-
Şirketin arka tarafında duran masalardan birine geçip sandalyemi çektim ve oturdum. Masada duran sigaradan bir dal alıp dudağımın arasına yerleştirdim. Sandalyeye oturduğumda nasıl yorulduğumu fark ettim. Çakmakla sigarayı yaktıktan sonra derin bir oh çektim. Çok olmadı yirmi dakika sonra Samet geldi. Eski halinden eser yoktu. Zayıflamış ve takım elbise giyer olmuştu. Parfümü peşinden geliyordu. Eski haline kıyasla bambaşka biri duruyordu karşımda.
''Selam.'' dedi elini uzatırken. Elini sıktım. O sırada Akın'da bize doğru geliyordu.
''Samet. Nasılsın?'' Elimi çektim. Akın'la el sıkışıyorlardı şimdi. ''Akın. Bu ne sürpriz? Sen Suriye'de değil miydin?''
''Irak'taydım. Suriye değil. Buraya geleli çok oldu. Duymamana şaşırdım.''
''Irak.. Doğru ya. Karıştırdım kusura bakma.'' Akın eliyle masayı gösterince hep beraber oturduk.
''Çok değişmişsin. Yakışmış.''
''Bir süre yurt dışında kaldım. Eğitimimi tamamladım. Sporla ilgilendim. Ve geldiğim yer yine aynı batak. Baba mesleği ne yapalım.'' Bu komikti. Gülümsedim. Bana baktığını fark edince gülümsemeyi kestim.
''Sende değişmişsin. Seni ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Üniversiteye yeni başlamıştın. Siz evli misiniz?'' Şimdi Akın'la birbirimize bakıyorduk. Sessizliği o bozdu.
''Henüz değil.''
''Henüz değil ama düşünülüyor gibi.''
''Konumuza dönelim mi?''
''Tabi. Kusura bakmayın ben böyle açtım konuyu birden. İşimize bakalım.'' Elindeki çantayı masaya yatırıp siyah bir dosya çıkardı. Gemi'nin olduğu bir resmi bize gösterdikten sonra telefonundan bir şey aramaya başladı. Silahların fotoğrafları telefonunda olmalıydı.
''Gemi bu. Mallar da bunlar.'' dedi telefonundaki resmi gösterirken.
''Eski usul mü olacak?''
''Her zaman.'' Tam malların sayısını soracakken Çetin'in bize baktığını fark ettim. Yanımıza geldi yavaşça.
''Kolay gelsin. Selam Samet.''
''Oo Çetin. Uzun zaman oldu.'' Onlar tokalaşırken Çetin'e baktım. Mutsuz görünüyordu. Samet'le konuşmaları bittikten sonra ayağa kalktım.
''Bize biraz müsaade edin.'' Çetin'in koluna girerken Akın'ın bakışları hiç hoşuma gitmemişti. Aldırmadan koluna girip onu sahil tarafına götürdüm.
''Bugün için kusura bakma. Sen iyi misin?'' Uzun zaman sonra ilk defa Çetin'le bu denli konuşuyordum. Gerçekten onu özlediğimi fark ettim. Onunla konuşmayı özlediğimi.
''Her şeyi mahvettim. Senin güzel bir ilişkimiz vardı. Konuşabildiğimiz konular vardı. Bir şey olduğunda gelip benimle konuşman.. Bunlar şu an o kadar uzak ki. Her şey benim hatam. Gönlüm sever ileride dedim ama çok denedim ama olmadı Bela.''
''Üzülme tamam.'' Gözleri dolu dolu olmuştu. Yavaşça yaklaşıp sıkıca sarıldım. Sağ elimle saçlarını severken yavaşça geri çekildi.
''Sana aşık oldum. Ama evet her zaman biliyordum Akın'ı sevdiğini. Belki Akın , Kevser'i seviyordur dedim. O acı duysun istedim. Her gün onu benimle görünce acıdan delirir dedim. Bende sevmek istedim. Başlarda iyi gibiydi ama onunda Akın'ı sevdiğini içten içe biliyordum. Benim sevdiğim kadınlar nedense Akın'a aşıklar.'' dedikten sonra acının tatlı gülümsemesiyle yarım ağız güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *