46☇HASTANE YATIŞI

39 3 0
                                    

Canı fazlaca sıkkın olan Nilüfer Hanım isteksizce ve düşük omzuyla beraber yürüyordu. Yine rutin haline gelmiş, istasyondan öğle yemeği yemek için birkaç ekip arkadaşlarıyla beraber hastaneye doğru yürüyordular. Ama kuşkusuz bu sefer Nilüfer Hanım arkadaşlarından kendini soyutlamış, bağımsızca öyle yemekhane katına çıkıyordular. Aklını bu aralar sürekli meşgul eden oğlu Cankut vardı.

Oğlu hiç tahmin etmediği bir şekilde değişmişti. Hal, hareketleri, davranışları... Artık kendi oğlunu bile tanıyamıyordu. İçinden binlerce kez oğlunu bu haline getiren duruma lanet ediyordu. Burada laf daha çok Coetus denen kızı hedef alıyordu. Sapasağlam, gayet sağlıklı bir oğlu varken şu an mantığını geri plana atarak öyle hareket ediyordu.

Allah aşkına! Hangi aklı yerinde olan bir insan doğum gününden ayrılıp hayali bir insanla takılırdı ki?

Bu hareketi bile mantıksız davrandığını bas bas bağırıyordu. Bu düşüncelerle dolu yemekhane katına varmış, yemek sırasına girmişlerdi. Ekip olarak geldikleri için toplam sekiz kişilerdi. Arkadaşları da sohbetlerine katılsın diye laf atsalarda morali bozuk ve sohbete katılacak gibi durmadığı için kendi haline bırakmıştı.

Canı sıkkın olmasına bağlı olarak canı yemek yemek istemediği için sadece karnını doyuracağını düşünerek bir kase çorba alıp masaya geçti.

Dünkü olay oldukça büyük ve sınırını artık aştığı için çok fazla olmuştu. Bu yüzden çareyi bugün evden ayrılır ayrılmaz oğlunun doktoru, Kadir Bey'i hemen aramıştı. Bu artık böyle olmayacaktı, Cankut'u daha da kısıtlaması gerekiyordu. Ama gün boyu işte olduğu içinde bilemiyordu. Eski Cankut olsa gözü kapalı güvenerek onu bırakırdı ama artık öyle değildi. Yalan söylemede ustalaştığı için eskisi gibi güvenemiyordu.

Bu sabah doktoru aramasının sebebi Cankut'un genel durumu nasıl olduğuydu. Doktor da arayarak çok iyi yaptığını, bende en kısa zamanda sizi arayacağını söylemişti. Cidden doktorun ağzından iyi şeyler çıkmasına çok fazla ihtiyacı vardı. Çünkü kendisini hem bedensel hemde zihinsel çöküntüdeydi. Doktor küçükte olsa Cankut hakkında olumlu yorum alsa bile kendini yenileyebilirdi. Ama sanki doktoru aradığı zaman değiş şekli ve ses tonu istediği şekilde değildi. İşte bu yüzden doktorun bunu demesiyle daha da içi kötü olmuştu. Bazı şeyler iyiye gitmediğini doktorun durgun çıkan sesinden anlamıştı. Moral bozukluğunun üzerine moral bozukluğu yaşıyordu resmen.

Doktor Kadir Bey'de Nilüfer Hanım'ın durumunu bildiği için öğle arası konuşabileceklerini dile getirmişti. Bu durumda Nilüfer Hanım, Kadir Bey'e muhtaç hissediyordu. Adamın da resmen öğle arasını çalıyordu. Yapmak istemese yapmaz, direkt reddederdi. Ve sanki annelli oğullu doktoru sömürüyormuş gibi hissediyordu. Sabah Cankut, öğlende annesi. Cankut için tamam, ona bir şey diyemezdi. Çünkü doktorun bu konuda uzman olması yüzünden oğlu hasta olarak gidiyordu. Ama aynı şey Nilüfer Hanım için geçerli değildi. Nilüfer Hanım içinde geçirdi; Gerçi bu gidişle yakında doktora o da randevu alıp hasta olarak aralarına katılacaktı.

Doktorun iyi niyetine ve tanışıklığın vermiş olduğu samimiyete güvenerek Nilüfer Hanım'ı kabul ediyor gibi olabilirdi. Çünkü çoğu sağlık çalışanları öğle aralarının gitmemesi, bir dakikanın bile hesabını yaptığı için öğle aralarını yemelerini istemezdi. Bu aynı şekilde Nilüfer Hanım içinde geçerliydi.

Ölü BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin