66 Yalı'dan

3.4K 388 92
                                    

*iyi okumalar 🖤

İlay, babamı bugün düşüreceğini söylemişti. Bu yüzden hem tedirgin hem de heyecanlıydım. Role kapılıp, bu adamla duygusal bağ kurmadığım için mutluydum.

İlay, 'Aslan'ı ininden çıkarmalıyız' demişti.

Babam her zaman korumayla geziyordu. Partide korumalar iki katına çıkmıştı. Ancak İlay 'baba-kız zamanında peşinize adam takmaz' demişti.

Kendinden çok emindi bu yüzden ben de ona güveniyordum. Beni sarmalayan iğrenç kalabalıktan kendimle birlikte babamı çıkardım.

"Biraz hava alalım mı baba?"

Ona baba dediğimde mutlu oluyordu. Bu bile beni ona karşı yumuşatmıyordu.

"Tamam kızım."

Kolunu uzattığında sahtece gülümseyip koluna girdim. Herkesten uzaklaşırken etrafımızdaki adamlara kısaca baktım.

"Onlar hep bizi takip mi edecek?"

Aslan Kelam dediğimi anlarken bir el hareketiyle peşimizden gelenlerin durmasını sağladı. İlay'a güvenmekte haklıydım. Bana kalırsa böyle bir adamın sevgisi gerçek olamazdı. Yine de gösterdiği gerçeklik buydu. Kalbimde hafif bir sızı hissederken 'bağ yok' diye düşündüm. Küçük bir bebeği öldürecek kadar gözü kara olan biri benim babam olamazdı.

Kapıdan çıktığımızda "Kalabalığa alışamadın değil mi?" diye sordu.

"Sayılır. İyi idare etmiyor muyum?"

"Sen benim kızımsın kötü olman mümkün değil."

Egosuna göz devirmemek için kendimi tuttum. Bahçede ilerlerken onu, İlay'ın dediği yere doğru götürdüm. Köşkün eskiden arka kısımda da girişi olduğunu söylemişti. Babam o yolda vurulduğu için, orayı kapattırmıştı. İlay babasının bu olayın sanatçısı olduğunu söylemişti. Aynı yolun üzerinde öldüğünü o kadar hissiz söylemişti ki, kanım donmuştu. Hissiz olmadığını biliyordum. Yıllarca o yoldan geçerken buna alışmış olmalıydı. Yanımdaki adama tekrar öfkeyle doldum.

"Hiç yaptığın şeylerden pişman olduğun oldu mu?"

Onunla samimiyet kurmak için sahtece yumuşattığım ses tonunu kullanmayı kesip, som soğuk konuştum.

Bana bakarken "Annenden mi bahsediyorsun?" diye sordu.

"Öylesine sordum."

Sinirle gülüp içimden 'pişman olman gereken çok şey' diye geçirdim. Anneme duyduğu hastalıklı sevgi onun hayatını karartmıştı. O birçok insanın hayatını karartmıştı. 'Evet' dese daha çok acırdım ona. O kadar insanın vebali üzerindeyken, pişmanlık hissetmemesi daha iyiydi. Öldükten sonra cehennemde hepsinin cezasını çekmeliydi. İçimdeki sızlama giderken olması gereken bu diye düşündüm.

Tam İlay'ın dediği yere gelince durdum. Babamın koluna girdiğimden o da durmak zorunda kaldı.

"Bu yolu biliyor muydun? Kapattıralı oldu baya."

Kolundan çıkıp "İlay gösterdi." dedim.

Gülümseyip "Aranızda sorun yok değil mi?" diye sordu.

Omuz silkip "mükemmel gidiyor her ďey" dedikten sonra etrafa baktım.

İlay'ın arkamızdan gelmesi gerekiyordu.

Babam "Birini mi arıyorsun?" dediğinde, biraz gerildim.

Gözlerini kısmış bana bakarken, dudaklarım aralandı. İlay hemen çıksa iyi olurdu. Tam bunu düşünürken babamın arkasındaki beden "Beni bekliyordu." dediğinde, babamın kısık gözleri düzeldi.

Rahat tavırla "Sen miydin?" dediğinde, İlay'da onun gibi rahat bir tavırla "baba kız zamanınıza dahil olmam sorun olmaz herhalde." diye karşılık verdi.

Babam bana bakarken "Onu davet eden sen misin?" diye sordu. Hayır desem, onu kovacak gibiydi. Kafamı sallayarak onayladım.

İlay bana bakıp göz kırptığında, rahatlığı bana da geçti. Bunu ince ince planlamıştık. Eğer partide varis olduğum açıklanırsa, İlay yaptığı her şeyin boşa gideceğini söylemişti. O zaman anlamıştım ki benden istediği, ona paravan olmamdı. Bunu zaten kabul etmiştim. Sonunda, kimse ona dokunamayacaktı. Başına bir şey gelmesini asla istemezdim.

Her şey bittiğinde, işleri Yavuz'a devredip benimle uzaklaşacaktı. Bu gerginliği atmak için aylarca sürecek tatile ihtiyacım vardı.

Babam "Gel bakalım, birlikte turlayalım o zaman?" deyince, İlay "Burası iyi" dedi.

Babam ona tersçe baksa bile bir şey demedi. Etrafta oturacak yer ararken "Ayakta mı kalacağız?" diye sordu.

İlay'ın yüzüne şeytani bir gülümseme yayılırken "Merak etme dinlenmek için çok zamanın olacak." diye dudaklarını oynatttı.

Ona dikkatle baktığım için dediği her şeyi anladım. Babam ise hala etrafa bakıyordu.

İlay birkaç adım atıp yanıma geldi. Yanağımı okşadığında gözlerim babama kaydı. Bize garipçe baksa bile bir şey demedi.

"Bizi biraz yalnız bırak."

Dediği şeyden sonra "Emin misin?" diye sorma ihtiyacı hissettim.

Kafasını salladı. Bileğimi tutup, kolumdaki saati gösteri.

"Tam 10 dakika sonra burda ol. Bu şeyi birlikte bitirmek istiyorum. Geç kalma."

Babamın hala bizim üzerimizde olan bakışlarına aldırmadan "Tamam."  dedim.

Ne konuşacağını biliyordum. Babama tüm nefretini kusacak olmalıydı.

Babama "Bize içecek bir şeyler getiriyorum." dedikten sonra, bana seslenmesini umursamadan parti alanına döndüm.

Arkamda nasıl bir savaş alanı bıraktığımı biliyordum. İlay beni beklemeden bile sonlandırabilirdi.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin