Akın'la Cengiz'in yemek kavgalarından sonra Akın ısrar etmeyi bırakıp Cengiz'i kendi haline bırakmış ve masadan kalkıp gitmişti. Akın'ın gitmesiyle masada bir sessizlik oluşmuş -sanki daha önce çok konuşuluyormuş gibi- Cengiz'de kalkıp gitmişti. Aç olduğum için masadan kalkmamış karnımı iyice doyurmuştum. En son masadan kalktıktan sonra odama çıktım. Benimde sorunlarım vardı. Cengiz'le uğraşmak istemiyordum. İhtiyara söz vermiştim ama bu ev iyice delirmişti. Cengiz karısı ölür ölmez eskisiyle tatile çıkıyor , Çetin benden hoşlandığı halde erkek arkadaşımın eski karısıyla evleniyor. Ne kadar kağıt üzerinde olsa da Kevser sonuçta Akın'ın eski karısı. Galiba onun kağıt üzerinde bile olsa ilk karısı olmadığımı kendime yediremiyorum.
Ellerimle saçlarımı karıştırdıktan sonra yatağa oturdum. Bir of çektim. Gerçekten daralmıştım. Her şey üst üste geliyordu. Üzerimdeki kazağı çıkartıp kenara fırlattım. Siyah atletimin kıvrılan kısmını düzelttikten sonra yorganı açtım. Pantolonumu çıkarmaya çok üşeniyordum. Yatakta bir süre döndüm durdum. Yemekten önce uyuduğum için şimdi uyuyamıyordum.
''Uyumuş olamazsın değil mi?''
Yatış pozisyonunda sağ elimi havaya kaldırıp ''Uyumadım..'' diye seslendim. Yatak ucuna oturunca bende oturdum. Kollarımı açınca hemen çocuk gibi gelip sarıldı.
''Yoruldum ben ya.''
''Bende.'' dedim uzaklara dalarak. ''Nereye gittin sen öyle?''
''Dışarı çıktım. Biraz oturdum sigara içtim. Kevser geldi sonra.''
''Eee?'' Kollarımdan ayrılıp yüzüme bakıyordu şimdi.
''Öyle oturdu yanıma. İyi kız aslında.''
''Yanına mı oturdu? Ne konuştunuz?''
''Yarın benimde gelmemi istedi.'' Biraz daha yaklaşıp kucağına oturdum. ''Ee?''
''Bu hareketine bayılıyorum diye sürekli kullanıyorsun. Haksızlık.'' Biraz daha ağırlığımı vererek kımıldadım. Boynuna uzun bir öpücük verdikten sonra sarılıp burnumu boynuna koydum.
''Sen devam et anlatmaya. Dinliyorum ben.'' dedim bir öpücük daha kondururken boynuna. Derin bir nefes alırken kımıldadı.
''Ondan beklemediğimi söyledim.'' Nefes alışları hızlanırken durarak anlatmaya başladı. ''Gelmeyeceğimi söyledim. Çetin'le evlendiğine göre problemlerini artık onunla çöz. Benimle arana mesafe koy dedim.'' Tekrar ona baktıktan sonra göğsünden biraz ittirip yatağa uzanmasını sağladım. Onun üzerine uzanırken saçlarımı geriye atıp ona baktım.
''İyi yapmışsın.'' dedikten sonra yanağına küçük bir öpücük bırakıp kucağından kalkacakken belimden tutup beni altına aldı. Bu sefer nefesini kontrol edemeyen bendim.
''Neyse ki seni iyi tanıyorum. Gidemezsin.'' dedikten sonra alt dudağımı emmeye başladı. Benim karşılık vermemle o minik öpüşme büyüdü. İçim kıpır kıpırdı şimdi. Nefesimi kontrol edemiyordum. Bir an geri çekilip ''Seni özledim.'' dedi ve tekrar öpmeye başladı. Yine kısacık bir an beynime kazınmıştı. Üzerimdeki atletten kurtulurken vücudum titredi. Dudakları boynuma giderken üzerindeki kazaktan kurtuldum. Kollarını tutarken bileklerimi elleriyle kavrayıp başımın üstüne getirdi ve daha sert öpmeye başladı. Aletinin bacağıma deyişini hissederken yavaşça pantolonundan kurtuldu.
-
Sabah uyandığımda saat sekizdi. Ilık bir duşun ardından üzerime askeri yeşil bir kazak giydim. Altıma siyah pantolonumu geçirdikten sonra saçlarımı kuruttum. Sanki bir yere gidiyormuş gibi kalkar kalkmaz hazırlanmaya başlamıştım. Saç kurutma makinesinin sesine uyanan Akın'a baktım. Yatakta bana gülümseyerek bakıyordu.
''Şampuanınız ne kadar güzel hanımefendi. Keşke yakından bu kokuyu duyabilsem.''
''Üzgünüm randevuma geç kalmak istemiyorum.''
''Ne randevusu?'' Dün gece komidine bıraktığım telefonu sanki çalıyormuş gibi alıp kulağıma götürdüm.
''Efendim Kerem?''
''Canım on dakikaya inerim aşağı? Evet güvenliğe adımı söyle içeri alsın seni.'' Dememle oturur pozisyona geçip kollarını çiçek yapan Akın'a baktım. Anlamaya çalışan bakışlarla bana bakıyordu. Telefonu veda edercesine kapatıp masamın üzerine bıraktım.
''Kerem kim? Ve evimizde işi ne?'' O görüntüsüne dayanamayarak gülmeye başladım. Anlamış olacak ki altına iç çamaşırını geçirip yanıma geldi.
''Eğlendin mi sen benimle?''
''Ya Akın çok komiktin ama. Dayanamadım.'' Yanağımdan öperken o da gülüyordu. ''Bir yere gitmiyorum öyle kalktım birden hazırlandım. Sende hazırlan kahvaltı yapmaya gidelim.''
''Tamam yarım saate gelirim.'' Kıyafetlerini hızlıca giydikten sonra odadan çıktı. Maillerimi kontrol ettikten sonra hiç yapmadığımı yaparak yüzüme sade bir makyaj yaptım. Botlarımı giyip montumu aldıktan sonra telefonumu da alıp odadan çıktım. Koridorun sonuna doğru yürüdükten sonra merdivenlerde Kevser'le karşılaştım. Beyaz uzun bir elbise giymiş başörtüsünü de ona göre beyaz seçmişti. Muhtemelen şu an nikaha gidiyorlardı. Sağdan gideceğim sırada önümde durdu. Sola geçecekken tekrar. Bilerek yapmıyordu ama ikimizin de durmasını sağlamıştı.
''Mutluluklar.'' dedim sahte bir gülümsemeyle.
''Sana da mutluluklar dilemek isterdim aslında ama Akın henüz sana evlenme teklifi etmedi değil mi?'' tekrar gülümsedim.
''Biliyor musun? Midemi bulandırıyorsun. Aynı ligde olmadığımız için seninle laf dalaşına bile girmek istemiyorum.'' Bir basamak indim ki tekrar konuştu.
''Allah bilir yatıyorsun da onunla. Seninle neden evlensin ki?'' Arkamı dönüp tekrar ona baktım. Şansını bugün fazla zorlamıştı.
''Evet yatıyorum. Seni sevmedi diye kendini ne kadar hırpalamışsın. Baksana kuzeniyle evleniyorsun. Ama aklına şunu sok. Akın benim. O imzayı atsak da atmasak da. Anlamak için hâlâ vaktin var. Dersen ki ben anlamıyorum. Böyle şansını zorlamaya devam edersen sıkarım dizine bir kurşun. Bir daha konuşamazsın.''
O sırada Akın'la Çetin'in yan yana bize bakması da ayrı bir olaydı..
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *