40

6.5K 446 155
                                    

*İyi okumalar

Alarmlar 'Kelam' ailesi için çalmıştı. Aslan, yavrularından birinin öldüğünü yeni öğrenmişti. Yavrusu için herkesi malikaneye toplaması saatler içinde gerçekleşmişti. Biz de cenaze yapılmazdı. Eceliyle öldüyse, düz şekilde gömülür, ecelsiz gittiği düşünülürse nedenler mezardan çıkarılırdı. Bu toplanmanın amacını da biliyordum. Yavuz'un 'serseri kavgası' olarak görülen ölümü kral illa ki sorgulayacaktı. Çünkü ormanın serserisi de ona boyun eğerdi. Yavrusuna dokunan serseriyi bulmak isterken, yanı başındaki bana kör olacaktı.

Olmayan cenazeye uygun giyinmiştim. Siyah kotum, siyaj tişörtüm ve popomun altında biten siyah hırkam ile karalara bağlamış gibiydim. Malikaneye adım attığım an, diğerlerinin de öyle olduğunu gördüm. Korumalar her zaman siyah giyinirdi ama beyaz gömleklerinin yerine de siyah gömlek giymişlerdi. Hizmetli kız, beyaz önlüğünü çıkarmış siyah kıyafetiyle kapıyı açmıştı. Eve girdiğim an, gözüme ilk çarpan hıçkırarak aglayan Aslı oldu. O da siyahlar içindeydi. Birkaç hafta tanıdığı insana bu kadar gözyaşı dökmesi, onların düşündüğümden daha fazla yakınlaşmalarını anlamama neden oldu. Çünkü rol yapmadığını görebilecek kadar dikkatle ona bakmıştım. Bakışlarım yanında omzunu sıvazlayan kıza döndü. Burcu'nun gözleri dolu olsa da tedirginliği de belliydi. Bakışlara bana döndüğü an, vücudumu dikleştirip ona küçük bie tebessüm yolladım. Irkildiğini görüyordum ama umursamadım. Ramiz, kızların hemen ilerisinde donuk bir ifadeyle dururken 'işte olması gereken tepki' diye düşündüm. Uğur ile yakın değillerdi ve hemen karşısındaki Ilhan gibi üzgünlük maskesi takmamıştı. Hikmet'te, Ramiz gibi umursamaz bir ifadeyle köşede sigarasını içiyordu. Yankı, sırtını duvara dayamış tek başına bekliyordu. Onun için şu an yanında ikizinin olmamasını, Yavuz'un ölümünden daha üzücü olduğuna emindim. Her zaman en geç geldiğim toplantı da bu sefer, yerimi başkalarına kaptırmıştım. Anıl ortada yoktu ama gözlerimin aradığı kişi Yavuz'du. Altı koca gün, Uğur kollarımda can verdiğinden beri geçen gün sayısıydı. Yavuz iki gündür bana hesap sormayı bırakmıştı. Uğur'un cesedini saklatmış ve dün ortaya çıkarmıştım. Bunun nedeni, zamana ihtiyacım olmasıydı. Beni meşgul eden bir Yalı varken, odak problemi yaşamıştım. Bu yüzden o 'sınav haftam' deyip, kendini çektiği gibi aklımdakileri işleme sokmuştum. Yani artık sahte ölüm senaryomu oynatma vaktim gelmişti. Şimdi de senaryoyu izliyordum. Aslan Kelam, birazdan kükremek için gelecekti. Malikanenin kapısı tekrar açılınca, gözlerim oraya döndü. Yavuz'u solgun yüzüyle görünce, istemsizce içimde bir şey titredi. O titreyen şeyi hızla görmezden geldim. Pişmanlık çekmeyecektim. Yavuz'un hemen yanındaki Anıl'da durgun ifadesiyle gelmişti. İkisi de Yankı'nın yanına ilerlerken gözlerimi üzerlerinden çekmedim. Yankı duvardan bedenini ayırıp, onlara bir şeyler dedi. Her ne dediyse, Yavuz tekrar ağlamaya başladı. Ona destek olmak için hiçbir hareket yapmadım. Benim vermediğim desteği Anıl verirken, onu göğsüne çekmişti. Kafamı çevirme vaktimin geldiğini anladım.

Merdivenlerden gelen adım sesleriyle dikleştim. Aslan'ın kurtlar sofrasına gelme vaktiydi. Diğerleri de dikleşirken sadece Aslı hüngür hüngür ağlamaya devam ediyordu. Gözlerim ona kaydığında yüzümde küçümser bir ifade olduğuna emindim. Kafamı iki yana salladım. Ondan kurtulmak için beklemeden, şu an gözlerini oyarak öldürmek istiyordum. Eğer kendime engel olamasam, buna yapardım. Her şeyin ve herkesin sırası vardı. O sırayı karıştırmaya niyetim yoktu.

Bunağın gözleri herkesin üzerinde tek tek gezerken "Hepiniz geldiniz demek isterdim ama artık bir kişi eksiğiz." deyip, derin bir nefes aldı.

Yüzündeki üzgünlüğün, İlhan'ın maskesinin aynısından olduğuna emindim. Bunak yıllarca bizi öldürecek işlere göndermiş ve asla tereddüt etmemişti. Yaralandığı zaman kimseyi ziyaret etmez, iyileştikten sonra da bu konuları açmazdı. Hem gerçekten üzülmüş olsa burdaki hava toplantı değil cenaze havası olurdu.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin