43

105 44 8
                                    

-

Ne söyleyeceğimi bilemeyince odadan çıktım. Onunda çıkmasına karşın hızlı adımlarla odama çıktım. Az önce ne olmuştu öyle? Ne yani Kevser Akın'dan , Çetin benden mi hoşlanıyordu? Ve yarın evleniyorlardı. Ya da artık hoşlanmıyordu. Kafam iyice karışmıştı. Odayı aşağı yukarı doğru yürüyerek arşınlıyordum. Saatlerce yürüyebilirdim çünkü kafamdakilerin bir cevabı yoktu. Akın beni Çetin konusunda uyarmıştı. O kaç zaman sonra gelip anlamıştı. Ama ya ben? Gözümün önündekini görebilmiş miydim? Hayır..

Şimdi nasıl hiçbir şey bilmiyormuş gibi onunla yüz yüze bakacağım? Nasıl? Sorunlarımı nasıl çözebilirim? Sorularımı nasıl unutabilirim? Uyumak geldi ilk aklıma. Duş falan dinlemeden girdim yatağa , kapattım gözlerimi. Bir şey düşünmek istemiyordum.

-

Ama uyanınca geçmedi. Akşam yemeği saatiydi. Akın beni alnımdan öpüyordu. Gözlerimi açtım. Düşüncelerim yavaş yavaş beynime hücum ederken gülümsedim.

''Günaydın.''

''Günaydın da erkenden uyumuşsun. İyi misin? Bir şey mi oldu?'' Yanına yaklaşıp koynuna sokuldum. Sıkı sıkı sarıldım ve geri çekildim.

''Öyle uykum vardı. Telefona bakarken uyuyakalmışım.'' dedim aklıma gelen ilk yalanla. Ayağa kalkıp elini uzatınca elini tutup ayağa kalktım. İşte yine o ses. İhtiyarın sesi tekrar kulaklarımda yankılamaya başlamıştı. Gidip elimi yüzümü yıkadım. Ses sanki uçup gitti. Derin bir nefes aldıktan sonra beni bekleyen Akın'ın yanına gittim.

''Irak işi ne oldu? Yarın gidecek miyiz?''

''Durum bu haldeyken kaçmak iyi olurdu ama hayır. O işi gitmeden halletmenin bir yolunu bulacağım. Orada hâlâ adamlarımız var.''

''Hayır biz gidelim.'' Anlamsızca bana bakıyordu. 

''Bana söylemediğin bir şey mi var?'' Sağ eliyle belimi tutarken gözlerimin içine öyle bakıyordu ki.. Bir kez daha yalan söylemek zor olacaktı.

''Hayır. Sadece evdeki bu karmaşa , cenazeler beni biraz yordu.'' Bu sefer yalan değildi sadece yanıtı biraz ertelemiştim.

''Herkes ne yapacağını bilmez şekilde şu an. Cengiz'i birinin durdurması lazım. Yanlış yapması an meselesi.'' Mecbur boynumu eğdikten sonra beraber yemeğe indik. Herkes masadaydı. Şaşırdım. Yerime geçip oturdum. İhtiyarın yerine Akın oturdu. Kimse konuşmuyordu. Cengiz'in yemeğe başlamasıyla herkes kaşıklarını aldı. Bu gerginlik beni öldürüyordu. Masanın en sonunda oturan Çetin'in yüzüne bakamıyordum ama o arsızca gözümün içine bakıyordu. Yemeği olağanca kısa tutmam gerekiyordu.

''Bu zor süreçte yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Ama Bela hanımda izin verirse bir süre uzaklaşmak istiyorum.''

''Beren'den önce ben izin vermiyorum.'' dedi Akın. ''Şimdi yalnız kalma zamanı değil. İyi değilsin.''

''Tek gitmeyeceğim.''

''Kimle gideceksin?''

''Vuslat benimle geliyor.''

-




BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin