-
Çetin'in Ağzından..
Eve geldikten sonra üzerimdeki montu çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Buranın bir yatak odası bir mutfağı ve banyosu vardı. İhtiyar bu evlerden birkaç tane özel olarak yaptırmıştı. Köşedeki tekli koltukta oturuyordu. Bacakları yan yana birbirine sanki yapışmış şekilde. Çekindiğini görmemek için kör olmak gerekirdi. Başından çıkardığı şalı şimdi geri takmıştı. Üzerinde belinde kemeri olan siyah bir elbisesi ve uzun montu vardı.
''Anlat bakalım.'' Dedim yatağın kenarına otururken. Bana doğru yavaşça döndü istemeyerek. Gömleğime gözünün takıldığını fark ettiğimde utanmış olacak ki gözünü devirdi. ''Ne anlatayım?''
''Sen kimsin? O adamlar kim? Akın'ı neden esir aldılar? Biz gelmesek ne olacaktı? Bence sen en başından anlatmaya başlat.''
Bir an durduktan sonra konuşup konuşmamak arasında gidip geldi. Sonra ''Asıl sen kimsin? Tanımadığım bir adama neden her şeyi anlatayım?''
''Ben Akın'ın kuzeniyim. Bela'nın da ağabeyi. Aileden olduğumu yeterince belli ettim sanırım.'' Ciddi bakışım ve cevabımla koltukta doğruldu. Anlatırken ellerini kullanıyordu. Parmağında bir alyans gördüm. Asıl merak ettiğim o yüzüğü kim için takıyordu?
''Kevser Sarsılmaz. Akın'la evliyim.'' Dediğinde şaşkınlıktan elim ayağım birbirine dolandı. Bir an ayağa kalkıp sonra geri oturdum. Ne kolay söylemişti öyle bir çırpıda. İyi de Akın'ın gönlü Bela'da değil miydi? Bela'nın haberi var mıydı? Kız konuştukça sorularım birikiyordu.
''Akın'la aramızda bir aşk yok. Erkek arkadaşım beni kandırdı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrenen ailemde hükmü ölümde buldular. Akın olmasaydı burada olamazdım. Evlendi benimle. Öyle kaçarak da değil. Babamdan istedi. Bir nikah kıydık. Akın ailemle konuşup beni Türkiye'ye ailesinin yanına göndereceğini söyledi. Sonra kendinin de geleceğini söyledi. Ama Akın iki yıl gelmedi. Onun hâlâ Irak'ta olduğunu öğrenen ailemde soluğu Akın'ın evinde aldılar. Yarım bıraktıkları işi bu sefer hem Akın'ı hem beni öldürerek yapacaklardı. Çünkü sözde Akın'da onları aldatmıştı..''
Sehpadaki sürahiden bardağa su doldurup tek seferde içti. Yorgun görünüyordu. Derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti.
''Akın kendi evinde bir tanıdığının kaldığını söyleyerek ev adresini vermedi. Balıkesir'de baba evi olduğunu söyledi. Geçirdiğim iki yıl oradaydım. Evdeki para bana iki yıl yetti. Hatta daha fazla yetebilirdi ama Akın'ın Türkiye'ye geldiğini öğrendim. Adresini bulmak kolay olmadı. Sadece bir ay adresini bulmak içi uğraştım. Belki üstümden başımdan olsa gerek kiminle konuştuysam kapı dışarı edildim. Daha sonra ev adresini bulabildim. Gittiğimde kapıyı Bela açtı. Karısı olduğumu söylediğimde ufak bir tartışma yaşandı. Sonra ikisinin de telefonuna aynı anda gelen mesajla arabaya binip gittiler.''
''Amcam.''
''Anlamadım.''
''Sen devam et.''
''Dün çalan kapıyı açtığımda karşımda ağabeylerimi buldum. Beni odaya ittirdikten sonra kapıyı üzerime kilitlediler. Öğleden sonra kapı tekrar çaldı. Akın'ın geldiğini düşündüm. Gerçekten de oymuş. Kurtulacağımızı düşündüm ama baktım onu da aldılar. Yüreğim ağzımda beklemeye başladım. Sonra sen geldin. Bizi kurtardın..''
''Ben kurtarmadım.''
''Nasıl? Kim dövdü o zaman ağabeylerimi?''
''İri yarı olan ağabeyini Bela bayılttı. Diğerine de ben ateş ettim.''
Şimdi susuyordu. Duş alıp alamayacağını sordu. Duşu gösterdikten sonra uzun koltuğa uzandım. Yaramın olduğu bölge ağrı yapıyordu. Gözlerimi dinlenmesi için kapattım. Ama onlar dinlenmeyi aşarak uyumayı tercih ettiler..
-
Bela'nın Ağzından..
Birkaç tehdit biraz göz boyamadan sonra elimizdeki adamları gelen adamlarımıza teslim ettik. Ama bu meselenin kapandığını düşünmüyordum. Yorgun argın kendimizi koltuklara attıktan sonra bir süre kimse konuşmadı. Sonra Akın meseleyi anlattı.
''Bana sürprizin vardı.'' dedim olaydan uzaklaşıp gülümseyerek. O da gülümsüyordu şimdi.
''Sürprizim hâlâ var. Ama önce biraz senden konuşalım.'' Dedikten sonra sağ tarafıma oturdu ve elleriyle ellerimi kanıtladı. Başımı göğsüne yatırmamı sağladıktan sonra sıkı sıkı sarıldım. Şimdi aklıma Zümrüt'ün söyledikleri gelmişti. Irak'tan çıkmadan önce son söyledikleri..
'Mustafa ile burada huzurluyum. Sende git ve bu duyguyu öğren'
Onu hatırlayınca bir an gülümsedim. Fark etmiş olacak ki doğrulup yüzüme baktı. Alnıma bir öpücük kondurdu.
''Şimdi yapmak istediğim bir şey var.''
''Meselaa?'' dedim gülümseyerek. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Elimden tutup beni üst kata kendi yatak odasına götürdü. Elimi bıraktıktan sonra bana döndü.
''Seninle uyumak istiyorum.''
Yorganı açtıktan sonra ayakkabılarını çıkartıp yatağa girdi. Bende yanına kıvrılıp üzerimi örttüm. Başımı göğsüne koyduğum zaman her şeyi unutmuş gibiydim. Bahsedilen huzur bu olmalıydı..
Oysa her başım derde girdiğinde her mutsuz olduğumu hissettiğimde burası benim sığınağımdı. Bu ev , bu yatak. Daha önce onunla hiç gelmemiştim ama onun kokusu vardı bu evde. Bazen onun kıyafetlerini giyiyordum. Bol kazaklarının içinde kaybolsam da bakanlara moda deyip geçiyordum.
İlk adam öldürdüğüm günün akşamı da buradaydım. Cahit'i öldürdüğüm akşam. Sol köşede sünger gibi içip bu yatakta saatlerce ağlamıştım. Aylarca gözümün önünden gitmeyen adamla konuşmuştum. Yemek yerken geliyordu bazen kitap okurken..
Beni hiç yalnız bırakmıyordu. Onu öldürmüştüm ama bana sitem etmiyordu. Bazen soruyordu sadece 'neden?' diye. Cevapsız kaldığım her gün kendimle yüzleşiyordum. Sonra bir başka adamı öldürdüm sonra birini daha ve sonra birini daha..
İkinci öldürdüğüm adamdan sonra Cahit bir daha hiç yanıma gelmedi. Bir keresinde gözümü kapatıp onunla konuşmaya çalıştım. Ama sanki onu da ben konuşturuyormuşum gibi geliyordu. Bir daha Cahit'i hiç düşünmedim. O da gelmedi zaten.
Şimdi ilk kez onunlaydım bu odada. Bacağımı bacağının üzerine atmış sıkı sıkı sarılmıştım ona. Burnum boynuna değerken kokusu muhteşemdi. Burada yaşayabilirdim. Kollarıyla beni sarmış burnu saçlarımdaydı. Kendimi bir an küçük bir kız çocuğu gibi hissetmiştim. Babam ölmeden önce çok iyi anlaşırdık. Ben babamın kızıydım. Annem genelde ablamla daha iyi anlaşırdı. Babama da böyle sıkı sıkı sarılırdım. Şimdi Akın'a sarılırken eksik kalan taraflarım gözümün önünden geçiyordu. Bir anlık annemi bile hatırlamıştım..
''Beren.'' dedi yorgun sesiyle.
''Hı?''
''İnsanlar kokuları unutmazmış. Ben bu kokuyu çok özlemişim.''
Saçma sapan duygu seline düştüğümde gözlerimin dolduğunu fark ettim. Gözlerimi görmemesine şükrederek gözlerimi kapattım ve göz yaşlarımı sakladım. Ne zaman ağlamaya kalksam ihtiyarın 'Ağlamayacaksın.'' demesi kulaklarımda çınlıyordu. Bir an durup derin bir nefes aldım ve kendimi onun kollarında uykuya bıraktım..
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *