-
Birkaç adım daha yaklaştıktan sonra köşeye sıkıştığını fark ettim. Silahı tam göğsüne bastırırken hâlâ bana o tepkisiz ifadesiyle bakıyordu. Bu bakışı bir an Akın'a benzetince daha çok sinirlenmiştim. Demek ki bu donuk suratı ihtiyardan geliyordu.
''Seni ben adam ettim. Yanımda olmasaydın şu an sokaktaydın. Daha kötü yollara düşecektin. Evden kaçtığın günü hatırlıyor musun? Nasıl geri geldiğini. Seni ben zorlamadım.''
Kapıya ateş eden Akın elinde silahla içeri girince ihtiyarın eliyle silahımı indirdiğini fark ettim. Silahımı cebime geri soktuktan sonra Akın'ın omzuna çarpıp dışarı çıktım. Bütün aile kapıda bana bakıyordu. Kapıyı vurup evden çıktım ve arabaya bindim. Bir süre direksiyonla bakıştıktan sonra Akın'ın yan koltuğa bindiğini fark ettim.
''Aşağı in.''
''Arabayı sür.''
Bir süre ona baktıktan sonra arabayı çalıştırdım. Dağ başına doğru arabayı sürerken bir an çarpacak gibi oldum ama arabayı toparlayıp tekrar devam ettim. Akın'ın saatimin arkasında bana verdiği kağıtta yazan eve sürdüm. Arabayı park ettikten sonra saksıdan anahtarı alıp içeri girdim. Daha öncede daraldığım zaman buraya gelirdim. Bahçeyi geçtikten sonra kapıyı açıp içeri girdim. Topuklu ayakkabı ayaklarımı deliyordu artık. İçeri girince ayakkabıları tek tek çıkarıp kenara fırlattım. İki merdiven indikten sonra koltuklardan birine oturup uzandım. O da kapıyı kapatıp karşımdaki tekli koltuğa oturdu. Bir süre ikimizde sessiz kaldık.
''Derdin ne senin?''
''Bana yalan söyledi.''
''Fotoğraf mı?''
''Evet.''
''Gelmeseydim sıkacak mıydın kafasına?'' Dedi ayağa kalkıp bana bakarken. Uzandığım yerden kalkarak koltuğa oturdum ve ellerimin saçlarımın arasında gezdirdim. Yanıma oturdu. Tam konuşacak iken kapının açıldığını gördüm. Duvardan dolayı kimin geldiğini tam göremiyordum. Yere bırakılan kaskı görünce gelenin Emre olduğunu anlamam çok sürmedi. Kaskını yere bıraktıktan sonra bizi fark edip yavaşça salona geldi. Akın anlamayan bakışlarla ona bakıyordu. Sonuçta ev Akın'ındı ve şu an tanımadığı biri evine geliyordu.
''Selam.'' Dedi Emre koltuğa yayılırken. Bu rahatlığı gerçekten beni öldürecekti. Zamanlaması çok yanlıştı. Akın'ın bakışları bana çevrilince konuşmak zorunda kaldım.
''Emre benim üniversiteden arkadaşım. Yani ben üniversitedeyken tanışmıştık.'' Sonra elimle Akın'ı gösterdim. ''Kendisi de Akın.''
Emre birden oturduğu yerde yayılmayı bırakarak düzgünce oturdu ve sonra ayağa kalkıp elini uzattı. ''Demek o meşhur Akın sensin. Lafını çok duydum.'' Akın , Emre'nin elini sıktıktan sonra bana döndü. ''Benimle gelir misin?''
Beraber üst kata çıkarken Emre'nin koltuğa uzanmasını gördüm. Bir an komik geldiyse de içinde olduğum durumu hatırlayarak sustum. Misafir odasına girdikten sonra Akın kapıyı kapattı.
''Kim bu?''
''Söyledim ya Akın.''
''Eve nasıl giriyor Beren?''
''Anahtarı vardı. Göründüğü gibi bir durum yok. Sıradan arkadaşım. Polis baskınında beni bir kumarhaneden kurtarmıştı. Sonra arkadaş olduk bu kadar. Daha ilerisi yok. Biraz rahattır ama iyi çocuk aslında.''
''Konuşacak çok şeyimiz var..'' dedi yumruğunu sıkarken. O sırada kapının açılmasıyla Emre'ye baktım.
''Bela viski koyuyorum. İçer miyiz hep beraber?''
''Beren'in işi var. Git koy sen kendine geleceğiz birazdan.''
''Beren kim ya? Senin adın Beren miydi?'' dedi anlamayan bakışlarla. ''Olum çıksana dışarı!'' Akın'ın bağırmasıyla Emre kapıyı kapattı. Bana döndüğünde onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
''Akın bağırmasana. Ne dedi sanki ya?''
''Onu mu koruyorsun bana sen?''
''Hayır ama arkadaşım sadece. Bağırmanı gerektiren bir durum yok.'' Aşağıdan bardak kırılma sesi gelince Akın'ı daha fazla tutamayacağımı anlamıştım. Kapıyı açan Akın'ın kolundan tutup içeri çektim ve kapıyı kilitledim. Bunu nasıl yaptığımı bende anlamamıştım. O da şaşırmış olacak ki bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
''Gitme.'' dedikten sonra sıkıca sarıldım. O sırada çalan kapıyla ayrıldık birbirimizden. Montumu çıkarıp kapıyı açtıktan sonra ''Aşağı inme hemen geliyorum.'' dedim. Aşağı indikten sonra Emre'nin zaten kapıyı açtığını gördüm.
''Kimmiş Emre?''
''Siz bu evin yeni sahibi misiniz?'' dedi boynunda siyah gri karışımı bir şal olan kadın. Benim yaşlarımda duruyordu.
''Siz kimi aramıştınız?'' Sorumu cevaplamayıp geldiği gibi geri gitmesiyle şaşırdım. Ayağımda ayakkabı olmadığını unutup peşinden dışarı çıktım. Konuşmaması garibime gitmişti. Kolundan tutup onu durdurdum.
''Sana kimi aradığını sordum.''
''Akın Sarsılmaz.''
''Ne işin var onunla?''
''Akın benim kocam. Onu görmeye geldim.''
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Action* Yağmurdan siyah saçları hafif ıslanmış , yeşil gözlerine hafif su inmiş sert suratıyla bana bakıyordu. Yaşlı değildi. Aksine aramızda çok yaş farkı var gibi durmuyordu. Yüzüme donuk suratıyla bakmaya devam ediyordu. ''Saati ver.'' *