22

7.6K 581 182
                                    

*İyi okumalar

Sabaha kadar bir kaç önemsiz işi hallettikten sonra, mekandan gitmek için odadan çıkmıştım. Yukarı çıktıktan sonra anlık bir farkındalıkla durup, yeni barista olan Haluk'la konuşan Yalı'a baktım. Haluk fazla samimi davranıyordu ve bunun benim isteğimden dolayı olduğunu biliyordum. Onlara ilerlerken beni ilk gören Haluk oldu ve hemen dikleşip bardakları kurulamaya başladı. Kazık girmiş gibi tavrına karşı Yalı da etrafına bakındı. Beni görünce Haluk'un birden gelen çalışma hevesini anlamış olmalıydı.

"Kolay gelsin."

"Sağol patron."

"Sağol."

Haluk'a kısa bir bakış attığımda bar tezgahının diğer ucuna yöneldi. Ben de sandalyeye oturup kafamı Yalı'a çevirdim.

"Mesain bitmedi mi senin?"

"20 dakika daha var."

Birden buraya gelme nedenim, artık aynı evde yaşadığımızı hatırlamamdı.

"Git giyin, seni eve götüreyim."

Yüzünde hızlı 'bunu kabul edemem' ifadesi oluştu.

"Henüz çıkamam. Siz gidin ben sonra yürürüm."

Yine size dönmüştük ve bunun yanımıza gelen Efsun'dan dolayı olduğunu biliyordum. Onun yanında bana yakınmış gibi konuşmak istememiş olmalıydı. Zeki kızdı çünkü bu dikkat çekerdi. Dedikoduya yol açar ve diğerlerinin onun üstüne gelmesine neden olurdu. Yalı'nın bunu düşünerek konuşmasını değiştirildiğine emindim. Öte yandan yaptığı 'emeğimin karşılığı olmadan ekmek yemem' tribini anlamıyordum. 20 dakika, hiç bir şeydi. Özellikle patronun hiç bir şey olduğunu söylüyorsa.

"5 dakika geçti bile. 15 dakika hiç bir şey."

"Diğerlerine de aynı toleransı göstereceksen, bu doğru olabilir."

Tekrar senli konuşmasından az önce ki düşüncemde haklı olduğumu anladım. Yalı'nın özgeçmişine, çalıştığı yerler olarak bakmamıştım. Şimdi ki tavrına bakılırsa, oldukça deneyimi olmalıydı. Fazla realist ve hümanist olan tavrı beni güldürdü. Burdan başka birine 15 dakika erken çık desem, koşa koşa giderdi. 'Bu haksızlık' diye düşünmezdi kimse; haksızlık kendisine yapılmadığı müddetçe.

Onu baştan aşağı süzerken 'Kendini çok iyi yetiştirmiş' diye düşündüm. Annesiz ve babasızken bu zor olmalıydı. Üstelik, çocukluğunun geçtiği yerlerde meçhuldu.

İç çekip "Şimdi ne yapıyorsun?" dedim.

Ona sadece benim işlerimi yapmasının yeterli olduğunu söylemiştim ama yukardakiler yardım isteyince bana sorup, çalışmaya gitmişti.

Elinde ki kağıdı gösterip "Spesiyal kokteyl tariflerini yazıyorum. Haluk'un bilmedikleri varmış." dedi.

Yani Haluk eski tarifleri beceremiyordu.

"Haluk!"

Seslenmemle hızla yanımıza gelen çocuğu baktım. Yalı biraz gerilmişti, belki de onu azarlayacağımı düşünmüştü.

"Efendim patron?"

"Sana barista eğitimi vermediler mi?"

Kafasını iki yana sallayınca, ofladım. Mekanla bir kaç gün ilgilenmiyordum, herkes ilgilenmeyi kesiyordu. Şef barista uzun süredir izindeydi ve barboy olan Haluk'un eğitimini, başka barista vermeliydi.

"Diğerleriyle anlaşamıyor musun?"

Sorumla dudağını dişlemesiyle cevabımı aldım. Onu bara çekmem, yukarda çalışanları rahatsız etmiş olmalıydı.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin