44. Bölüm

2.6K 124 303
                                    

Hellooo! Ben geldim.

Nasılsınız? Keyifler yerinde mi?

Proje fikrimi hocama sunup hemen geldim. 

Bu bölüm hem Miran'ın hem de Reyyan'ın gözünden olacak. Olayları kavramak için bu şarttı.

Umarım beğenirsiniz.

Seviliyorsunuz...



Miran'dan

Hışımla konağın kapısını açtım. Herif hem çağırıyor hem ortalarda yok. Babamlar bahçede kahve içiyorlardı. "Hoş geldin oğlum." Hafif tebessüm ettim. "Hoş buldum anam." Annemdi o benim. Kavga da etsem benim annemdi.

"Reyyan yukarıda mı?" Kaşlarını çatarak bana baktılar. "Reyyan seninle değil miydi Miran?" Abime döndüm. "Abdullah bırakacaktı. Dönmedi mi?" Akın telefonunu çıkarıp bir yeri aradı. Muhtemelen Abdullah'ı. "Abdullah açmıyor."

Reyyan'ın numarasını çevirdim. Çalıyor... Çalıyor... "Reyyan niye açmıyor telefonu?! Beraber çıktık. Çoktan gelmiş olmaları gerekirdi." Korkuyla ayağa kalktım. Bir şey oldu. Başka bir açıklaması yok. Bir şey olmuştu. Hamileydi. Benim karım hamileydi ve bu durumdaydı. "Miran? İyi misin?"

"Abi, Reyyan'ım yok. Açmıyor." Yanıma yaklaştı. "En son neredeydiniz?" Ensemi ovuşturdum. "Bizim tepede." Sakin gözükmeye çalışsam da değildim. Belli etmemeye çalışıyorum fakat ne kadar başarılıyım onu bile bilmiyorum. Her zaman doğru yolu bulmaya çalışan ben, şimdi bomboştu.

Konağın kapısına ilerlemeye başladım. "Nereye?" Kapının önündeki arabaya biner binmez sağ tarafıma Akın bindi. Anlaşmış gibi konuşmadan arabayı çalıştırıp tepeye sürdüm. Hamileydi lan!

Son sürat arabayı sürdüm. Tepeye çıkarken yerde yatan Abdullah'ı görmemle frene bastım. Hayır, hayır benim karıma bir şey olamaz. Arabayı hızla terk edip Abdullah'a koştuk. Bizi görünce acı içinde kıvrandı. "Ağam?"

"Ne oldu burada?" Doğrulmaya çalıştı. Ama nafile, başaramayınca yere yattı. "Koruyamadım ağam." Ceketinin uçlarından tutup salladım. "Koruyamadım ne demek lan! Nerede benim karım? Reyyan nerede?!"

"Dur! Miran dur öldüreceksin!" Ellerimi üzerinden çekip ayağa kalktım. Ellerimi enseme atıp saçlarımı çektim. "Reyyan!" Bağırmama cevap gelmemişti. Oysa hemen "Efendim hayatım" derdi. Dizlerimin üzerine çöktüm. Abimin ne zaman geldiğinden haberim dahi yoktu.

"Miran, sakın. Salma kendini." Asfalta vurdum. "Karım yok abi. Allah bilir nerede?" Yerden kaldırmaya çalıştı. "Güçlü durmak zorundasın. Bulacağız." Canım gitmişti. Canımın canı da içindeydi. O da annesiyle birlikte yoktu. Hamile ya! Hamile!

Ayağa kalkınca göz yaşlarımı sildim. Akın yanımıza yaklaştı. "Adam maskeliymiş. Reyyan'ı alıp başka bir arabaya bindirmiş. Plakayı hatırlıyor Abdullah. Sordurttum şimdi."

Delireceğim ya! "Bu kız bir kez olsun kendi başına çıkamayacak mı? Bir kez olsun rahat edemeyecek mi? Tanıştığımız günden beri rahat bırakmadılar hayvan oğlu hayvanlar! Üstelik..."

"Üstelik ne?" Elimi yumruk yapıp ısırdım. Söz vermiştim. Bu heyecanı o paylaşmak istiyordu. "Reyyan söyleyecek." Arabaya ilerlemeye başladım. "Nereye?"

Mezopotamya'nın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin