54. Bölüm

2.3K 126 292
                                    




Helloo! Nasılsınız?

Keyifler yerinde mi?

Bu bölüm geçiş bölümü gibi oldu. Ucu ucuna yetiştirebildim. 

Umarım beğenirsiniz. 

!!! Bir de son bir şey deyip sizleri bölümle baş başa bırakacağım. Biliyorsunuz ki tüm bu işlerimin arasında bölümü yetiştirmeye çalışıyorum. Şu aralar beğeni sayılarıyla görüntüleme sayılarının takibindeyim. Eğer yine bu kadar az beğeni gelmeye devam ederse sınır koymayı düşünüyorum. Bakalım artık. Takipteyim.

Keyifli okumalar...



Reyyan'dan

Doğuma 15 gün kala... (28Mart-29 Mart)

Saçlarım ıslak, bornozumla yatakta kurulmuş bir şekilde yatıyorum. Karnım epey şişmiş, yürürken penguen gibi yürüyordum. Bornozumun kuşağıyla oynarken Miran'a baktım. "Ciddi misin sen?" O da bornozlaydı. Hatta suratında pis bir sırıtış vardı. "Vallahi son anda çıktı güzelim. Kahvaltıdan sonra çıkıp akşama doğru döneceğim." Suratımı asmıştım. Beyefendi beni karnım burnumda bırakıp Urfa'ya iş için gidecekmiş. Çünkü başka adam yok! "Ya doğurursam?"

"Yavrum on beş gün var daha." Yatakta uzanmış, kollarımı birleştirmiş ona bakıyordum. "Ya erken doğursam?" Yanıma yaklaşıp yatağın kenarına oturdu. "Söz veriyorum orada kalmayacağım. İşlerimi halledip geleceğim." Bornozunun kenarından açılmış bacağına şak diye vurdum.

"Kal bir de istersen?" Başını aşağı yukarı salladı. "Hee kalayım da geçen sefer ki gibi kudurt beni." Elimi baldırının iç kısmında okşayarak hareket ettirdim. "Yavrum yapma." Kıkırdadım. "Kudurturum valla. Keyfin bilir."

FLASHBACK

Odamda tepinip durdum. Yastığın ağzımın içine kadar sokup çığlık attım. Kendime geldiğimde sırt üstü uzandım. Sağ elimi kaldırıp alyansıma baktım. Çıldıracağım ya! Alt tarafı hafta sonu kaçamağı yapıp annemlere, İstanbul'a geldim. Adama bak iş gezisine çıktı. Hem de o yatırımcının açık seçik sekreteri de var. "Allah'ım bana sabır ver!" Odamın kapısı aniden açıldı. "İnsaf be kardeşim! Yanda bir insan evladı yatıyor."

"Sen mi insansın?" Üzerime atladı. "Şüphen mi var?" Kıkırdadım sonra suratımı buruşturdum. "Ne oluyor? Ne bu surat yine sirke satıyor?"

"Miran iş için şehir dışına çıktı." Damla omuz silkti. "Ee ne var bunda? Ekmek parası sonuçta." Somurtuk bir şekilde baktım. "Sıkıntı o değil ki. Hoşlanmadığım kişilerle." Bir anda lilililiğğ diye bozuk bir zılgıt çekti. "Aman benim eniştem kimlere gurban gitti? Aman benim eniştem kimlerin elinde? Le le lee."

"Ya aptal mısın be? Dalga geç diye söyledik sanki." Kızdığımı görünce sustu. "Aradın mı hiç?" Başımı aşağı yukarı salladım. "O hiç aramadı. Biraz önce ben aradım. İş uzayabilir kalabiliriz dedi. Arkadan o kaşar da Mirin biy gilmiyir misiniz diye ağzını yaya yaya konuştu."

"Vay yellozzz! Operasyon time tatlı kız." Kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun be?" Hemen üzerimden doğruldu. "İnternette görmüştüm. Akım mı ne vardı? İşte sevgililerini, kocalarını kışkırtıyorlar. Bizde enişteme yapalım. Ama nasıl?" Başımın üzerinde bir lamba yandığını hissettim.

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin