47☇ÖPMEK

49 4 0
                                    



Sıkıcı bir gün daha bitmek üzereydi ve ben günün kârını elde edememiştim. Sabahtan gözlerimi açtığım zamandan beri amaçsızca dolaşıp durmuştum. Okula gitmiyordum, ki okulların kapanmasına az zaman kaldığı için öğrencilerden giden yoktur ve artık üniversite sınavı yaklaştığı için sınıf arkadaşlarımdan da gideceğini düşünmüyordum. En azından bu dediğim Ethem ve Rana için geçerliydi. Onlarda okula gitmeyi bırakarak kendilerini evde geliştirerek deneme çözdüklerinden bihaberdim. Zaten anlaşılıyordu, ortak grubumuzda sadece lak lak yapan Ethem vardı. Rana istikrarlı bir şekilde sabahtan internetini kapatıyor, -bunu mesajlarımın iletilmemesinden anlıyordum- akşam kısa bir mola verdiği zaman açıyordu. Ethem tam tersi interneti yedi- yirmi dört açık, radar gibi çevrimiçi olduğunda ya da gruba bir şey yazdığında anında aktif oluyordu. Boş insanın işi anca bu kadar oluyordu.

Bende ders çalışmıyordum, internetim gece- gündüz açık oluyordu ama bu sürekli aktif olduğum anlamına gelmiyordu. Ben çoğunlukla laptoptan ya da televizyona yansıtarak film veya dizi izlemeyi tercih ediyordum. Ya da annem işte olduğu için fazla yoruluyordu, iş sorumluluğunu azaltmak, hemde boş durmamak için evi elektrikli süpürgeyle süpürüyordum. Tabii bir diğer yaptığım iş ise yerleri silmekti. Küçüklükten kalma yerleri silmeyi seviyordum. Tabii bu silmekten kastım temizlik sopasıyla oluyordu. Bazen annem inatla sopayla iyi silinmiyor diyerek yere çömelip kendi elindeki bezle silmekle uğraşıyordu. Cidden bu kadının kendine garezi vardı, sil işte sopayla, ne zoru zoruna iş yapıyorsun ki? Anneme de aynı lafı desemde beni umursamıyordu, neymiş elle daha iyi siliniyor, hem ben bastırarak sildiğim için kiri iyi gidiyor diyordu. Ondan sonra ona bırakmıştım, ben sadece sopayla silme işini yapıyordum.

Aslında bakarsanız Ethem'e dediğim laf beni de kapsıyordu. Bende boş insandım, bir şey yaptığım yoktu. Üniversiteye hazırlanmıyordum, belli bir amacım yoktu. Anneme göre ama şu anlık amacı benim psikolojimi düzeltmekti. Ne kadar bu benim için psikolojik bozukluk olmasa da ama maalesef annem inanmıyordu.

Aslında hava güzel ve sıcaktı. Dışarıya çıkabilirdim ama annemin dünkü kızgınlığından sonra bir şey istemeye, demeye korkar olmuştum. Her an sinirini üzerime çekebilirim gibi bir his vardı. Artık anneminde sınır çizgisini aştığım için izin alsam bile vermeyeceği için boşuna olumsuz lafını duymamak için bir şey dememiştim. Zaten o olayı atlatalı iki gün anca olmuştu.

Annemin eve gelmesine yakın beni arayıp yemekleri ısıtmamı rica etmişti. Bu arama ne kadar beni kontrol etmek amaçlı olsa da sesimi çıkarmamıştım. Biliyordum ki bende suçluydum, annemin güvenini kaybetmiştim. O da en mantıklı yolu yaparak bana iş verirken evde olup olmadığımı yokluyordu. İşte bu kadar naif ruhluydu annem, bana kızgın olsa da direkt beni kontrol etmek için aramaya çekindiği için dolaylı yoldan istemişti.

Annem benim evde olduğumu kanaat getirmiş olmalı ki görüşmemizi sonlandırdık. Bende onun bana verdiği görevi yapmaya koyulmak için mutfağa geçmiştim. Dünden kalan yemekleri buzdolabından çıkarırken ocağa koyup orta ateşte ısıtmaya başladım. Tabii bu konuda tecrübeliydim, bir kere başım belaya girdiği için bu sefer dikkatli davranıyordum. Mesela yemekleri ısıtmadan önce biraz su katıyorduk, dibine yapışmaması için ve ben hemen ısınması için direkt yüksek ateşle ısıtıyordum. Ben bunu çok kötü tecrübeyle öğrendim, pek anlamasam da annemin tenceresi dibini zorla çıkarmış, bu yüzden hep çizilmişti. Anneme kalsa artık o kullanılacak gibi olmadığı için atmıştı, ama bana kalsa ben kullanırdım. Annemin fikirlerine karışmadığım için ses etmedim. Şimdi de dikkatli davranarak o kurallara uymuştum. Sofrayı da hazırladıktan sonra annemle babam gelene kadar televizyona baktım.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin