Herkese merhaba.
Biliyorum sizi biraz fazla beklettim.
Bundan dolayı bir kesit atıyorum sizler için.
Bölüm yazım aşamasında merak etmeyin.
Bitirince en kısa sürede sizler için atacağım.
Beklemede kalın...
Seviliyorsunuz...
❤
"Niye öyle bakıyorsun?" Bir bana bir de elimdeki çiçeklere bakıyordu. "Hayırdır? Kim verdi o çiçekleri." Ay yok daha neler? E Reyyan bu kadar sıkıntının içinde azıcık eğlensen bir şey olmaz herhalde.
"He sen bu güzel, mis kokulu çiçeklerden bahsediyorsun?" Tek ayağını sallamaya başlamıştı. Sinirleniyordu belli. "He Reyyan o mis kokulu çiçeklerden bahsediyorum."
"Miran sen biraz sinirli misin acaba?" Cıkladı. "Yoo değilim. Kim verdi o çiçekleri?" Yerimde sallandım. "O dallama Çınar verdi dimi? Sıçmazsam ağzına onun." Gözlerimi büyütüp elimi ağzına koydum. "Saçmalama. Küfür etme öyle."
"Söyle kim verdi?" Biraz daha kudur. "Yani?" Dudaklarını ıslatıp derin nefes verdi. "Birincisi bana isteyen herkes çiçek verebilir Miran Karahan. Başka niyetliyse ben o çiçeği ona zaten yediririm. Kendim halledebilirim yani. İkincisi öğrencilerim verdi. Seni biraz deniyeyim dedim ama gel gör ki elin yabancı yerlerinde yaşamışsın ama medeniyet bilmiyorsun."
Yanından ayrılıp arabaya bindim. O da hışımla arabaya bindi. "Sevdiğim insanı kıskanırım ben Reyyan Hanım. Kanımda Türklük var yapacak bir şey yok. Yapma şöyle şeyler Reyyan kıskanıyorum işte." Ona dönüp yanağını sıktım. "Ama kıskanman hoşuma gidiyor." O da yumuşamıştı hemen. Bu kadar kolay mıydı ya.
Çiçeği sizler için multimedyaya bıraktım.
Miran da haklı gibi sanki biraz.
E Reyyan ondan daha da haklı.
Karar veremedim.
Sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezopotamya'nın Kıyısında
Fiksi UmumKüçüklüğümden bu yana öğretmen olma hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Mezuniyet, KPSS derken en sonunda atanmıştım. Mardin'de bir ortaokulun rehber öğretmeniydim artık. Okutulamayan, küçücük yaşta evlenmek zorunda kalacak kızların sesi olmaya gidiyordum...