Kimsenin görmediği bir kızı tek siz görseydiniz neler olurdu? Hele ki bu kızın özel güçleri olsaydı?
Herkes buna şizofreni belirtisi olarak görse de Cankut öyle düşünmüyordu. Birden bire zamansız hayatına dahil olan bu kızın bir amacı olduğunu, ka...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
●
Coetus'la buluşma gününden sonra yine her zamanki gibi yaşadığına dair hiçbir kanıt bulamadım.
İnatla telefonlarıma dönmeyi reddediyordu. Hele ki beni orada meraklar içinde bıraktıktan sonra bunu nasıl yapabiliyordu, anlamıyordum. En azından 'iyiyim' diye mesaj atabilirdi.
Ama yok, Coetus'a bu hareket ters düşüyordu. İçimden sadece 'umarım bir şey olmamıştır' diye geçirmekten elimden başka bir şey geçmiyordu.
Daha fazla zorlayamaya gerek duymadığım için rahat bıraktım ama bir türlü aklımı meşgul etmesine izin veremiyordum.
Bu yüzden aklımı meşgul edebilmek için karşımda, kamelya da oturan Rana'ya sataşmayı seçtim.
"Şşt!" diye seslendim ilk önce. Çünkü tüm dikkati telefonda olan Rana'nın dikkatini çekmem gerekirdi ama ona seslenmemi üstüne alınmadığı için hiç kımıldamadı, kafasını gömdüğü telefondan kaldırmadı.
Bu yüzden masanın üzerinde duran yarısı içilmiş pet şişeyi yüzüne fırlatır gibi yaptığım için irkildi ve dikkatini bana verdi. "Sana seslendim. Ne cevap vermiyorsun?"
"He kanka dalmışım, o yüzden duymadım. Hem sen ne diyordun?" dedi elindeki telefonu hâlâ bırakmazken.
"Diyorum ki telefona bu kadar dalacak ne var?" Masanın üstünde, ellerinin arkasında duran telefona bakış attım. Ekranını görmek istesemde parladığı için siyah ekrandan başka bir şey belli olmuyordu. "Yoksa flört işleri falan mı var?"
Aklımın bir köşesinden bile böyle bir soru geçmiyordu. Çünkü öyle bir şey olsa Rana'nın gelip bize bahsedeceğinden emindim. Birbirimizden pek sır saklayamazdık. Sadece annemin salakça beynimi dolduran düşünceyi bu yoldan başlayıp konusunu açacaktım.
Rana da bunu sorduğuma inanamıyormuş gibi şaşırdı ve cık cıkladı. "Öyle bir şey olsa size söylemeden durur muyum sence? Tabi ki yok öyle bir şey. Sadece instagramda bir postu okuyordum ona dalmışım."
'Anladım' der gibi kafamı salladım. "Peki, sana bir şey soracağım?"
Bana baygınca baktı. Ona seslenmemin sebebi tabi ki bir şey soracağım içindi. Bu yüzden olumlu yanıt vermesini beklemedim.
"Sence karşı cinsle olan ilişkinin sonucu illa sevgiliyle mi biter? Yani illa ki birisinin gönlü kayar mı sence?"
Böyle bir şey sormamı beklemediğinden yüzümü ciddi olup olmadığımı taradıktan sonra cevap verdi. "Yani. Bilemedim şuan."
İçime su serpilmesi gerekirken daha fazla şüphe düşürmüştü.
"Yok artık! Sende olur diye düşünenlerden birisi misin?" diye sordum şaşkınlıkla. Eğer böyle olsaydı bu zamana kadar çoktan Coetus'la sevgili olurduk ama ona karşı o yönden hiçbir şey hissetmiyordum. Bu da o düşünceyi çürütüyordu. Benim için.
