22. Bölüm

1.6K 94 34
                                    


Herkese merhaba.

Ben geldim. Umarım keyifler yerindendir.

Bugün Hercai günü ayrıca. Bakalım neler olacak?

Bu bölümde gerçeklere bir adım kala diyebilirim.


Ayrıca uzaktan eğitimim başlamış bulunmakta. Zaman buldukça yazmaya çalışıyorum. 

Bu hafta bölüm gecikmedi elimden geldiğince gününde atmaya çalışacağım. Bunu şimdiden belirtmek istedim.


Umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar diliyorum.

Seviliyorsunuz.


~ 24 Eylül Salı ~

Reyyan'dan

"Hadi hadi geç kalacağız." Ayşe koştur koştur arabaya bindi. "Reyyan, Mesut'ta gelecektir. Bırah biz bir şekilde gideriz." Emine'ye yaklaştı. "He he o kocan olacak adamın 5 aydır aklı neredeydi acaba? Ben götüreceğim. Çok istiyorsa geçsin arka koltuğa otursun." Emine'nin koluna girerek arabaya ilerlettim. Mesut'ta dışarıda bekliyordu.

Ön kapıyı açıp Emine'yi bindirdim. "Mesut Bey, Ayşe'nin yanı boş geçebilirsiniz." Şaşırdı. "Ben varken siz mi kullanacaksınız?" Tek kaşımı kaldırdım. "Evet beğenmiyorsanız gelmeyin." Ses çıkarmadan arabanın arka koltuğuna binmişti.

Oldu canım kadın araba kullanamasın, kadın gezemesin, kadın gülemesin. Kadınlar köle mi? Elbette bizde her şeyin üzerinden geliriz. Her şeyi erkek yapar diye toplumda bir baskı oluşmuş bu böyle devam ediyor. Yok öyle dünya!

Sabahın köründe kalkıp Ayşelerin evine gelmiştim. Sabahları da bu kadar erken kalkınca huysuz olurdum. Sonradan normale dönerdim. "Emine sen tahlil kağıdını aldın demi?" Çantasını karıştırdı. "He almışımdır."

"Tamam. Direk kan aldırırsın doktor gelene kadar beklersin. Biliyorsun ben olamayacağım yanında ama ne gerekiyorsa, doktor ne istiyorsa onları uygula olur mu?" Mesut'a taş atıyordum oradan. Bilsin peşini bırakmayacağımı. "Tamam Reyyan. Merak etmeyesin."

Hastanenin önüne geldiğimizde kenara park ettim. "Saolasın." Gülümsedim. "Bir şey lazım olursa ara beni olur mu?" Kafasını salladı. "Olur." Ayşe ile vedalaştılar. "Arkaya geçme canım gel öne otur." Hevesle öne oturup kemerini bağladı. Bugün 1.dersim boştu. Ayşe'yi bıraktıktan sonra eve geçip yemek yapacaktım.

Hastaneden okula nasıl gidileceğini bilmediğim için telefonumdan konuma bakarak ilerliyordum. "Şimdi sağa dönünüz." Uyarısıyla sağa döndüm. Yaklaşmıştık okula, bunlar bildiğim sokaklardı. "Dün neler hissettin kardeşini görünce?"

"Hocam çok küçüktü. Kalp atışlarını bile duydum. Teşekkür ederim." Kafamı yoldan ayırıp ona çevirdim. "Neden teşekkür ediyorsun canım?"

"Sizin sayenizde oldu. Siz olmasaydınız nereden görecektik ki." Okulun kenarına arabayı park ettim. "Sen bunları düşünme tamam mı? Ne demiştim sana önemli olan derslerin. Senin için en önemlisi bu. Derslerini çalış ve ideallerinin peşinden koş başka bir şey istemem senden. Hadi şimdi sınıfa geç sen. Benim dersim boş." Gülümseyip kemerini çıkardı.

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin