20☇DOST

96 31 0
                                    

Boğa gibi soluyup duruyordum. Şu an bedenim cayır cayır yanıyordu. Birkaç odun ve çalı çırpı koy bir yere yakacak potansiyel vardı. Küfür ağzımdan fırlar fırlamaz teyzeye özür diler gibi baktım ve birden ayağa kalktım. Şu an ağzımı açıp da özür dileyemiyordum resmen şoktan. Birden ayağa kalktığım için tabure yere düşmüş, tok ses çıkarmıştı. Teyze bu ani tepkime irkilmiş, neden bu kadar telaşlı davrandığımı anlamaya çalışıyordu. Ben ise gözlerim her şeye kör olmuş gibi hiçbir şeyi görmüyordum. Şu an sadece kendi sorunlarıma gözlerim açıktı. Beynimin içinde teyzenin dedikleri dört dönüyordu. Teyzenin ağzından çıkan her kelime kelimesine beynime kazıdığım için sarf ettiği hiçbir cümleyi unutmuyordum. Söylemeye çok korksamda bu hikaye benim hayatımla benzeşiyordu. Şu an aklımda en çok dolanan soru ise o hastanın sonu ne olduğu ya da daha fazla şeyler...

"Evladım! İyi misin sen? Geç şuraya bi' otursaydın. Başımı döndürdün." diye teyzenin ikazı ile ben irkildim. Kendimi olduğum çevreden o kadar soyutlamıştım ki odada benden başka birisinin olmadığını zannetmiştim. Ama burada olduğunu belli ederek teyze yerini göstermişti. Teyzenin dediklerini duyduktan sonra stresten bir o yana bir bu yana adımlıyordum. Sürekli git-gel yaptığım ve teyze beni gözleriyle takip ettiği için haliyle başı dönmüştü.

Kendimi silkeleyip şimdiki zamana döndüm. "Özür dilerim teyze. Kusuruma bakma." dedikten sonra telaşla arkamı dönüp ilerleyecekken az önce devirdiğim tabureye ayağım çarptı. Şu an öyle bir vaziyetteydim ki her şeye sövesim geliyordu. Tıpkı şimdiki olan gibi. Tam ağzımı açıp cansız bir eşya için küfür edecekken teyzenin varlığı beni frenledi.

Teyze hala bana şaşkınca bakıyordu ve amansız sinirimi ve stresimi anlamaya çalışıyordu. "Ben... Şu an iyi değilim."

"Bunu fark ettim de bu yersiz tavırların neye?" diye sordu teyze. Tabi ki ona sorunun cevabını vermeyecektim. Zaten hayatımda olayımı öğrenen insan vardı, yeni bir daha eklenmesine gerek yoktu.

"Teyze sen bu kitabı bulabilir misin? Okudum demiştin. Vardır belki sende." diye çaresizce sordum. O kitap tek Coetus'ta görmüştüm, gidip ondan alacak değildim. Hele ki olmayan bir kızdan.

"Oğlum okudum ama satışları çok olduğunda okudum. Şu an o kitap bende yok. Ve sen o kitabı zor bulursun. Bence o kitabı olan arkadaşını ikna etmeye bak. Gerçi o arkadaşın onu nereden buldu bilmem." diye son cümlesini kendi kendine mırıldanır gibi konuştu.

"Bu gidişle o olacak." diye sinirle söylendim. O iş nasıl olacaksa? "Tamam teyzeciğim. Çok yardımcı oldun. Teşekkür ederim."

Teyzenin başka laf söylemesini beklemeden merdivenlerden paldır küldür üçer basamak atlayarak yukarı çıktım. Şu an bendeki sinir enerji olarak bedenime geçiş yapıyordu. Yukarıya çıktığımda danışmadaki kadın beni görüp tebessüm etti. "Annem yardımcı olmuş gibi."

Evet, çok yardımı dokundu ama keşke benim yararıma olsaydı. Tabi ki dışarıdan böyle söylememiştim. "Evet çok yardımcı oldu. Size de teşekkür ederim."

Kadın kızarmış suratıma baktı ve tebessümü endişeye bıraktı. "Siz... İyi misiniz?"

Zoraki kibarlık olması için gülümsedim. Yalandan ölen kimse yoktu. "Hiç olmadığım kadar."

Daha fazla bu alanda duramadım. Duvarlar sanki üstüme üstüme geliyor, yetersiz oksijene neden oluyor gibi geliyordu. Kadın ağzını açıp bir şey diyecek olduysa da benim aceleci ve telaşlı yürüyüşüm ve yüz ifademi görünce tek kelime etmedi.

O kadar sinirlerim tavan yapmıştı ki her şeye sert sert davranıyordum. Mesela az önce kapı kolunu sertçe tutup açmıştım. Bendeki bu yersiz siniri sanki cansız eşyalardan çıkartmak istiyor gibiydim. Tabi kapıyı kapatırken sert kapatmamıştım ki gerek de yoktu. Çünkü sinirle kapıyı açtığım için biraz fazla açmıştım ve zaten kapanırken biraz sert kapanmış olacaktı. Benim ekstra yapacağım bir şey yoktu.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin