*maybemazikeen doğum günün kutlu olsun 🎉 iyi okumalar 🖤
Yalı'nın son zamanlarda durgun olan halinin ona söylediklerimden dolayı olduğunu biliyordum. Cevabından sonra, sessizleşmiş biraz da içine kapanmıştı. Girdiği çukurdan çıksın diye ona durumumun ne kadar kötü olduğunu anlatacak şeyler sıralıyordum. En sonunda istediğim yola, kendi ayaklarıyla girecekti.
Biraz hayalkırıklığı hissediyordum. İçinde olduğumu sandığı zorluğa rağmen hiçbir şey yapmıyordu. Eğer işler istedigim gibi gitmezse, onu bununla suçlayabilirdim. Zaten sonradan öğrenmiş gibi yapmakla ilgili bir planım da vardı.
Eve geldiğimde, Yalı'yı valiz hazırlarken bulmak ise kesinlikle beklemediğim bir şeydi. Bir haftadır bana karşı gösterdiği soğuk tavrın geçmesini beklemiştim. Valiz hazırlamasını değil.
Odaya girip "Ne yapıyorsun?" dediğimde, kafasını kaldırdı.
Gözlerindeki soğukluk yine canımı sıktı.
"Halamı buraya çağırdım. Artık onunla kalacağım."
Kaşlarım kalkarken "Burda kalabilirdiniz" dedim.
Omuz silkerken, valizin kapağını kapattı. Bu umursamaz hali canımı sıkmaya devam ediyordu.
"Balım, son zamanlarda aramızda sıkıntı mı var?" dediğimde, tebessüm edip "Hayır" dedi.
Valizi bırakıp karşıma gelirken kollarını boynuma doladı. Kafasını eğerken "Neden sıkıntı olsun?" diye sordu.
Ellerimi bel çukurlarına koyup, iç çektim. Durum analizlerini her zaman iyi yapardım ama onun halini anlayamıyordum. Söylediklerim ona fazla mı gelmişti? Partide en fazlasını görmüştü.
"Anlattıklarım seni korkuttu mu?"
Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra kafasını yavaş yavaş salladı. Dudağımı öptüğünde gözlerim kapandı. Biraz bekledikten sonra yavaşça çekilmişti. Gözlerimi aralayıp, hala sıcaklık barındırmayan gözlerine baktım.
"Biraz uzaklaşıp, düşünmek istiyorum."
Belini okşarken "Buna mı karar verdin?" diye sordum.
Tekrar kafasını salladı. Uzun zamandır beklediğimden, beklemeye devam edebilirdim. Sorun, git gide canımın daha da sıkılmasıydı. Canım sıkılınca yapacaklarımın limiti olmuyordu.
Valize bakarken "Ev ayarladın mı?" diye sordum.
Para problemi vardı. Çalıştığı parayı halasına yolladığını biliyordum. Yani hala durumu ilk zamanlardaki gibiydi.
Tebessüm ederken "Evet" dedi.
Gözlerimi üzerinden çektiğimde kendi başına çok iş yapar olmuştu. Çevremdeki kontrollerimi kaybetmiş gibiydim. Burnumun dibindekilerden bile haberim yoktu.
"Neresi?"
Ellerini boynumdan ayırırken, bir adım gerileyerek tutuşumdan kurtuldu. Tekrar valizinin yanına gidip fermuarını çekmeye başladı. Bana son ana kadar haber vermemişti.
"Emre'nin eski kaldığı eve geçeceğiz. Sana adresi atmak istemiyorum. Dediğim gibi, düşünmek için mesafeye ihtiyacım var."
Dişlerimi sıkarken, sinirlendiğimi hissettim. Öfkem gözlerime ulaşırken saçımı geriye atıp "İş?" diye sordum.
Valizi yatağın üstunden indirdi. Yanıma sürüklerken "Sevgilimi kullanabilirim öyle değil mi? Patron sensin. Beni idare edersin." deyip gülümsedi.
Karşımdaki Yalı, tanıdığım kız gibi hissettirmiyordu. İnsanlar olay ve durumlar karşısında beklenmedik tepkiler verebilirdi. Bazıları tamamen değişebilirdi. Ben Yalı'da ikisini de yaşamıştım.
Yumruklarımı sıkarken "Ne zamana kadar?" diye sordum.
Kafasını eğip "Merak etme kısa sürecek" diye fısıldadı.
Ona bu izni vermeme şansım yoktu. Gitmesini engelleyecek yollar düşünürken çoktan valizi sürükleyerek odadan çıkmıştı. Arkama dönerek hızlı adımlarla peşinden ilerledim.
"Sensiz yalnız hissedeceğim."
Hafif bir kahkaha atıp "Halledersin. Sen İlay Kelam'sın. Üstünden gelemeyeceğin şey yok değil mi?" diye sordu.
Kaşlarım çatıldı. Yalı hep duygusal olmuştu. Bu duygusuzluk çok fazlaydı. Kapıyı açtığında öylece arkasında dikildim. Çıktıktan sonra ikinci kez bakmadan, sertçe kapıyı kapadı.
Dişlerimi sıkarken "Bu saçmalık neydi?" diye fısıldadım.
Olayları ona 1 hafta önce anlatmamıştım ama değişimi son 1 hafta da olmuştu. Atladığım ya da kaçırdığım bir şey olmalıydı. Yalı'nın değişmesi korkudan olsa, daha önce olurdu. Aslan'ın babası olduğunu söylediğimde bile kollarım arasındaydı.
Kesinlikle atladığım bir şey vardı ama ne olduğunu tahmin edemiyordum. Bu benlik değildi.
Kalbim kırık hissederken sinirle güldüm. Mantıklı tarafımla değil, duygusal düşünüyordum. Terkedilmiş hissediyordum ve bu düşüncelerimi bölüyordu.
Parmaklarımla dudağımı çekiştirirken "Geri gelmeyecek gibiydi" diye mırıldandım.
Ani bir hareketle odaya döndüm. Dolapları açarken tüm eşyalarını o sikik valize yerleştirdiğini anladım. Kendisine dair en ufak eşya bırakmamıştı. Sanki hayatımda iz bırakmadan gitmek ister gibiydi. Etrafı kurcalayıp tek bir şey de olsa, onu bulmak için çabaladım. Kalbimdeki huzursuzluk büyürken, bu hiç benlik hissettirmiyordu.
Salona gidip, ordaki eşyalarına baktım. Hayır, kürdan bile bırakmamıştı. Kafamı öfkeyle çevirdiğimde boş duvarı gördüm. Bana verdiği tablo yerinde asılı değildi. Kendisiyle birlikte onu da götürmüştü.
Kalbimdeki sancı büyüdü. Ruhum uzun zaman sonra kasvete bürünürken hesapsız gelişen şeyler olduğunu farkettim.
Planlarım boşa çıkmıştı çünkü artık Yalı yoktu.
Düşünmek?
O beni temelli terketmişti.
Olduğum yere otururken, ellerimi başımın arasına aldım. Günlerdir çocuklarla uğraşıyordum. Herkesi idare etmeye çalışırken, en yakınımdakinin kontrolunu kaybetmiştim. Tüm bunlar yetmezmiş gibi kalbim öfkeyle değil hüzünle çarpılıyordu. Bu hiç benlik değildi.
İlk defa, bir olay sonrasında planlar yapmak yerine öylece yeri izliyordum. Her kötü olayda dik duran sırtım düşmüştü. Çabuk toparlanan bedenim bu sefer dağınıkça dururken, sadece Yalı'nın gidişini düşündüm.
Altındaki nedeni sorgulamayı kesip, üzüntümü hissedecek kadar boşluktaydım.
Tüm bunların suçunu korkuya atan Yalı, bana hiç gerçekçi gelmiyordu. Şu anki halimin gerçekçi gelmediği gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen Misafir (gxg)
RomanceTAMAMLANDI "Ailemize yeni biri katılıyor." diyen manevi amcama baktım. Yine mi evleniyor yaşlı bunak diye düşünürken arkama yaslandım. Çocuklar pür dikkat ne diyecek diye bekliyordu. "Meral'i hatırlıyorsunuz, benden kaçmıştı." Acı bir tebessüm dudak...