40. Bölüm

3K 116 156
                                    

Selamlarrr. Ben geldim.

Nasılsınız? Keyifler yerinde mi?

Bölümümüz geldi.

Umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar diliyorum. 

Yıldızı doldurmayı unutmayın olur mu?

Seviliyorsunuz...


21 Haziran Salı...

Reyyan'dan

Komodine elimi atmamla alarmın sesi sustu. Yatakta doğrulup ayılmaya çalıştım. Hava daha yeni aydınlanmaya başlıyordu. Bilerek alarmı erkene kurmuştum. Annemlerin uçağı erken kalkacaktı. Sağ tarafıma dönüp bebek gibi uyuyan kocama baktım.

"Miran?" Fısıltımı duymamıştı bile. Hafif dürtükledim. "Miran'ım!" Tek gözünü hafif açtı. Benim kafasında dikildiğimi görünce korkuyla doğruldu. "Reyyan? Ne oldu? Bir şey mi var?"

"Korkma. Yavaş yavaş kalkalım dedim." Telefonuna uzanıp saatine baktı. "Güzelim erken değil mi daha?"

"Ben annemlere geçmek istiyorum Miran. Sen istersen sonra gelirsin. Olur mu öyle?" Gözlerini ovuşturdu. "Bekle beraber hazırlanıp geçeriz. Ayrı gayrı gitmeyelim." Gülümsedim. Hemen kalkıp dolabın önüne gittim.

Miran kalkıp banyoya girince yatağı düzelttim. Pencereyi oda havalansın diye açtım. Banyodan çıkınca bende elimi yüzümü yıkamak için girdim. Üzerimi de değiştirip kirliye attım. Banyodan çıkarken Miran kemerini bağlıyordu. Onu beklemek için berjer koltuğa oturdum.

Askılıktan ceketini alıp üzerine geçirdi. "Hazırım ben güzelim, gidebiliriz." Hevesle ayağa kalkınca etrafımın dönmesi bir oldu. Ayaklarım kendini tutamayınca geri oturmam saniyeler içinde gerçekleşti. "Reyyan?"

Gözlerimi sımsıkı açıp kapattım. Miran ellerini iki yanağıma koydu. "Korkutma beni." Baş dönmem düzelmişti. "Bir anda kalktım ya ondan oldu. Yorgunlukta var hala üzerimde onun da etkisi var."

"Başka bir şey yoktur demi?" Elimi sakallarında gezdirdim. "Yoktur bir tanem. Hadi karşı eve geçelim." İki elimden tutup temkinli bir şekilde kaldırdı. Merdivenlerden inerken aşağı avludaki kalabalıkla karşılaşacağımı tahmin etmemiştim. "Baba? Bir şey oldu?"

"Yok oğul. Dünürlerimiz gidiyordur. Vedalaşalım istedik." Minnetle gülümsemiştim. İbrahim ağa o televizyonlardaki kötü ağa gibi gözükenlerden değildi. Pamuk gibi bir kalbi, empati kuran bir aklı vardı. Babamlar kapıdan bavullarla çıkınca Miran ve Mustafa abi teker teker bagaja yerleştirdi.

Herkes birbirleriyle vedalaşınca babam yanıma gelip evin anahtarını bana uzattı. İçimden almak gelmiyordu. "Al kızım. Biz geldikçe anahtarı yine senden alırız." Bu da demek oluyordu ki biz her daim buralardayız. Avucumu açtığımda anahtarı elime bırakmıştı.

"Berfin anne kahvaltı yapmadıysanız yapıp da gidelim." Nişandaki olaydan sonra Miran ile annemin arası limonileşmişti. Fakat sonra ne olduysa yine eskisi gibi olmuşlardı. "Yaptık oğlum. Sağ olasın."

Arabalara binip yola koyulduk. Babamlar giderken Nigar anne su dökmüştü. Su gibi gidip su gibi geleceklerdi.

İki araba yola çıkmıştık. Dayımın arabası ve biz... Havalimanına gelince biletlerini, bavullarını kontrol ettirip uçağın bagajına yolladılar. Sessiz bir şekilde uçağın anonsunu bekliyordum. Onlar konuşuyorlardı ama ben sessiz kalmayı tercih ediyorum.

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin