68. Bölüm

1.1K 60 113
                                    

Herkese merhabalar...

Ve sonunda yeni bölümü yazabildim. 

!!! MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !!!   Bir duyuruyla başlayayım. Bölümün başında sizi üzmek istemem ama ya 69.bölüm -yüksek ihtimalle- ya da 70.bölümde final kararı aldım. Bundan sonra İki Cephe Arasında ile buluşacağız. Hepinizi oraya da bekliyorum. Şimdiden herkesin haberi olsun istedim.

Çok çok seviliyorsunuz.

Keyifli okumalar diliyorum. 


Reyyan'dan

Küçücük bir vakıf insanların hayatlarını değiştirebilir miydi? Önceden sorulmuş olsaydı bu soru, yok derdim. Kime, neye yetebilir ki derdim? Ama şimdi... Yetiyordu. Bizim o küçücük başlayan vakfımız beş sene içerisinde çevre illerde de oluşturuldu. Şubeler arttıkça gönüllülerden gelen bir miktar bağışlarla bir çok hayat kurtarmaya başladık. Yatağın içinde albümleri incelerken kapının girişindeki panomuzun çekilmiş olduğu fotoğraf çıktı karşıma. Ve o minik kalbin hissettirdikleri...

FLASHBACK

"Reyyan abla?" Panodaki fotoğraflardan bakışımı çekip arkamı döndüm. "Söyle canım." Elinde kağıtla koşturarak geliyordu. "Resmim nasıl olmuş?" Kocaman karnımla çömelemediğim için yandaki sandalyeye oturdum. "Gel bakalım." Elinden nazikçe kağıdı alıp çizdiği resme baktım. "Ne kadar güzel olmuş. Benim çok hoşuma gitti." Kağıdın üst kısımlarında kanatlı bir insan görünce ilgimi çekti. "Peki bu insan neden yukarıda?"

Tebessüm etti. "O annem. Hani sen bir kere demiştin ya melek olmuş diye. Benim annem hep melekti ama şimdi gerçeğe dönüştü değil mi Reyyan abla?" Ağırca yutkundum. Kolundan yavaşça tutup kendime çektim. Gözlerim dolmuştu. "Öyle tabi." Küçücük elleriyle sırtımı seviyordu. Kendimi toparlamam için ayağa kalktım. "Hadi gel resim panomuza asalım." Elinden tutup vakıfın girişine ilerledik.

Köşedeki iğnedenliği ona uzattım. Elimden alıp teker teker iğne vermeye başladı. Kağıdı panoya sabitleyince dikkatlice çömeldim. "Baş köşeye astık. Çok güzel oldu." Kapının girişine bakışları dönünce başımı döndürdüm. Miran ile Ela'nın babası konuşuyorlardı. Kollarını açıp babasına koştu. Yerden kalkmaya çalışırken aniden giren bir sancıyla yerimde kaldım. Tek elimi yere diğer elimi karnıma götürdüm.

"Reyyan?" Miran anında çömeldi. Suratım artık ne şekildeyse korkudan bembeyaz kesildi. "İyiyim, korkma." Koltuk altlarımdan tutup ayağa kaldırdı. İlerideki oturaklara neredeyse beni taşıyarak ilerletmişti. "Sancın mı var?" Başımı iki yana salladım. "Sancı girdi ama iyiyim şimdi. Korkma sevgilim." Ellerini karnıma koyunca bizimki kımıl kımıl oldu.

FLASHBACK SON

Defterin sayfasını çevirirken aklıma bir anı daha geldi bakın. Kalemimi kaldırıp mürekkebini sayfalara akıtmaya devam edeyim. Bizim Baran'ın odası biraz daha bebeklikten çıkarken sıra kızımıza gelmişti. Baran'ın yanındaki o minik odayı da ona hazırlamaya başlamıştık. Tabi her şeyi kendimiz yapmıştık.

FLASHBACK

"Miran o boya öyle olur mu?" Bir boyaya bir de bana baktı. "Nasıl sürülürmüş?" Elindeki ruloyu aldım. "Çekil bakayım şuradan." Uzun sopayı duvara sürttüm. "Tek yöne yapacaksın hayatım." Arkama geçip sopayı tuttu. İyicene kendini bana yasladı. "Saçmalama bir gören olacak." Dudakları boynuma yöneldi. "Kim görecek kızım?" Elimden sopa düşecekken kapı dan diye açıldı. "Eee oldu mu böyle Miran?" Miran kendini toparlayınca bana baktı. "Oldu hayatım. Ama yorulma otur sen. Aaa babacığım?"

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin