54☇KÖŞK

24 2 0
                                    

Coetus anında bana geri dönüt sağlamış, konumu atmıştı. Konuma gitmeden önce haritalardan açıp hangi yerde kaldığını ve ortalama yolun kaç dakika süreceğini baktım. Atılan konumu ilk defa gördüğüm için nasıl gideceğime de baktım. Aslında buraya gitmeyi hiç mi hiç istemiyordum. İçime sinmeyen bir bölgeydi. Öyleki oraya direkt giden bir otobüs bile yoktu. Binmem gereken numaralı otobüste on yedi durak sonra ineceğim, ardından on beş dakika boyunca yürümem gerekecekti ve anladığım kadarıyla ormanlık bir alanda kalıyordu. Endişeleneceğim kadar ıssız ve yola ters düşen bir alandı.

Coetus, nasıl böyle yerler bulabiliyorsun? Bilerek mi seçiyorsun?

Coetus için endişe duydum, bu kız oraya nasıl gidecekti? Vakit kaybetmeden Coetus'u arama ikonuna tıkladım. O da benim aramamı bekliyor olmalı -ya da telefonu elinde tutuyordu- hemen açmıştı.

"Coetus bu konumda neyin nesi? Gitmekte kesin miyiz?" diye endişeyle sordum.

"Evet, ben gideceğim." Kısa bir an nefeslendi. "Sen gelmek zorunda değilsin." Ama Coetus'un ağzından çıkan şeylerin tam tersiydi ve asıl demek istediği de şuydu; 'Seninle beraber gitmek istiyorum.' Ağzımdan olumsuz kelime çıkmamasını umuyor gibi konuşmuştu. Bende ona istediğini verdim.

"Bu mümkün değil." Karşıdan rahatlama nefesi geldi. "Ben sadece tek başına oralara gitme, beraber gidelim demek için aramıştım."

"Tamam." dedi sorunsuzca beni onaylayarak. Coetus'un sesi daha da mı canlanmıştı, yoksa telefondan mı öyle geliyordu?

"Pekala. Ben az önce yol tarifine baktım ve maalesef oraya direkt giden otobüs yok, sadece yakınında olan güzergahtan geçen otobüsler var." diye kısaca özetledim.

"Taksiyle gitmez miyiz?" diye öneride bulundu Coetus.

"Riske atamayacağım bir durum." dedim sıkıntıyla oflayarak. "Koskoca şehirde ne hikmetse hep babamın taksi arkadaşlarına denk geliyorum. Yine denk gelirsem artık babamı hiçbir güç madde kullanmadığımı ikna edemez." dedim sonlarına espri amacıyla dalga geçerek. Asla bu durumun ihtimali bile yoktu. Tabii ki şaka yapmıştım ama babama açıklama yapacak neden de sunamazdım. Canım sıkıldı, keşif mi yapıyorum? diyecektim. Çünkü ilk babamın yakaladığı taksiyle gittiğim yer şimdikiyle benzer işlerdi.

"Haklısın, tamam." dedi Coetus benim dediklerimi tamamen yanlış anlayacak şekilde sesi mahcup doluydu. Ama ben ona utanması için dememiştim ki? "Hatta vazgeçtim, en iyisi senin gelmemen."

Hayda! Esprim ters tepti ya.

"Gideceğin yere bende geliyorum, nokta!" Asla taviz vermeyen sesimle net şekilde konuştum. "Bana mevcut konumunu paylaş, yanına geleyim. Geçeriz beraber."

"Gerek yok." dedi mırın kırın sesiyle kedi miyavlamasına eş değer tonu. "Lisenin oralardayım."

"Harika!" Bir an Coetus'un kendi başına oraya gittiği düşüncesi başıma endişe sarmıştı, neyse ki yanlış alarmdı. "O zaman okulun oradaki durakta buluşalım. Zaten oradan geçen otobüse bineceğiz." Daha fazla bir şey demesine müsade etmeden telefonu yüzüne kapattım. Açıkçası telefonu biraz daha açık tutarsam her an vazgeçmeye meyilli sesi buna itti. Benim gelmemi vicdan azabı çekip vazgeçecekti.

Ama amacına giden yolda ben asla taş görevi olmayacaktım, yanında olacaktım. Bir şeyler olmuş olmalı ki o konuma gitmek istiyordu. Kimse bile isteye gitmek istemezdi. Kendi bir hedefi vardı ve istikrarlı ve tüm avantajları fırsata çevirmeyi bilmeliydik. Belkide bir ipucu yakalayabilirdik.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin