-
Ona dönmemle üzerimde sadece siyah sütyen olduğunu hatırlayarak elimdeki tişörtü hızla giymeye hazırlandım. Ama o benden önce davranıp tişörtü elimden alıp yere fırlattı. Tek hamleyle ona sırtımı dönmemi sağladı ve ellerini sırtımda gezdirmeye başladı. Sırtımın sağ tarafına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra huylanarak ona döndüm. Aramızda santim yoktu. Gözleri sulu bir şekilde bana bakıyordu.
''Ne yaşadığını bilmiyorum Beren. Sana ne yaşattığımı bilmiyorum ama Allah kahretsin.'' dedi sözünü bitiremeyerek. Odada bir hüzün havası vardı. Boğazım düğümlenmişti. Tek kelime edemiyordum. Gözlerine bakmaya çalıştım. Şimdi gözleri donuk haline geri dönmüştü.
''Bunu yapanların hepsi ödeyecekler. Daha önce yapmadığımı şimdi yapacağım.''
''Neyi ödeyecekler ya! Kime neyi ödeteceksin?? Bana en büyük zararı sen verdin Akın. Bunu hâlâ göremiyor musun gerçekten?'' Dedim göğsünden tutup ittirirken. İçimdeki çocuğa engel olamıyordum. Sessiz kalmam lazımdı. Ona cevap vermemem gerekirdi. Bağırmamam gerekirdi. Kendimi dizginleyemiyordum. Alkolden beynim uyuşurken ona baktım.
''Bizimki bir anlık bir heyecandı. Öyle büyük bir aşk değil. Buraya gelmeyi ret edebilirdim ama aklımda sorular vardı. Artık yok. O yüzden benden uzak dur. Çık git hayatımdan.!''
Belki bir belki iki saniye içinde ellerini yanaklarımda hissettim. Dudağıma değen dudaklarını yüzüme soluyan nefesini en derinlerimde hissediyordum. Öyle bir durumdaydım ki geri çekilmek istemiyordum. Artık geri adım atmak istemiyordum. Beni öperken karşılık vermemle arkamdaki yatağa oturdum. Sırtım yatakla buluştuğunda geri çekilip gözlerine baktım. Tekrar öpmeye başladığında benden izinsizce akan göz yaşlarımın öpücüklerimize karıştığını hissettim. Hep onunla olacağım günü hayal ederek yaşamıştım. Şimdi ise benden gidenlerle tekrar buluşuyordum.
-
Sabah uyandığımda yanımda Akın'ın uyuyan yüzüyle karşılaştım. Duygularımı kontrol edemiyordum. Bir yanım kalkıp buradan hatta buralardan gitmemi söylüyordu. Bir yanım ise ona doya doya sarılıp öpücüklerle uyandırmak istiyordu. Yüzünü incelemeye başladım. Saçları uzamaya başlıyordu. Sakalları ise çok uzun değildi ve yüzüne yakışmıştı. Ellerimi saçlarında dolaştırmak istiyordum ama arada bir şey vardı. Bir his..
''Oradan bakınca iyi görünüyor muyum bari?'' dedi gözleri kapalıyken. Bir anda gözlerimi başka yöne çevirdim ama boynum ona dönük olduğundan bu durum komik gözüküyordu. Gözlerini açar açmaz bir hamlede üzerime çıktı. Çıplak olan belinden tutup onu ittirmeye çalışsam da başaramıyordum. Zaten istemiyordum da. Ona bu kadar yakın olmak bana huzur veriyordu. Gözlerini kocaman kocaman açmış yüzüme bakıyordu.
''Acaba diyorum ki evde kaldığımız sürece böyle mi kalsan? Giyinmesen yani. Hatta yataktan hiç çıkmasak bir süre? Nasıl olur?''
Giyinmek bahsettiği anda üzerime baktım. Onun iç çamaşırı üzerindeydi ama ben tamamen çıplaktım. İçimden kendime küfürler yağdırırken artık şu durumda kalkıp giyinemeyeceğimi anladım.
''Çok komik.'' dedim gülümsememi tutamadan.
Başını göğsüme koyduktan sonra yorganı üzerimize çekti. O uzaklara bakarken bende onun saçlarına doğru başımı eğdim. Şu andan daha huzurlu hiçbir anım olmamıştı.
''Kış mı yaz mı?'' dedi birden. Gülümsedim. ''Kış.'' dedim elimle saçlarını okşarken.
''Bir dağ evi alsak. Her kış bol bol kar yağsa. Hep orada yaşasak. Şömine yanında camdan yağan kara bakıp plaktan şarkılar açsak.. Gelir miydin?''
''Bırakır mıydın?''
''Seni bir daha bırakırsam o gün kafama sıkarım.'' dedi yüzünü kaldırıp gözlerime bakarken. Birden gözlerim dolmuştu. Nedense çok duygusaldım şu iki gündür. Yüzünü birden değiştirerek ayağa kalktı.
''Ben duşa gidiyorum.'' dedikten sonra bana bakmaya devam etti. 'E hadi.' dercesine bakıyordu. ''E niye gitmiyorsun?''
''İki kişilik jakuzide tek kişi mi yıkanacağım? Sen hiç küresel ısınma haberlerine bakmadın mı? Su tükeniyor. Tasarruflu olmalıyız.'' Dediğinde yerden aldığım iç çamaşırlarımı çoktan giymiştim. Her konuşmasında yüzümde gülücükler açmasından çok rahatsızdım. Çiçek kız olmuştum birden. Eski Bela oluyordum.
''Şuna bak ya. Su tasarrufu için beraber yıkanacağız yani?'' dedim gülerek.
''Evet. Hadi gel.'' Ben daha hiçbir şey diyemeden yatağa gelip beni kucağına aldı. Banyoya doğru giderken yine telefonu çalmaya başladı. Ağzından küfürler çıkarken yürümeye devam ediyordu. Beni indirdikten sonra dün geceki sehpada duran telefonunu aldı.
''Efendim?'' O telefonla konuşurken arkasından gidip beline sarıldım. Tek eliyle telefonu kulağına götürmüşken diğer eliyle de benim elimden tutuyordu. O kadar yakındım ki böylece bende kiminle konuştuğunu duyabiliyordum. Telefonu kapattıktan sonra bana döndü.
''Akşam Cüneyt'e kız isteyecekmişiz.'' dedi yüzüme bakarken. Cüneyt geçen hafta Dubai'den dönmüştü. Döner dönmez kız istemesi beni şaşırtmamıştı. Demek ki oradan bir kız beğenmişti. Belki de yanılıyordum. Ama bu durum beni mutlu etmişti.
''Tahmin edeyim ihtiyar bizimde orada olmamızı istiyor.''
''Evet ama akşama kadar çok saatimiz var öyle değil mi?''
Dedikten sonra arkasını dönüp bacaklarımdan tutup beni kaldırdı. Ellerimi boynuna dolarken hâlâ bana baktığını fark ettim. Gözlerine bakınca gözlerimi geri çekmek istemiyordum. Beni çocuk gibi kucağına almış banyoya götürüyordu. Banyoya girdikten sonra beni indirip suyu ayarlamaya çalıştı ve birkaç dakika içerisinde küveti doldurdu. Kendi tarafına uzandıktan sonra elini uzattı. İç çamaşırlarımı çıkarmadan elini tutup bende jakuziye uzandım. Jakuzi iki kişilikti. Bir tarafta o uzanırken diğer tarafta da ben uzanıyordum. Hızlı bir hamleyle kucağına oturup ona baktım.
''Neden öptün dün beni?''
''Sana bana emir vermemeni söylemiştim.''
''Bu yüzden yani?'' dedim kucağında kımıldarken. Hoşuna gitmiş olacak ki hafif baskının verdiği gülümsemeyle tekrar konuştu.
''O sadece bir bahane. O anı çok bekledim. Daha fazla dayanamadım ve öptüm.'' dedi yüzüme bakarken. Bir anda uzandığı yerden oturur pozisyona geçip belimden tuttu. Hâlâ onun kucağındaydım. Biraz eğildikten sonra dudağından öpmeye başladım. Biraz kımıldayıp yukarı uzanınca boynumu emmeye başlamıştı. Daha sonra elleri sütyenimin kopçasına takıldı. Kopçayı açarken benim uzanmamı sağlamıştı. Kendimi kollarına bıraktım.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *