48. Bölüm

2.3K 114 257
                                    

Hellooo! Ben geldim. 

Nasılsınız? Keyifler yerinde mi?

Benim tam sınavlarım bitti derken haftaya ikinci vizelerim başlıyor. Hocalar adeta sürünmemiz için uğraşıyorlar.

Umarım beğenirsiniz. 

Keyifli okumalar diliyorum...

Seviliyorsunuz...



Reyyan'dan

3 ay sonra... (15 Kasım)

Göz yaşlarımı silerken kapı açıldı. Miran'ı görünce bakışlarımı başka yere çevirdim. O da bana bakmadan banyoya ilerledi. Telefonu kenara koyup battaniyeyi üzerime çektim. Üç aydır göz yaşlarım dinmiyordu. Miran banyodan çıkıp kapıyı kapattı. Bir şey demeden odadan çıktı. Bir haftadır konuşmuyorduk. Yine bir takım takip işlerindeydi, gizli saklı konuşmalar yapıyordu. O kadar belliydi ki.

Hem kendini hem de ailesini yeniden tehlikeye attığı için kavga etmiştik. Sonuçta buydu, konuşmuyorduk. Artık herkesi, her şeyi kaybetme korkum vardı. Bundan üç ay öncesinde fazlaydı ama o günden sonra daha da fazlalaşmıştı. Birisinin gitme korkusunu, kaybetme korkusunu yaşayınca insan kendini toparlayamıyordu. Sürekli yanımdaki herkesin gideceğini sanıyordum.

Kapım tıklanınca yaşlarımı sildim. "Yenge gelebilir miyim?" Kapım açıldı. Dicle içeri girip yanıma yaklaştı. Yatağa yanıma oturdu. "Nasılsın yenge?" Omuz silktim. "İyi olmaya çalışıyorum Dicle." Elini elimin üzerine koydu. "İyi olacaksın yenge."

Hafif gülümsedim. "Hadi yemeğe gel." Hafif doğruldum. "Canım bir şey istemiyor Dicle." Başını omzuna yasladı. "Yapma yenge. Abim yolladı beni, biliyorsun. Seni almadan gidersem bana neler yapar. Hadi kıyma bana." Yüzümü sıvazladım. "Tamam sen git ben geliyorum." Odadan çıkınca gözlerimi ovuşturdum. Battaniyemi kaldırınca bakışlarım karnıma indi.

Ellerimi oraya koydum. Gözümden akan tek damla yaş çeneme indi.

FLASHBACK (3 ay önce)

Gözlerimi açtığımda etrafa göz gezdirdim. Bebeğim... Kafamı kaldıramıyordum. Elimi kaldırmak istedim o da olmadı. Tepemdeki seruma baktım. Gitmemişti demi benden? Üzerime gölge düşünce doktorumu gördüm. Suratı hiç iyi bakmıyordu. "Kendini nasıl hissediyorsun Reyyan?"

"Doğrulmak istiyorum." Kapı açılıp hemen kapandı. Miran'ın gözleri yaşlıydı. "Miran? Sen niye böylesin? Kanamam vardı benim. Gitmedi demi?" Aniden ceketine tutundum. "Ölmedi de! Hala bizimle de! Allah aşkına gitmedi de bizden." Sarıp sarmalamıştı beni. "Reyyan." Ağlamam şiddetlendi. "Sus! Sakın gitti deme! Eğer öyle bir şey varsa öldür beni. Ben yaşayamam Miran." Sesim dışarı kadar çıkıyordu buna emindim. "Yok öyle bir şey. İkinizde iyisiniz." Susup gözlerine baktım. "Yalan söylüyorsun. Üzülmeyeyim diye yapıyorsun."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin