1

25.1K 924 688
                                    

*İyi okumalar

İlerdeki sokaklardan gelen sesler dışında bir şey duyulmayan yerde duvara sinmiştim. Bir kaç saat önce karnıma yediğim darbeler daha fazla ilerlememe izin vermiyordu. Bu günkü maça çıkmamam gerekirdi. Bu hafta gitmem gereken bir randevum vardı ama rakibim olacak herif eski muhabbatımdı. Eğer bugün gelmeseydim korkak olduğumu yayacaktı. Buna izin vermezdim. Özellikle yıllardır bu mekanın müdavimiyken.

Pusu;

Kafes dövüşlerinin yapıldığı, yeraltı dünyasına ait bir mekandı. İlk geldiğimde 9 yaşındaydım. Manevi amcam, acıyı görmem için getirmişti. Daha sonra görmemin yetmeyeceğini söylemişti. O günden beri dövüşüyordum.

Kafes dövüşü bağımlılık yapıyordu. Kazansam da kaybetsem de aldığım zevk aynıydı. Kavgayı seviyordum. Şiddeti seviyordum.

Manson'un dediği gibi

'Acıda her zaman tadılmayan muhteşem bir zevk vardı'

Mazoşist değildim. Çekmekten çok çektirmeyi severdim. Sadece fiziksel darbeler, ruhsal darbeleri kısa bir süreliğine unutmama neden oluyordu. Sindiğim duvardan aldığım rutubet kokusu düşüncelerimden sıyrılmama neden oldu.

Çıktıktan sonra, çocuklardan birine mesaj atmıştım.

Maç sonrası eve tek başıma dönemeyeceğimi biliyordum. Kafes dövüşünde cinsiyet ayrımı vardı. Kadınlar kadınlara, erkekler erkeklere rakip çıkarılırdı. Kadınların kunvarı bana göre değildi. Amcam sayesinde rakibimi kendim seçebiliyordum. Dövüşte iyidim. Küçüklüğümden beri ağır dersler almıştım.

Fizyoloji denilen sikik şey ise beni sınırlıyordu.

Ne kadar çalışırsam çalışayım, kas kütlemi geliştirsem bile kadın vücudunun sınırları içerisinde kalıyordum.

Şimdiye kadar iyi dayanmıştım ama bugünkü rakibim tam bir ibneydi. Herif ful göğsüme çalışmıştı. Onu nakavt etsem bile fazla darbe almıştım.

Göğüslerim acıyordu amk.

Sardığım sargı nefes almamı zorlaştırsada çıkaracak zamanım kalmamıştı. İbne herif kaybetmeye dayanamayıp soyunma odasına adam yollamıştı.

Kaçak dövüşüyordu. Eski muhabbatım olduğu için ona yeterince naif davranmıştım. Eve döndükten sonra mezarını kazacaktım.

Sokağa gelen sesler artarken yerimden dikleştim. Acıyla kasılmıştım. Karşımdaki tipler ise beklediğim kişiler değildi

"İlay'cık buraya saklanmıştın demek?"

Saklanmak? Soyunma odasında ki adamlarını patakladıktan sonra çıkmıştım sadece. İsmimim sonuna gelen 'cık' eki midemi bulandırdı.

Mezar falan yoktu. Onu buraya gömecektim. Dikleşmemle arkasındaki adamlar önüne geçti.Tek başına gelemiyordu. Erkekti işte.

"Adamlarını gönder de seni bir daha sikeyim" dedim.

Her ne kadar iyi dövüşsem bile bu halde onları deviremeyeceğimi biliyordum. Teke tekte ise her halde alırdım adamı. Zaten aldığım için, bu durumdaydık. Yenilmeyi hazmedemeyen insanlar midemi bulandırıyordu.

"Sikmek? Hahaha yanlışlık olmalı"

Adamlarıda gülerken dişlerimi sıktım. Sinirden gözlerim kararıyordu.

"Unuttun mu sen bir kızsın" dediğinde duvarla bağımı kopardım.

Adamın üzerine atlamam ve adamlarının beni itmesi eş zamanlıydı. Karnıma yediğim darbe ile iki büklüm oldum. Sargılar hareketlerimi kısıtlıyordu. Birini çekip duvara fırlattığımda adamlardan biri göğsüme vurmuştu.

Ağzıma gelen kanı tükürmek zorunda kaldım.

"Ne kadar güçlü olursan ol kadınsın. Bizle baş edemezsin."

Fizyolojiden gerçekten nefret ediyordum.

Kafamı kaldırıp alayla sırıtan adama baktım.

"Bitir o zaman işimi. Yoksa yaşayamazsın."

Adamın yüzündeki gülümseme kahkahaya dönüşürken "kime güveniyorsun sen?" demişti.

Aynı zamanda adamlarından biri beni yere itti. Öksürürken cevap vermedim. Sadece kendime güvenirdim ama zarar görürsem amcam devreye girerdi. Adımla iş yapardım, soyadımla değil. O yüzden böyle tipler hep olacaktı.

"Alo polis mi adres veriyorum **"

İnce bir ses ortamda yayılırken hepimiz soldaki bedene baktık. Bir kız elindeki telefona bir şeyler zırvalıyordu.

"Abi polisi arıyor orospu" diyen adamla kızın yaptığı şeyi anlamıştım.

Salak kız.

Adamlar tüyerken kız da yanıma yanaştı. Yüzündeki üzgün ifadeyle "İyi misin?" dedi.

Omzuma koyduğu elini itip yerimden dikleştim. Benden bir cevap beklese de vermedim. Telefonumu alıp çalışıyor mu diye kontrol ettim.

Çocuklara geç kalmalarının hesabını soracaktım.

"Rica ederim"

Homurdanma sesiyle gözlerimi devirip kıza baktım. Ne bekliyordu ki? Teşekkür mü? Yardım etmese benim için daha iyi olurdu.

"Yardımını istemedim"

"İhtiyacın var gibiydi"

Kaşlarımı çattım. Hiç kimsenin bir bokuna ihtiyacım yoktu. Kendi kendime geberebilirdim. Yine de birinden yardım istemezdim.

"Kendi işine bak" dediğimde "çok kibarsın" demişti.

Çocuklara mesaj attığımda hala başımda beklemesi sinirimi bozdu.

"Ne bekliyorsun?"

"Arkadaşımı"

Kıyafetini inceledim. Klasik bir söz, buraya ait değildi.

"İlerde bekle."

"Canım burda beklemek istiyor."

Çattık ya. Sinirle bir nefes alıp gitmeye yetendim. Göğsümdeki acı buna izin vermemişti. Kız koluma girdiğinde, hızla ittim.

"Yardımını istemiyorum, rahat bırak beni."

Yüzü düşerken "iyi" demişti.

Kafamı iki yana sallayıp duvardan destek alarak yürümeye başladım. Bir kaç adım atmıştım ki tekrar durmak zorunda kaldım. Lanet olası acının şu an muhteşem bir tarafı kalmamıştı.

"Ambulansı arayabilirim?"

Bu hala bana mı bakıyordu?

Cevap vermeyip derin bir nefes aldım. Normalde benden önce gelen piçlerin gecikeceği tutmuştu.

"Arıyorum"

Tuş sesiyle sinirle doğruldum.

"İyiyim diyorum kızım bela mısın?"

Ona sinirle bakmama karşı, elindeki telefonu indirmişti. Onunda yüzünde sinirli bir ifade oluşurken "Öl o zaman" dedi.

İyi dileklerin hayranıydım.

Sokağa giren arabayla "sonunda" dedim. Çocuklar önümde durup arabadan inmişti. Uğur ve Yavuz beni tutarken onlara izin vermiştim.

"Yardıma ihtiyacı yokmuş!"

Arkamdan bağıran tiple kapıda durup yüzüne baktım. Uğraşmama gerek yoktu. Kafamı iki yana sallayıp arabaya bindim. Çocuklarda öne binmişti.

"İyi misin kuzen?"

"İyiyim!"

Bağırmamla birbirine bakmışlardı. Biri daha iyi misin derse kafasını patlatacaktım.

"Biz ne yaptık?" dediklerinde ofladım.

"Bir daha geç kalmayın" dedim.

Arabayı sokaktan çıkarırlarken az önceki kızla göz göze geldim.

Bana el hareketi mi çekiyordu o?

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin