48

4.9K 448 62
                                    

*İyi okumalar

Çevredekilerle hesaplaşmaktansa iç hesaplaşmalar daha faydalı olurdu. Yalı, bana hiçbir şey söylemeden uyumaya gittiğinde onun gireceği hesaplaşmalara izin vermiştim. Ben zaten kendi hesaplarımı çoktan yapmıştım. Bunların bazıları boşa çıksa bile tamamen boşte değildim. Şimdi de yeni bir hesap zamanıydı. Bu seferki benim tarafımdan gerçekleşmese de olurdu.

İstediğim şeyi elde etmek için her türlü senaryoyu yazardım. Bir an, Yalı aklımı kurcalamıştı. Onun zarar görme düşüncesi beni ikileme düşürse bile az önce o ikilemi sikip atmıştım. Önceliklerim vardı. Gözlerimin önünde ölen babam, evde katledilen annem ve beşiğinde ölen bir kardeşim vardı. 'Aşk' masalına kapılıp, kendi hikayemi unutamazdım.

Yalı'yı seviyordum. Bunu inkar etmeyecektim. Onu hayatıma alıp, bir yere getirmiştim. Ama o yerin altı derin uçurumdu. Yalı, o uçurumun farkında olmalıydı. Zaten sonsuza kadar gizleyemezdim. En azından yalan ve gerçeği harmanlayarak, kendi çıkarıma olan hikayeyi sunabilmiştim. Bundan sonrasında işleyecek tiyatroyu Yalı'ın seçimi belirleyecekti.

Herkesin olduğu gibi, onun da seçebileceği birçok ihtimal vardı. Kendini ifşa edip, bunağın karşısına dikilebilirdi. Paraya aç ya da 'baba' peşinde koşan bunu yapardı. Yalı'nın parada gözü olmadığını biliyordum. Baba sevgisi isteyecek kadar duygusal mı orayı bilmiyordum. Başka ihtimal, babasını kabul etmemesine rağmen bana söylemesiydi. Paylaşmak, destek görmek isteyebilirdi. Bu ihtimal seçmesini istediğimdi. O zaman 'bilmiyorum' rolunu sürdürmeme gerek olmazdı ve ona söylediğim tek yalan burda biterdi. Başka ihtimal her şeyi kendine saklamasıydı. Bunu mükemmel şekilde yapabilirse ona hayran olurdum. Benim kadar iyi bir oyuncuysa kaybetmesi zor olurdu. Onun için aklıma gelen ihtimaller bunlarken işin öbür tarafı da vardı.

Artık herkes bunağın kızının bulunmaya hazır beklediğini biliyordu ve aramaya başlayacaklardı. Hikmet'in olayı bir haftaya soğurdu. Ramiz ve Yavuz hariç herkesin tekrar kayıp kızın peşine düşeceğine emindim. Şu bir haftada Yalı'nın seçimini yapması ve benim de ona göre ilerlemem gerekirdi. Eğer bana söylerse, onu planlarıma dahil edecektim. Söylemezse onu kendim ortaya çıkarmaktan başka çarem yoktu. Oyun hızlı işlemeye başlamıştı ve en ufak aksaklık diskalifiye olmama neden olurdu.

Sabah, Yalı fazla sohbet etmeden okula gitti. Ben de dünki olayın etkisini görmek için konağa gittim. Art arda verdiğimiz iki kayıbın üzerine herkesin konakta olacağına emindim. Çağrılmalarına gerek yoktu. Ölümler küs olan aileleri bile bir araya getirirdi.

Konağın kapısından geçip, arabayı içeri parkettiğimde düşüncemde haklı olduğumu gördüm. Bahçe arabalarla doluydu. Arabadan inince, köşkün kapısı açıldı. Her zamanki gibi, geldiğimiz gibi tüm kapılar açılıyordu. İlerleyip, içeri girdim. Arkamdan çalışan kız bana selam verip, mutfağa ilerledi. Ben de salona geçtim.

Bunak hariç herkes burdaydı. Burcu, İlhan, Yavuz, Anıl, Ramiz ve Yankı. Birkaç hafta önceye göre oldukça azalmıştık. Burcu İlhan'ın yanında yüzünde solgun bir ifadeyle oturuyordu. Benimle ilgili planları elinde patlamıştı. Onu zaten hiç ciddiye almamıştım. Bu saatten sonra tekrar hamle yapmaya çalışmayacağına emindim. Dün olan şeyler onu korkutmuş olmalıydı. Bunağın Hikmet'i harcamasından sonra, öz yeğeni olmasına rağmen kendi hayatının da ip üzerinde olduğunu anlamıştı.  Ben bunun en başından beri farkındaydım. Bunağın Burcu'ya büyük sempatisi yoktu. Hatta kayıp olan kızı geldiğinde onu tamamen görmezden geleceğine emindim. İlhan, Burcu'nun omzuna kolunu atmışken düz bir ifadeyle duruyordu. Yanındaki Ramiz ise ağlamaktan şişmiş gözleriyle dünden en çok etkilenenlerden biriydi.  Karşılarındaki ikilide Yankı ve Anıl oturuyordu. Gözlerinde her zamanki şeytani parıltılar vardı. Dünden hiç etkilenmemişlerdi.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin