-
Akın'a hiç bakmadan üst kata çıktım. Peşimden o da geliyordu. Odanın kapısını yüzüne kapatıp yatağa oturdum. Kapıyı açıp içeri girdi ve kapıyı kapattı. Yatağın önünde düz çöküp iki eliyle bacaklarımdan tuttu.
''Beni dinlemeden yargılamazsın diye düşünüyorum.''
''Ne dinleyeceğim seni ya? Nasıl bir açıklama yapabilirsin ki? Ne diyeceksin evet Kevser'le bir ilişkim vardı sana söyleyemedim mi diyeceksin?!''
''Deneyelim dedim evet. Ben oradayken bile seni takip ediyordum. Amcam nişanlandığını söylediğinde artık tamamen umudu kesme aşamasındaydım. Kevser'le aynı evde yaşıyorduk ailesinin inanması için. Nereden bilebilirdim? Nereden bilebilirdim iş için olduğunu?''
''He fotoğrafı gördün sonra dedin ki gel Kevser. Öyle mi Akın?''
''O anki düşüncelerimi gerçekten anlayamazdın. Irak'taydın Beren. Irak'ta. Sevdiğim kadının nişanlandığı fotoğraflar elimde. Tek başıma. Kevser bana karşı bu yüzünü hiç göstermedi. Denemek istediğimi söylediğimde anladım her şeyi. O zaman gördüm yüzünü.'' Konuşmasına devam ederken içeri Tarık girdi.
''Akın abi , Mustafa abim çağırıyor. Aşağıya gidecekmişsin.''
''Niye çağırıyor? Bir şey mi olmuş?''
''Yok ama çağır gelsin dedi.'' Akın bana dönüp tekrar baktı.
''Bir bakayım. Bu mesele bitmedi daha , konuşacağız.'' Yüzümü dönüp ayağa kalktım. Yavaşça ikisi de çıkınca içeri Zümrüt girdi. Sessizce yatağa oturdu. Ayakta öylece durunca duvara yaslanıp ona baktım.
''Kevser'e hiç iyi davranmadın.''
''Ne bekliyordun mesela? Nasıl davransaydım Zümrüt? Mustafa'nın eski karısı olsaydı , gelseydi burada bizimle yaşasaydı. Bende senin Kevser'e yakınlığın gibi yakınlık gösterseydim. Sen ne yapardın? Ha dersen ben mutlu mesut yaşardım o da kocamın bir parçası. O zaman bir şey diyemem sana.''
''O konuda haklısın ama o bu eve Çetin'in karısı olarak geldi. Akın'ın eski karısı olarak değil.''
''Neyi değiştirir Zümrüt? Giderken söylediklerini duymadın mı? Neler kustu görmedin mi? Bana onu savunamazsın. Benimle bir problemin varsa gelip bana söyle. Ama bu konuda haksızsın. Özellikle bana duvar örüp onunla arkadaşlık kurduğun için.''
''Sen son zamanlarda kendinin hiç farkında değilsin. Herkesi çiğneyip geçiyorsun. Kimsenin ne düşündüğü umurunda değil. Bir Akın'la iyi anlaşabiliyorsun şu evde. Tek başına hareket ediyorsun. O kız tek başınaydı ve bunu kendi seçmedi , bu durumdan mutsuzdu. Ama sen kendin seçtin. O yüzden onun yanında durdum. Benimle bile iletişimini kestin. Ben sana bir şey yapmadım Beren. O kibrinin , sinirinin önüne geçmen gerekiyor.''
''Buydu yani benden uzaklaşıp onunla arkadaşlık kurmanın sebebi? Benimle gelip ne zaman konuşmayı düşünüyordun? Kevser gidince mi dank etti bu mesele?''
''Senin gelip konuşmanı bekledim ama sende nerede? Sen bu durumdan rahatsız değildin. O yüzden konuşmak istemedim. Ama şimdi içimde tutmak istemiyorum. Bunları bil. Sadece bana değil. İnsanlara ona göre davran.'' Yavaşça kalkıp çekip gitti. Gelen söyleyip geri gidiyordu.
Bir an için sinirlenip dolabıma doğru yürüdüm. Altıma Siyah bir mini etek giydikten sonra üzerime ince askılı , beli açık , siyah bir bustiyer giydim. Küçük bir siyah çantaya cüzdan , araba anahtarı ve telefonumu koyduktan sonra çok abartılı olmayacak şekilde makyaj yaptım. Ruju biraz abartmak istedim. Koyu kırmızı bir ruj sürdükten sonra hafif topuklu siyah bir ayakkabı seçip üzerime siyah ve kırmızı renkleri olan bir ceket aldım. Ceketi giyip baktıktan sonra çıkarttım ve elime alıp dış kapıya doğru ilerledim. Asansöre bindim. Kapının önünde küçük bir çilingir sofrası kurulmuştu. İçimden bir küfür salladım. Mustafa , Akın , Çetin , Tarık ve tanımadığım iki adam daha oturmuş rakı içiyordu. Oldu mu şimdi bu? Arkama dönüp yangın merdivenine doğru yavaş adımlarla ilerledim. Topuk sesi çıksın istemiyordum ama her adım atışımda binada yankılanıyordu. Yavaşça arkama dönüp baktığımda Akın'la göz göze geldik. Yakalandım bakışı atmamak için dururken arkamı tamamen dönüp ön kapıya doğru ilerledim. Ben gelince Akın ayağa kalktı. 'Nereye' bakışı atsa da hiç oralı olmadım. Benim bugün içip eğlenmeye ihtiyacım vardı. Sessizliği Mustafa bozdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *