağını zannetmiyordum. Bu yüzden hemen toparlamaya çalıştım.

"Yani.. Şey söylemene gerek yok. Ben laf olsun diye demiştim." derken lafı toparlıyordum. "Bu senin özelin, demene gerek yok, zorunlu hissetme."

Başımı kıza çevirdiğimde ise alayla bana bakıyordu. "Ne kadar daha saçmalarsın diye sözünü kesmedim ama bıraksak baya baya saçmalıyorsun sen." diye beni resmen gömdü. Kıza iyilik yapalım dedik pişman ediyordu. Boşuna arızalı kız demiyordum.

"Buna saçmalamak mı diyorsun?" diye sahiden öyle mi düşünüyorsun der gibi sordum. "Bu benim lügatımda kibarlık demektir. Sende ne demektir bilmem." dedim kibarlıktan yoksun olduğunu yüzüne vururken.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin