7☇GÖZ NEZLESİ

154 71 7
                                    

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yalan kelimesi benim vücudumda onaylanmamış bir kelimeydi. Benim lügatımda öyle bir şey yoktu. Onun yerine kulakları kızarmakla eş değerdi. Yalan söylediğim zaman domatese bile taş çıkartacak kırmızılıkta, yumurta koysan pişirecek bir sıcaklıkta yanıyordu. Evet, ben yalan söyleyemeyen millettendim. Aslında bu huyumdan gurur duyuyordum. Yalan kötü sonuçlar doğuruyordu ve benimkisi doğurmadan bitiriyordu. Bu işten bayabi kazancım oluyordu yani.

"Baba?" dedim şaşkınlıkla. Bu saatte genellikle taksiye çıkmıyordu. Sırf bizimle daha fazla vakit geçirebilmek için. Bu yüzden bende şaşırmıştım dışarı çıktığı için.

O da aynı şaşkınlıkla bana cevap verdi. "Evlat?" Üstümü üstün körü göz attıktan sonra tekrar yüzüme tırmandı. "Nereden böyle? En son odandaydın."

Boşta kalan elimi ne yapacağımı bilemediğim için saçımdan geçirip ensemde durdum. "Şey... Fazla test çözmekten daraldım. Odamdaki çöp dolmuştu. Bende çöp atma bahanesiyle çıktım işte. İyi yapmamışmıyım?"

Bunu dememle hemen gözleri kulağıma gitti. Tabi ki kızarmışlardır. Tek umudum karanlık olduğu için fark etmemesi ama babamın sırıtması hiç dediğimi doğrulamıyordu ya da o kadar afrika dansı yaptığımız halde yanmayan sensörlü lambanın hiçbir hareket etmediğimiz halde şimdi yanmasından dolayı. "İyi yapmışsın iyi de bizi neden haber veripte çıkmıyorsun eşek, bizi adamdan mı saymıyorsun yoksa?" dedi şakasına babam.

"Yok baba estağfurullah. Ben sadece romantik filminizin arasına girip bozmak istemedim." Bunu hafif alayla söylemiştim.

Yalandan sinirli ifadesine bürünmek için kaşlarını çatmıştı ama bu ifade benim üzerimde tesiri yoktu. "Babanla nasıl konuşuyorsun öyle sıpa. Almayayım ayağımın altına."

"Büyüğümsün baba. Ver elini öpeyim." dedikten sonra elini uzandım ama ısrarla elini vermedi. Elini elimden kurtarıp çok acıtmayacak şekilde alnıma vurdu.

"Hadi hadi! Yalaka yapma da oyalanmadan gir evin içine. Annen evde yalnız kaldı." dedi benim omzuma vurup içeriye geçmem için babam.

"Hayırdır baba. Akşamları da mı taksiye çıkıyorsun?"

"Yok evladım ya Ali abinin hanımı doğuma almışlar. Gece taksi görevi de ondaydı. Doğum işi çıkınca benden rica etti kıramadım."

Kafamı sallayıp babamı onayladım. "Tamam baba. O zaman iyi çalışmalar sana."

"Sana da sana da." dedikten sonra babam omzuma son kez hafifçe vurup işi için yanımdan geçip gitti.

Bende tam otomatik demir kapıyı açıp içeriye gireceğim sıra "Evlat." diye seslendi babam. 'Ne oldu' diye arkaya, babama döndüm. Bana gülümsedi. O gülüş hiçte hayra alamet değildi.

"Aynı yalanı annene söyleme evladım çünkü annen yemez."

Çiçekçi Kafe saat ikide. ;) (11:48)

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin