Herkese merhabaa. Ben geldiim.
Nasılsınız? Keyifler yerinde mi?Beni soracak olursanız sınavlarımın birinci haftası bitti. Kısmet olursa haftaya da tamamen bitiyor.
!!! Sizlere bahsetmek istediğim bir konu var. Biliyoruz ki hepimizin tek isteği Reyyan ile Miran'ın evlenmesi. Bundan dolayı 37. bölümde zaman atlaması yapmayı düşünüyorum. Fakat flashbacklerle destekleme yapacağım. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Benim düşüncem sizleri fazla sıkmadan evli hallerini göstermek. Ve hatta 37. bölüme başladım bile!!!
Hepinize keyifli okumalar diliyorum.
Seviliyorsunuz...
❤
13 Ekim Pazar...
Reyyan'dan
Sabahın köründe kalkıp kahvaltıya oturmakta düğüne dahil miydi? "Dur sen anne ben koyarım çayını." Masadan kalkıp mutfağa girdim. "Çok işimiz var çok." Annem dünkü yorgunluğunu atamamıştı. Üzerine bugün de düğün olacağı için gergindi.
"Allah'ım bir şey ters gitmesin ne olur." Çayını koyup masaya önüne bırakmıştım. "Anne hiçbir şey olmayacak. Bak dün nasıl olaysız dağıldık. Her şey güzel geçti. Bugünde öyle olacak."
Babama baktım. Arada bana bakıp kahvaltısını yapıyordu. Dünden beri de çat pat konuşabilmiştik. Sebebini biliyordum. Miran dün gece çıtlatmıştı biraz.
FLASHBACK
"Miran kapıya kadar gelmene gerek yoktu. Alt tarafı karşı eve geçeceğim." Annemler eve geçmiş. Bende dayımla vedalaşıp öyle eve gidiyordum. "Olsun tek bırakmam seni."Karşılıklı sokakta konuşuyorduk. "Miran sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyle." Başıyla onayladı. "Babam ne konuştu ben mutfaktan çıktıktan sonra?" Derin nefes alıp kafasını kaldırdı. Gökyüzünde gözleri dolaşıp bana döndü. "Nazikçe uyardı diyelim."
Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" Yanaklarını şişirip havaya dışarı bıraktı. "Arada ciddi bir şeyler olmadan böyle şeylerin hoş olmadığını söyledi. Üzerine babam da gelince iyicene gerildi ortam."
"Ne! İbrahim ağa da mı geldi?" Başıyla onayladı. "Geldi valla. Çocuklara ad koymazsak böyle yanlış anlaşılmalar olur Bekir Bey dedi. Burası küçük yer dedi. Babanda biz buradayken bir düşünelim dedi. Yani hazır ol. Şu aralar seni istemeye gelebiliriz." Donup kalmıştım.
"Reyyan?" Ona döndüm. "Sallıyorsun şu an." Kıkırdadı. "Valla sallamıyorum. Bu konuda öyle yalan konuşur muyum?" Kollarımı ellerimle ovuşturdum. Hafif rüzgar esmişti. "Üşüdün mü?"
"Yok üşümedim." Ceketini çıkarıp omuzlarıma bıraktı. "Gerek yok. Sen üşüteceksin bu sefer." Yanağımı sevdi. "Bana bir şey olmaz. Korkma sen. Sarılarak ısıtmak isterdim ama ortam pek uygun değil." Başımı eğip gülümsedim.
Kapı açılınca bakışlarımız oraya döndü. Çetin Bey dışarı çıkınca gözlerini üzerimde gezdirdi. İstemsizce Miran'ın omuzlarıma bıraktığı cekete biraz daha sarıldım.
"İyi geceler Çetin." Bu dileme biraz artık toz ol, biraz daha beklersen belanı arayacaksın dilemesiydi. Çetin'de Miran'a bakışlar atıp iyi geceler diledi. "Siz anlaşamıyor musunuz?"
"Anlaşmasına anlaşırız. Ama ağabeyimle beni hep kıskanmıştır. E Akın'ında üveyliği biliniyordu. Onu herkes seviyor diye de kıskançlık vardı. Samimi amca oğulları gibi değiliz biz. Çetin arkamızdan kuyu kazar. Ondan dolayı çok yakın olmanı istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezopotamya'nın Kıyısında
Genel KurguKüçüklüğümden bu yana öğretmen olma hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Mezuniyet, KPSS derken en sonunda atanmıştım. Mardin'de bir ortaokulun rehber öğretmeniydim artık. Okutulamayan, küçücük yaşta evlenmek zorunda kalacak kızların sesi olmaya gidiyordum...