11☇YALAN

125 56 0
                                    

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorgundum...

Üzerimde öyle bir yorgunluk vardı ki hayatım boyunca yorgunluğu bu kadar iliklerime kadar hissetmemiştim.

Başka insanlara göre on yedi -yakında on sekiz yaşımda olmama göre bu yaşta ne yorgunluğu der küçümsenirdim, alay konusu olurdum. Ama öyle değildi işte. Bunu hissedince değişiyordu iş.

Dinç ve kalıplı vücudum aksini iddia etsede ben dibine kadar hissediyordum işte. Bir detayı atlamamak gerekirdi.

Bu yorgunluk hissinden en çok nasiplenen zihnim olmuştu. Zihin yorgunluğu berbat bir şeydi.

Hiçbir şeyi düşünemez, neyi akıl edeceğinizi şaşardınız. İşte bende bu vaziyetteydim. Ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Bugün ilk sınıftan Coetus çıkmasına rağmen ucu en çok bana dokunduğuna mı yoksa Ethem ve Rana'nın aynı sınıftan birinin tanımadığına mı? Bu böyle uzar giderdi. Sanki bu düşüncelerim sonu olmayan yolculuktu ve bu yolculukta ben hiçbir kilometre ilerleyememiştim.

Birde bugün sınıftan tek ben çıktığımı iddia eden bir düşüncede vardı ve ben bunda da yol alamamıştım. Sonunun ne olduğunu bilmediğim yolculuğa çıkmasamıydım?

Bazen hayatımda Coetus'la hiç tanışmasam böyle bir şey başıma gelirmiydi düşüncesine kapılıyordum.

Hayatımda Coetus olmasaydı belki de şuan aptal spider man çizgi romanına bakıyormuş gibi değilde önümdeki büyük sınav için test çözüyor olurdum.

Cidden Coetus'la arkadaşlık kurmak ağır geliyordu insana. Bugün ona kötü bir şey oldu düşüncesiyle ve sınıfta tek benimle iletişim kurduğundan dolayı belki yardımım dokunur diye peşinden gitmiştim. Ama ne yardım(!) Kendimi tehlikeye atmıştım ama hiçbir iyiliğim dokunmamış, bana daha çok kötülüğü dokunmuştu. Bu konu hakkında biraz daha ileri olarak düşünsem herhalde 'kendine müslüman ol' deyimini uygulayacaktım ve bu kötü bir şey olduğu için daha fazla düşünmemeye karar verdim.

Sırtımı yatağın başlığına dayamış, ayaklarımı uzatmış, elimde spider man çizgi romanını tutuyordum. Bu çizgi romanı niye elime aldım bir fikrim yok ama sayfaları boş boş bakıp çok güzel düşünülebiliyordu.

Artık evren daha fazla düşünmemi istemiyor olmalı ki birkaç dakika sonra odamın kapısı çalmıştı. Gir dememe gerek yoktu, kapının önündeki kimse nezaketen kapıma vurduğunu biliyordum. Ama bu sefer bunun tam tersi olsaydı gir demez odama kimsenin gelmesini istemezdim. Aslında beş karış suratımda bunu destekler nitelikteydi.

Kapım aralandığında ilk önce annem kafasını uzatmış, benim ne yaptığımı kontrol ettikten sonra bedenini içeriye sokmuştu. Hiç hareketimi bozmadım. Anneme kısa bir bakış atıp çok çizgi romanı okuyormuşum gibi sayfalarını incelemeye başladım. Annemi hiç tınlamadığıma takmamış, dikkatimi çekmek için başımda elleri göğsünde birleştirmiş, ayağıyla ritim tutarak bekliyordu.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin