30 (Yalı'dan)

6.4K 560 172
                                    

*Bölüm Yalı'dan, iyi okumalar 🖤

İlay arabayı gereğinden fazla hızlı sürerken, keşke biraz daha yavaş olsa diye düşündüm. Hız korkum elbette yoktu hatta birkaç kez araba yarışlarında süren kişinin yanında da yer almıştım. Şimdi ise kendimi yemeğe psikolojikmen hazırlamam için ne kadar geç gidersek o kadar iyi olur diye düşünüyordum. İlay öyle düşünmüyor olmalı ki virajlarda bile hızını kesmiyordu. Zengin arabasında bu hızla bile savrulmuyorduk.

"1 saatlik yolu 20 dakika yaptın şu an."

İlay bana evden çıkarken amcasının evinin 1 saate yakın uzaklıkta olduğunu söylemişti.

İlay hafif alayla "Bu şekilde 1 saat." dedi.

Küçük bir şehirde olsak, il değiştirirdik. Gözlerimi saniselik olarak gördüğüm ağaçlardan İlay'a çevirdim. Ona baktığımı hissetmiş gibi, göz ucuyla bana baktı. Yola bakmasını tercih ederdim.

Anlık bakışını tekrar yola döndürüp "Hız seni korkutuyor mu?" dedi.

Kafamı iki yana salladım. Yola baktığı için bunu görememişti.

"Hız tutkunuyum bile diyebilirim."

Tek kaşını kaldırırken "hım" diye ses çıkardı. Ardından gaza biraz daha bastı. Artık ağaçların yeşil olması dışında hiçbir görüntüyü yakalayamayacağımız bir hızdaydık.

"Hızı seviyorum ama biraz daha yavaş gitsek, kendimi roluma hazırlardım."

Arabayı virajda kırdığında, bu sefer arabaya verdiği onca paraya rağmen savrulduk. Kalbim havaya kalkmış gibi hissediyordum. İşte bu his için, hızı seviyordum.

"Dogaçlama takıl. Amcam ve Burcu çevrelerindeki rol yapan kişileri farketmez zaten."

Bunu söylerken, aklına bir şey gelmiş gibi sırıtmıştı. Keşke onun düşüncelerini okuyabilseydim. Çünkü şimdi aklına gelen şeytani düşünceyi merak ediyordum. Şeytani olduğunu da sırıtışından anlamıştım.

"Yine de yavaşlayabiliriz bence."

'Tamam' anlamında omuz silkip, arabayı yavaşlatsa bile yine de yoldaki diğer tüm arabalardan hızlıydık. Ellerimi at kuyruğu yaptığım saçlarıma atıp, saçımı biraz sıktım. Duşta sadece vücudumu yıkadığımdan saçım ve makyajımla tekrar ilgilenmemiştim. Duşta mahvolmayan saçım, arabanın hızında mahvolmuştu. Benim aksime İlay'ın topuzundan tek tutam bile çıkmamıştı.

"Sprey mi sıktın?"

"Ne?"

"Saçına sprey mi sıktın?"

Şimdi düşüncelerini okuyamasam bile, yola bakan gözlerinin hafifçe kısılmasından 'bu konu ne alaka' diye düşündüğüne emindim. Onun düşüncelerini tahmin etmek de eğlenceliydi.

"Evet. Saç spreyi istiyorsan arkadaki çantada var."

Kaşlarım kalkarken "hiç böyle şeyler taşıyacak birine benzemiyorsun." dedim.

Omuz silkip "Arabada çok hazırlandığım oldu." dedi.

Bedenimi arkaya doğru atıp, çantaya uzattım. Görünüşün düzenli olması önemliydi. İyi göründüğünüzde, iyi hissederdiniz. Spreyi aldıktan sonra önüme döndüm. Arabadaki aynayı açıp, kendime baktım. Saçımı tekrar yaparken bu sefer İlay gibi topuz yapmaya karar verdim. Bitirdikten sonra, görüntüm hoşuma gitmişti.

Spreyi arkaya atıp, İlay'a baktım.

"Şimdi biraz birbirimize benzedik. Sevgililerin birbirine benzediğini söylerler."

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin