34

7.3K 560 341
                                    

*İyi okumalar

Kendime yorgunluk kahvesi yapıp, koltuğa oturduğumda odamın kapısı açılmıştı. Yalı yüzüme bile bakmadan banyoya giderken kahveden bir yudum alıp, bardağı masaya bıraktım.

Yemeğin üstünden beş gün geçmişti. Döndükten sonra ikimiz de yemek ile ilgili konuşmamıştık. Daha doğrusu hiçbir şey ile ilgili konuşmamıştık. Yalı bana söylemek istediği bir şey olduğunu hatırlattığında, onu terslediğim için bir daha iletişime geçmeye çalışmamıştı. Ben de hatamı farketsem bile ilk adımı atmamıştım. Ona gereksiz yere yükselmiş, terslemiştim. Sorunum kendimle ve duygularımlaydı. Bunu kendime itiraf etsem bile ona itiraf edemezdim.

Banyodan çıkıp, tekrar odasına giderken elimle alnımı ovuşturdum. Kafam dağılsın diye kendimi işlere vermiştim. İşlerde saçma sapan hata yaptığım için iyice çıkmaza giriyordum. Yalı'nın bendeki etkisi yüzünden odak noktam şaşmıştı. Etkisi sadece bir öpücükle ortaya çıkmasa bile, artık geriye atamayacağım kadar açıkdaydı.

Odadan tekrar çıktığında, gözlerim ona kaydı. Kıyafetlerini giymişti okula gidecek olmalıydı.

"Ben çıkıyorum görüşürüz."

"Görüşürüz."

Beş günlük tek iletişimimiz buydu işte. O evden çıktığında oflayıp, yerimden kalktım. Masadaki bardağı alıp, içtikten sonra ilerleyip tezgaha koydum. Kafamı biraz daha dağıtmam gerekiyordu. Odaya girip üstüme rastgele bir şeyler geçirip, evden çıktım.

Aşağı indiğimde Yalı'nın hala apartmanın önünde beklediğini görünce, adımlarımı duraklattım. Sonradan bu uzaktan izlemenin ve kendini geri çekmenin ne kadar benlik olmadığını farkedip yanına ilerledim.

Boğazımı temizleyip "Taksi mi bekliyorsun?" dediğimde irkilip bana dönmüştü.

Evden çıkarken süzmediğim bedende gözlerimi gezdirdim. Üstündeki beyaz tül bluzden gözüken mor sütyeni ve altındaki gri şortla yine nefes kesiciydi. Bu kadar güzel olmasa gözlerimi ondan çekebilirdim belki.

"Arkadaşımı bekliyorum."

Sadece iki kelimeyle, gözlerimi gözlerine çevirmiştim. Bana dargın olduğunu biliyordum. Ses tonunda günlerdir neşeden eser yoktu.

"Anladım." dediğimde, bakışlarını gelen arabaya çevirdi.

"Geldi. Gidiyorum öyleyse."

Arabaya doğru ilerlediğinde, onun sırtını izlemenin kötü hissettirdiğini farkettim. Gidişi hoşuma gitmiyordu.

"Yalı!"

Seslenmemle durup bana bakmıştı. Neden seslendiğimi bilmiyordum. Gözlerindeki beklentiyi görünce, içimden yine o garip sızı geçti. Resmen kendimi çeke çeke ona düşmüştüm.

"Seni okul çıkışı alayım mı?"

Yüzündeki dargın ifade hafifçe dağıldı. Gülümser gibi olsa bile, dudaklarına dişlerini bastırıp buna engel olmuştu.

"İşin yok mu?"

Kafamı 'hayır' anlamında salladım.

"Dersim 2 saate bitiyor. Uygunsan sana konum atarım."

"Tamam."

Sesini günler sonra neşeli duyarken "Tamam görüşürüz tekrar!" deyip arabaya bindi.

Araba giderken elimi açık saçlarımdan geçirdim. İlk defa, biriyle aramı düzeltmeye çalışıyordum. Daha doğrusu çıkarım olmadan ilk defa kendi isteğimle birine ilk adımı atıyordum. Mantıklı olan tarafım hata yaptığımı yüzüme haykırıyordu. Ona ne zaman çekilsem, mantığım önüme onlarca uzak durmam için sebep sayıyordu. Ona yakınlaşma amacımdan saparsam, amaçsız kalırdım. Bu yüzden hisler olmaz diye düşünüyordum. Onunla aramda mesafe varken, kendimi rahat hissetmediğim için mantıklı tarafımı aforoz etmiştim. Hislerimi günlerdir örtememiştim çünkü. Bunun sonunda ne olur bilmiyordum. Planlarımdan duygularımdan sadece öfke yer alıyordu. Şimdi Yankı'ya karşı başka duygularım da işin içine girmişti. Duygularımı görmezden gelebilirdim ama inkar etmekten vazgeçmiştim. Şu beş gündür görmezden gelme konusunda da başarız olduğumu düşünürsek, en iyisi akışına bırakmaktı.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin