3☇ŞANS

203 83 5
                                    

İçim kıpır kıpırdı. Şaşkınlığımın üzerinden gelen tek duygu sevinçti. Uzun aradan sonra aradığım o yabancı kız işte karşımdaydı. Üstelik sınıf arkadaşı olarak.

Bu kadar sevineceğimi hiç düşünmemiştim ama maalesef duyguları yönetemiyorduk. Duygular elimizin altında değil; istediği zaman, istediği anda ortaya çıkan bir şeydi. İşte o kızı görünce açığa çıkan duygu biraz şaşkınlık, biraz da sevinme duygusu...

Anlamlandıramadağım bir duygu da ortaya çıktı: Huzur.

Bu huzur içimi yatıştıran bir şeydi. İçimde sanki uslu olmayan, hırçın, herkese saldıran bir aslan vardı. Aslanın bu hırçınlığını ve saldırganlığını yatıştıracak olan kişi ona sadık kalan ve daima sevgisini esirgemeyen bir bakıcıdır. İşte benim içimdeki aslanı sakinleştiren kişi Coetus'tu sanki. Ama bu saçmaydı... Bu başlı başına saçmaydı. Tanımadığım bir kız duygularımı nasıl alt üst edebiliyordu? 

Bu arada üç yüz yirmi bir günden sonra o merak ettiğim adını öğrenmiştim: Coetus. Ne kadar garip bir isim, aynı kendisi gibi...

Sınıfa gelip tanışma faslında ukala ve küstah tavırları hocaya içten içe sinirlendirse de öğretmen kimliğinden asla ödün vermeyerek sakince karşılamıştı. Ama surat ifadesi hiçte öyle demiyordu; kim bilir içinde nasıl fırtınalar estiriyordu.

Aslında ukala ve küstahca tavırları yoktu; sadece sinir bozucu bir sakinlikle konuşması vardı. Zaten bir insanı sinir etme yöntemi karşısında sinirden kudurmuş bir insana onun aksine aynı sakinlikle cevap vermek, değilmiydi? Bence bu çok güzel karşındaki insanı sinirden iyice kudurtmak için çok güzel yöntemdi. Coetus'da bunu kullanmıştı.

Şuan durduk yere neden Coetus'u korumak gibi bir şey yaptım ki? Saçmalık, bir kuyu olsa ben şuan en derinindeyimdir.

Bu düşüncem vücuduma elektroşok verilmiş gibi etki yapıp titretti ve aklımdaki düşüncelerimden sanki sağa sola savurarak kurtulurmuşum gibi kafamı aniden salladım.

"Mecnun olmak için Leyla olmana gerek yok, biliyorsun değil mi?" dedi omzunu silkip bana sataşarak gülen Ethem. "Bir noktaya kilitlenmiş gibi sabit bakarakta Mecnun olabilirsin." Birkaç saat önce derste yaşanan olayı tekrar gündeme getirerek alay eden Ethem.

Dirseklerini oturduğumuz bankın sırt kısmına dayayıp bu okulun gözetmeni gibi etrafı dikkatle süzüyordu. Tabi bana takılmadan da duramıyordu. Ethem öyle deyince put kesilmiş gibi aynı noktaya dakikalarca baktığımı sonradan fark ettim. Kafamın içindekilerin dağılması için bende etrafa göz gezdirdim. Klasik öğle aralarından birini yaşıyorduk. Her zaman ki yaptığımız gibi okulun bahçelerinin bir bankı kapıp Ethem, Rana ve ben öğle arası bitimine kadar otururduk. Ama bu sefer farklıydı çünkü aramızda Rana eksikti.

"Mecnunluk tip var aslında sende ha." 

"En son bıraktığında senin beyindim."

Omzuma hızlı olmayacak şekilde yumruk attı Ethem. "Amma da meraklısın sende benim beyim olmaya." Kafasını yukarıya kaldırıp düşünür gibi bir izlenim verdi ve aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.

"Bende en son bıraktığımda seninle boşanmıştım." Alınganlık yapıyordu.

Gözlerimi devirdim; aynı çocuk gibi davranıyordu. "Abartıyorsun. Alt tarafı Kadirle pes attık." Evet! Ethem, Kadirle pes attığım için bana trip atıyordu. Aradan neredeyse iki hafta geçmişti ama sağ olsun dün gibi hatırlatıyordu.

Bu seferde çocuk gibi omuz silkip kollarını göğsünün altında bağladı. "Benim neyim eksik? Sen bana geldin de ben mi hayır dedim sanki."

Kaşlarımı yukarıya kaldırıp sağa -Ethem'e döndüm. 'Ciddi misin?' der gibi ona bakıyordum. O da bana bakınca 'ne var' diye kafasını salladı. "Hayır demiştin. O gün hatırlarsan."

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin