-
Yeni eve doğru yürümeye başladık. Kapının önünde bir yığın adam vardı. Ferdi ölmüş olabilirdi ama tedbir , tedbirdi. Ön kapıdan geçtikten sonra bahçeyi de geçtik. Dış kapının önünde durup zile bastık. İkimizde de anahtar yoktu. Gece yarısı olmuştu ama yapacak bir şey de yoktu. Kapıyı Emine açtı. İkimizde şaşırmıştık. Akın konuştu ilk önce.
"Emine iyi geceler. Burada mı kalıyorsun artık?"
"İyi geceler Akın bey. Mustafa bey artık yatılı olarak çalışmamı söyledi. Zümrüt hanım hamile ya. Ona da yardımcı olmam için. Maaşıma da bir hayli zam yaptı sağ olsun. Artık yatılı çalışıyorum."
"Güzel güzel."
"Beyim size bunları vermemi söyledi."
Yavaş adımlarla içeri geçerken sağda duran sehpadan iki anahtarlık alıp bize uzattı. Anahtarları aldıktan sonra teşekkür ettik. Odamızı eliyle gösterdikten sonra Cengiz'in bize doğru gelmekte olduğunu gördük.
"Gelebildiniz sonunda. Hallettiniz mi meseleyi?"
"Hallettik. Problem yok."
"Ha bu arada odalarınız yan yana. Evlenene kadar ayrı odalarda kalırsınız diye düşündük."
İkimizde aval aval Cengiz'e bakıyorduk. Sonra kendi kendine sırıtmaya başladı.
"Espri yapayım dedim ama saatten herhalde. Tutmadı."
"Güzelmiş , yaz bunu bir kenara." Gülüyordu.
Konuştuktan sonra elimi tutup merdivenlere doğru ilerleyen Akın'ın peşinden yürümeye başladım. Odanın önüne geldiğimizde kapıyı açıp hızla girdi içeri. Oda büyüktü. Yatak yine tam ortadaydı. Pencereler boy hizasında büyüklerdi ve tam yatağın karşısındalardı. Dolapta köşede duruyordu. Aslında bu oda önceki evdeki odaya benziyordu. Sadece biraz daha büyüktü. Banyoya doğru ilerledim. Banyoda jakuzi vardı. Gömleğini çıkaran Akın'a baktım.
''Akın beklesene. Şu elbisemin fermuarını açar mısın? Sonra gir duşa."
"Gel."
Yanına gidince saçlarımı tek elimle kaldırıp kenardan tuttum. Arkadaki fermuarı çektikten sonra sütyen giymediğim aklıma geldi. Elbiseyi yavaşça omuzlarımdan indirirken saçlarımı bırakıp elbiseyi tuttum.
"Sütyen giymedin mi sen?"
"Askılı elbise. Sütyen giyince kötü görünüyor."
"Bana kalsa şu odanın içinde hiç giymesen."
"Oldu. Hadi canım duşa."
"Sen gelmiyor musun?"
"Sabah alacağım. O kadar yorgunum ki."
"Tamam."
O duşa girerken bende elbiseyi indirip dolabı açtım. Eşyalar bile neredeyse aynı diziliydi. Çekmeceyi açıp saten , siyah bir gecelik aldım. Diz kapaklarımın hafif üstünde bir gecelikti. Önü normal askılı arkası ise çapraz askılıydı. Aynı şekil onu üzerime geçirdikten sonra aynanın önüne geçip sandalyeye oturdum. Pamuğa losyonu sürdükten sonra yüzümdeki bütün makyajı çıkarttım. Zaten sürdüğüm andan itibaren rahatsız etmişti. Fondöten bana göre değildi.
Kalkıp yatağa geçtim ve elime biraz krem sürdüm. O sırada belinde havluyla duştan çıkan Akın'a baktım. Kalkıp sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir kadın onun karşısında nasıl durabilirdi ki? Gerçekten çok harika görünüyordu. Saçlarından akan suları eliyle dağıtırken güldüm. Çoğu üzerime gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *