46. Bölüm

2.7K 119 192
                                    

Hellooo! Ben geldim.

Nasılsınız? Keyifler yerinde mi?

Dersten çıkar çıkmaz tekrar kontrol edip sizlere bölümü attım.

Pazartesi sınavlarım başlıyor. Ağlamak istiyorum.

Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum...

Seviliyorsunuz...


29 Ağustos...

Reyyan'dan

Kollarımın üşüdüğünü hissedince gözlerimi hafif açtım. Etraf kapkaranlıktı. Kaç saat uyumuştum? Ertesi gün mü olmuştu yoksa? Allah'ım zaman kavramım yok!

Komodinin üzerindeki telefonumu aldım. Gecenin ikisiydi. Miran'a döndüğümde yatağın ucuna doğru yatmıştı. Biraz daha ilerlese düşecekti. Akşam üzerinden beri uyumuşum. Miran üzerimi değiştirip geceliğimi bile değiştirmişti ve ben duymamışım. Ölü gibi yatmışım tabiri caizse.

Gözlerimi ovuşturdum. E benim uykum kaçtı. Telefonumdan sosyal medyaya baktım. İzlediğim bir videoda gülmemek için burnumu sıktım. Miran kıpırdanınca telefonu yatağa kapattım. Tuş kilidine sokup Miran'a yaklaştım.

Çıplak kolunda tırnaklarımı gezdirdim. Biliyorum bu aralar sınırlarını zorluyordum ama sıkıldım ne yapayım? Kocam değil mi? Otursun benimle. Sonuçta tek başıma yapmadım bu çocuğu. Elini kaldırıp kolunu kaşıdı. Omzunu öptüm. Omzundan boynuna geçtim. Kaşınıyordum ben valla.

Kıpırdandı. E uyan! Yanağını öptüm. Dudağına öpücük kondurunca bir anda altına aldı. "Sabrettim. Bekledim. Uyuyorum zanneder geri çekilir dedim. Ama karım hiç de geri adım atmadı."

Kıkırdadım. "Uykum kaçtı. Miran benimle oturur dedim." Derin bir ah çekti. "Bir ay önce böyle uykun kaçsaydı da biz de değerlendirseydik." Ellerimi boynuna sardım. "Uykumun kaçmasına gerek yoktu. Uyumuyorduk zaten Miran." Kıkırdadı. "Doğru."

Karnım guruldayınca bakışları oraya indi. "Acıktın demi? Akşam da yiyemedin." Aşağı yukarı salladım başımı. "Yemekte Berivan var mıydı?"

"Yoktu güzelim. Biz bizeydik." Oh iyi bari. Üzerimden kalktı. "Nereye?" Elini uzattı. "Karımla bebeğimin karnını doyurmaya." Elini tutup sabahlığımı giydim. Kimseyle karşılaşmazdık herhalde. Terliklerimi giydim. Hava gece olmasına rağmen sıcaktı. Beraber mutfağa indik. Işığı açtı. "Sandviç yapayım mı sana?" Gözlerim parladı. "Olur. Ama peynirli domatesli böyle salatalık falan da olsun Miran."

Halime gülmüştü. "Gülme hamileyim ben. Açım." Buzdolabından malzemeleri çıkardı. Kısa sürede hazırlayıp önüme de süt koydu. "Çocuk muyum ben?" Yanıma oturdu. "Çocuk değilsin ama içinde bir çocuk var." Gözlerimi devirdim. "Ha ha." Ekmeğimden ısırık aldım. Mideme lokma giriyordu ya, oh! Ben iştahla yerken Miran dikkatle bana bakıyordu. Ne var dercesine kafamı salladım. "Çok tatlısın."

"Yaa. Tatlı mıyım?" Başını aşağı yukarı salladı. Tişörtünü tutup kendime çektim. Yanağını öptüm. Ekmeğimi yemeye devam ettim. "Miran boğazımda kalacak bakma şöyle." Lokmamı yutar yutmaz dudaklarımda baskı hissettim. Etrafa bakındım. "Miran ne yapıyorsun?"

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin