Herkese merhabaa.
Sonunda yeni bölümü atabildim.
Önceki duyurularımda yaptığım gibi üniversite öğrencisiyim ve yaz okulu sürecindeyim.
Bir sürü notlarım ve ders çalışmam için zaman gerekiyor.
Boş bulduğum anlarda hemen hikayeyi yazmaya başlıyorum zaten.
Bende hem yazmaya uğraşan bir kişi ve okuyucu olarak yeni bölüm gelmediği zaman merak içerisinde kalıyorum. Sizlerde öylesiniz tahmin edebiliyorum.
Ama emin olabilirsiniz elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışıp sizlere yollamaya çalışıyorum.
Umarım beğenirsiniz.
Yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Seviliyorsunuz...
❤
Bu arada Hercai'nin yeni tanıtımını izlediniz mi? Ben bayıldımm. Harika.
21 Eylül Cumartesi
Reyyan'dan
Battaniyelerimizi almış çatır çutur ses çıkaran ateşi izliyorduk. Birbirimize sarılmış konuşmadan anın tadını çıkarıyorduk. Gözlerimi kapatmış sadece Miran'ın kokusunu soluyordum. Saçlarımı derin nefes alarak koklayıp öptü. "Miran?"
"Hı?" Dudaklarımı yalayıp omzunda olan başımı kaldırdım. "Beni görünce ne hissettin?" Hafif tebessüm etti. "Hımm düşüneyim."
"Miran alt tarafı 3 hafta geçti. Bu kadar çabuk mu unuttun?" Kaşlarını kaldırıp indirdi. "Hayır güzelim hangi özelliğinden başlasam diye düşündüm." Hemen şımarmış yelkenleri suya indirmiştim. "Yaaa öyle mi?"
"Seni ilk gördüğümde Allah'ım bu kız ne kadar çirkefe benziyor demiştim." Ben romantik bir şeyler beklerken çirkef olmuştum. Gözlerimi büyütmüş cıklarken o dudaklarını birbirine bastırmıştım. "Yazık. Ayıp yani. Dokunma bana tamam bırak." Kollarımı önümde kenetleyip sırtım göğsüne gelecek şekilde kendine çekti beni.
"Sence öyle düşünmem mümkün mü? Ben seni görünce düşünce yetimi kaybettim sanki. İlk görüşte aşk galiba bende ilk defa yaşadım. Hiç böyle olmamıştım. Sen çok farklısın, çok güzelsin, çok kibarsın. Bütün "çok" olan iyi şey sende. Şey demiştim sanırım bu kızla benim bir geleceğim olur. Biz birlikte olmalıyız demiştim. O hırçın bakışların babama bile usulca kafa tutman hoşuma gitmişti."
"Aslında öyle bir niyetim yoktu. Fakat burada kendi başımın çaresine bakmalıyım. Ayaklarımın üzerinde durmalıyım." Boynumdan öptü. "Biliyorum." Sessizce fısıldayınca ürpermiştim. "Ama artık ben varım. Senin sevgilinim, ben Kasım'da da nişanlın olacağım. Benden bir şey saklama olur mu?" Aklıma Akın olayı düşmüştü.
"Peki ya saklarsam?" Nefesini seslice verdi. "Kızarım Reyyan. Hem de çok kızarım. Ben burada varken kendi başının çaresine bakmana sinirlenirim."
"Peki ya gerçekten kimsenin bilmesini istemiyorsam?" Gözlerimin içine bakınca gözlerimi kaçırdım. "O zaman gerçekten böyle bir yola başvurduysan gerekli bir açıklaman vardır diye düşünürüm. Seni dinlerim. Eğer tatmin olursam sana yine destek çıkarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezopotamya'nın Kıyısında
General FictionKüçüklüğümden bu yana öğretmen olma hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Mezuniyet, KPSS derken en sonunda atanmıştım. Mardin'de bir ortaokulun rehber öğretmeniydim artık. Okutulamayan, küçücük yaşta evlenmek zorunda kalacak kızların sesi olmaya gidiyordum...