5☇KOLYE

201 76 7
                                    

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biz iki yabancıdan daha fazlayız.

Cidden öylemiydik ya da laf arasında öylesine söylenmiş bir cümlemiydi? 

Laf arasında öylesine söylenmiş olsa bile umut verici olması çok salakça. Daha salak olanı ise benim umut etmem. Ah! Salak kız seçtiği kelimelere dikkat etsen n'olacak?  Kalp var bende. Hızlandırıyorsun.

Asıl daha salak olanı ne biliyor musunuz? O kadar takılmam gereken konu arasında sadece özenle bu cümleyi seçmem. 

Bana anlamsız gelen bir tartışmaya tutuşmuştuk. Daha doğrusu Coetus bana haksız yere çemkirmiş bende buna boyun eğmiştim. Konuştuğu laflar, söz ettiği durumlar... Bunların arasında benim nerede yerim vardı?

Hele ki tesadüf eseri üç defa yüz yüze gelmiştik. Bu görüşmelerde benim ve onun titizlikle hâl ve hareketleri inceledim ama şüphe çeken bir şey olmamıştı. Bana göre.

Coetus'la o seslerin yükseldiği sokaktan ayrılalı dört saat olmuştu. Ama ne dört saat(!) Kafayı yedirtecekti. Aynı döngüde dönüp duruyordum. Ama bu döngü de hâlâ benim yerimi öğrenememiştim.

Eve kafam dolu ayak bastığımda saat altıydı. Okuldan dörtte çıkmış, beşe kadar Coetus'la o olayı yaşadıktan sonra aslında on dakikalık yolu uzata uzata bir saatte varmıştım. Eve geldiğimde annemin 'bana neden haber vermedin?' diye azarını işittikten sonra ağzımda bir şeyler geveleyip odama kapanmıştım. Annem biraz gergin gibi duruyordu ya da kafam dolu olduğu için hâlini başka bir şeye yoramamıştım. Annem yarım saat sonra akşam yemeği hazır olduğu için odama geldiğinde içimden 'oğlun eve gelmeden laflarla çok güzel karnını doyurdu anne' diye geçerken gerçekte anneme "Karnım tok. Yemeyeceğim bir şey." dediğimde beni kendi hâlime bırakıp odamı terk etmişti.

Biraz odamda test çözerken sürekli kafam dağıldığı için en sonunda test çözmeyi bıraktığımda saat on bir olmuştu. Bu gidişle Ethem'e ettiğim laflar benim içinde geçerli olacaktı.

Yatağıma kendimi patates çuvalı gibi sırt üstü bırakıp ellerimi karnımın üzerine koyup odamın tavanını izledim. Çok ilgi çekici bir şey varmış gibi...

Zihnime düşünmemek için kilit vurmaya çalışıyordum ama hiçbir şey işe yaramıyordu.

"Seni sabırla bekledim."

"Asıl en büyük sorun sensin."

"... Hatta mükemmel bir hayatın olması."

"Çok az zamanım kaldı."

Coetus'un dediği bu cümleler sesiyle birlikte kafamın içinde dört dönüyordu. Bunları bana demenin amacı da neydi? Yoksa gizemli mi takılmaya çalışıyordu?

Allah kahretmesin! Bu gidişle kafayı sıyıracaktık.

Aniden doğrulup elimle yüzümü sıvazlayıp odamdaki oksijen yetmiyormuş gibi geldi ve camın önüne geçip elimi başımın altına koyup dışarıyı seyretmeye başladım. Biraz daha burada düşünmek lazım.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin