21

205 85 27
                                    

-

Yerden aldığım kazağı üzerime geçirir geçirmez dışarı fırladım. Seyhan yüzüme endişeli bakıyordu. Kolumdan tutup ilaçların bulunduğu odaya soktu beni hızla. Kapıyı kapattıktan sonra elindeki gebelik testini uzattı.

''Ben hamileyim!'' dedi alık alık bakarken. Aslında şaşırmamıştım. Kaç yıldır evlilerdi ve artık çocuk yapmaları gayet normaldi. Ama o telaşlı gözüküyordu.

''Neden bu telaşın? Ne kadar güzel işte anne olacaksın.''

''Anlamıyorsun. Doktor Cengiz'de sorun olduğunu söyledi. Ben nasıl gebe kaldım?''

İşte bu bir sorundu. Cengiz'de sorun varsa ve şu an hamileyse öğrenildiği zaman yanlış anlaşılabilirdi. O soruyu sormaktan çekiniyordum ama bir an doktor olduğumu kendime hatırlattım.

''Yani sana böyle bir soru sormak aslında istemiyorum ama..''

''Cengiz'den başkasıyla yattığımı ima etme sakın bana. Öyle bir şey yok.''

''Bak bazen doktorlarda yanılır. Belki ikinizde de problem yoktur. Tekrar doktorunuzla görüşmen lazım.'' dedim onu sakinleştirmeye çalışarak. Yüzü bembeyazdı.

''Aslında evet çocuk sahibi olmak istiyordum ama bu sebepten dolayı kendimizi alıştırmıştık çocuk sahibi olamayacağımıza. Şimdi gidip Cengiz ben hamileyim desem nasıl anlaşılır düşünsene. Sevinemedim bile doğru dürüst. Test yaptım ya o yanlış çıkmış olabilir mi?''

''Testte kaç tik vardı?''

''Aslında yanlış olma ihtimaline karşı üç test yaptım. Hepsi çift tik.''

''O zaman hayırlı olsun.'' Yüzüme dalgın dalgın bakmaya devam ederken ''Gel buraya.'' dedim ve kollarıma aldım onu. Şimdi sıkı sıkı sarılıyordu bana. Seyhan'la geldiğim günden beri anlaşamamıştım ama bu evde Zümrüt ve ikisi vardı hemcinsim olarak. Zümrüt o zamanlar kimseyle konuşmadığından bana sadece Seyhan kalıyordu. O da genelde sürekli laf söylediği için uzaktık birbirimize. Ta ki evin tüm erkekleri dağ evine gittiği güne kadar. O zaman evde baş başa kalmıştık. Seyhan'la ilgili tek anım o gün evde sohbetlerimizdi. Sonra yine hiç görüşmemeye devam ettik. Bugüne kadar..

Kollarımdan ayrıldıktan sonra gülümsedi ve ''Teşekkür ederim.'' diyerek odadan çıktı. Onun çıkmasıyla bende derin bir 'oh' çekerek odadan çıktım. Bir an gerilmiştim ama şu an onun iyi hissettiğini biliyordum. Bu bana yetmişti.

Fırat'ın odasını kontrol etmek için geldiğimde camdan Akın'ın da içeride olduğunu gördüm. Kapıya iki kez vurduktan sonra içeri girdim. İkisi de bana bakarken kenarda duran tekli mavi koltuğa oturdum.

''Hastamız uyanmış.''

''Hastan olduğum doğrudur.'' Dediğinde Akın bacağına bastırmış olacak ki yüzünü buruşturdu.

''Ne dedim ben az önce sana.''

''Tamam tamam. Yengem olduğunu bilmiyordum Bela.'' Bir an gülmemek için kendimi zor tuttum. Ben Seyhan'ı teselli ederken demek ki o da gelip Fırat'ı azarlıyordu. Hem beyaz bayrak sallıyordu hem de bana Bela demişti. Ayrıyeten yenge demesi de hoşuma gitmedi değil.

Cebimde mesajdan dolayı titreyen telefonumu elime aldım. Akın mesaj atmıştı. Hem Fırat'la konuşup hem de bana nasıl mesaj atabiliyordu?

'Boynun morarmış.'

Şimdi istemsizce elim boynumda gezmeye başlamıştı. Acaba biri fark etmiş miydi? Ah Seyhan'la o kadar konuştuk kesin fark etmişti. Ya Fırat? Başka kimle karşılaştım diye düşünmeye başlamıştım.

''Hemen geliyorum.''

Dedikten sonra ayağa kalkıp dışarı çıktım. Ofisteki çekmecemden fondöten bulabileceğimi umuyordum. Ah Akın..

Ofise girdikten sonra çekmeceden fondötenimi bulup kızaran ve hafif moraran yerleri kapattım. O sırada arkamdan sarılan Akın'a baktım.

"Çok morarmamış aslında."

"Evet ama görülür şekildeydi."

"Rahat durmuyorsun ki."

"Gönül isterdi ki evimizde olalım. Ama olsun daha önce hiç ofiste denememiştim." deyince belime sarılan eline vurdum. Sırıtırken ne kadar tatlı olduğunu görmemeye çalışsam da imkanı yoktu. Çok güzel gülüyordu.

''Evinize gidebilirsiniz Akın bey. Karınız da sizi bekliyordur..'' Gözlerini kapatıp oflayarak yüzünü omzuma gömdü. Bir süre öyle kaldıktan sonra kafasını kaldırdı. ''Kalk gidelim şu eve bakalım.''

''Fırat'tan sorumluyum. Sen git bak derdi neymiş.''

''Tek gitmeme izin veriyorsun yani.''

''Karın sonuçta benden neden izin alasın..''

''Geldiğimde sana sürprizim olacak. Ben gelene kadar Fırat'la fazla konuşma.''

''Hastam o benim.''

''Sorunda o ya.'' dedi odadan çıkarken. O çıktıktan sonra bende çıktım. İlaç odasından çıkan Çetin'le göz göze gelince durdum. Buraya girmemeliydi.

''Çetin?''

''Bende sana bakıyorum aslında.'' Elinde ilaç kutusu görememiştim. O odada uyuşturucu etkisi veren ilaçlar vardı. Onlardan birini almamalıydı. Beni neden ilaç odasında arıyordu?

''Benimle gelir misin?'' Elimden tuttuktan sonra beni ilaç odasına soktu. Kapıyı kilitlerken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Anahtarı cebine attıktan sonra beyaz sedyeye oturup üzerindeki ceketi çıkardı. Sonra gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

''Ne yapıyorsun?''

-

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin