13. Bölüm

2.4K 93 34
                                    


Herkese merhaba.

Sizi biraz beklettim kusura bakmayın lütfen.

Fakat ancak yazabiliyorum. Ancak kurguluyorum.

Umarım beğenirsiniz.

Gifleri nasıl buluyorsunuz? Beğeniyor musunuz?

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Benim için çok önemli.

Keyifli okumalar.

Seviliyorsunuz...


----- 18 Eylül Çarşamba -----

"Reyyan, ne oluyor?" Akın denilen adamdan gözümü alamıyordum. Daha fazla belli etmemek için Miran'a çevirdim bakışlarımı. "Başım döndü de ben izninizi istesem." İbrahim ağa kafa salladı. "Doktor Ramiz'i çağırın hemen. Otur kızım bir şeyler ye."

"Çağırmanıza gerek yok, teşekkür ederim. Tansiyonum düştü sanırım." Boynumu dik tutmaya çalışıyordum. "Geçmiş olsun Reyyan Hanım. Dün duydum başınıza gelenleri." Akın denilen adama döndüm.

"Duydunuz mu gerçekten yoksa şahit mi oldunuz?" Gözleri kısılmıştı. Hafif gülümsedi. "Emin olun şahit olsaydım bu duruma, o adamı yaşatmazdım."

"Kızım hayde bir şeyler ye." Dilzar babaanne de olayı kapatmaya çalışıyordu. Bu Akın'dan bir halt çıkacaktı ama bakalım ne zaman? Boğazım acıya acıya bir şeyler yedim. "Biraz daha yesen çöktü suratın hemen."

"Canım istemiyor Miran. Yiyemiyorum zaten." Üzüntüyle nefes verdi. "Annen biliyordur kızım?" İbrahim ağa sorarken Akın Bey çayını karıştırıyordu. Bir anda kaşık elinden kayıp bardağın dibine girdi. Ona döndüğümde merakla cevabımı bekliyordu sanki.

"Yok, bilmiyor. Gelmek isteyecek. Kardeşimin okulu var. Zaten tansiyonu var çıkarsa toparlayamazlar. Hiçbir şey bilmiyor. Bir tek Yavuz abiyle Narin abla kaldı burada. Başka kimsemiz yok. Onlarda söylemeyecek."

"Eyi ederler. Anan çıkmasın bir de başımıza. Onlarda gelirler evimize konarlar." Sinirle Zümrüt Hanım'a döndüm. Saygı da kusur etmedikçe iyice tepeme çıkıyordu.

"Zümrüt Hanım bana karşı istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz sineye çekerim. Fakat konu aileme değecekse eğer orada durun. Benim annem sizi ilgilendirmez. Evinizi madem vermek istemiyordunuz ne diye verdiniz? Annemi ağzınıza alacak son insansınız."

"Ya demek öyle. Hatırlarım buralardan gittikten sonra arkalarından neler dediler? Sana da söyleyem ister misin?" Hırsla ayağa kalkmıştım. "Kimin ne dediği umurumda değil. Anası babası, daha doğmamış kardeşi ölen birisinin arkasından konuşmaları onların ayıbı ve sizin ayıbınız. Benim annem bu zamana kadar üçünün de mezarını bilmiyordu. İki kez gidebildi. Sadece iki. Bir daha annemi, ailesini ağzınıza alacak olursanız olacaklardan ben sorumlu değilim."

Zümrüt Hanım bir şey diyecekti ki "Zümrüt yeter!" Miran bu sefer lafa karıştı. "Ana ne yapıyorsun sen?" İbrahim Ağa'ya döndüm. "İbrahim Bey her şey için teşekkür ederim. Evinizi, odanızı, sofranızı açtınız bana. Müsaadenizle ben artık evime geçmek istiyorum."

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin