*iyi okumalar 🖤
Çok fazla şey olmuştu ve çok fazla kırılmıştım. Kırılığımdan daha az kırdığımı düşünüyordum. İlay'ın zaten kırıklarla dolu olduğunu öğrendiğim an her şey darmaduman olmuştu.
Bana kendini o kadar geç açmıştı ki çoğu şeye geç kalmıştık. Yine de düşündükçe, içimdeki öfkenin ateşi dinmişti. Üzüntüsü üzüntüme baskın gelmişti. Sevginin böyle bir etkisi vardı. Kinimi harlayan nefretim, Sevgimi harlayan üzüntümden daha azdı. Bu yüzden İlay'ın yanında olmaya karar vermiştim.
Bana ailesinin ölümünün detaylarını anlattıkça içim kurumuştu. O kadar kötü ve acı vericiydi ki, buna nasıl katlandığını bilmiyordum. Artık onun yüksek ve kalın duvarlarının mimarını biliyordum. Babamdan başkası değildi.
O adamı baba olarak görmüyordum. En başından beri hiçbir his barındırmıyordum. Kan bağını öğrenmeden nasıl biri olduğunu görmüştüm. Şimdi anlıyordum ki düşündüğümden bile daha kötüydü.
İlay'ın tüm planlarını öğrenmiştim. Benimle ilgili düşünceleri öfkelendirse bile, nedenler o kadar ikna ediciydi ki sonunda ona kızmak yerine kırgınlaşmıştım.
Bana olan sevgisini sorgulamıştım ama gözlerindeki ifade bunu da bitirmişti. Tüm maskelerini indirip, dürüst davrandıktan sonra hislerini gizleyemez olmuştu.
Bu yüzden ben de kararlarımdan vazgeçtim. İkimiz de birbirimize acı çektirmiştik. İkimiz de birbirimizin arkasından iş çevirmiştik. Artık o değirmeni birlikte döndürüp yan yana olmanın vakti gelmişti.
İlay, Aslan Kelam'ın gücünü istiyordu. Böylece intikamını aldıktan sonra hayatta kalabilirdi. Bana onu çekip vurmamasının nedenini 'anında ölürdüm, keyfini bile çıkaramazdım' olarak açıklamıştı.
Birinin ölümünden keyif alır mıydım? Evet. Ölmesini istediğim çok insan olmuştu. Anneme acı çektirenler, bana dokunmaya çalışan herkesin ölmesini dilemiştim. İlay'ın vicdansızlığına kızamıyordum. Ona da çok vicdansız davranılmıştı.
Halama İlay'la aramın düzeldiğini, konuşup barıştığımızı söylemiştim. Ona detay verdiğim an korkudan dilini yutmuştu. Benim için endişelenmişti ve ben onu tekrar Muğla'ya göndererek uzaklaştırmıştım. Böylece her şey bittiğinde tekrar yanıma gelebilirdi. Yoksa her adımımı izleyip, gerilecekti.
İlay 'eve geri dön' dese bile kabul etmemiştim. Çünkü kırgınlığımın geçmesi zaman alacaktı.
Ona yardım edecek olmam, affetmiş olmam birden her şeyi unutmam yüzümden değildi. Onun meselesini hallettikten sonra, bu meseleyi bir daha açacaktım. Kendini daha da affettirmesi gerekecekti. Ne olursa olsun beni kullanmıştı.
Şimdi, ona tekrar verdiğim odayı eski haline getiriyordu. Açıkcası bu intikam oyununa başladıktan sonra düşündüğüm kadar zevk almamıştım. İlay her zaman yan gelip yattığından işler kolay olur sanıyordum. Meğerse bu kadın, 'işlerim var' dediğinde gerçekten sıkı sıkı çalışıyormuş. Bunu da onun yerine geçtikten sonra öğrenmiştim.
Pub'a gelen malların listeleri, neyin nerden alındığı, malzemeler için anlaşılan yerler, ek bütçeler, primler her şey o kadar detaylıydı ki İlay'ın patronluğunun ona amcasından şansla gelmediğini anlamıştım. Buna rağmen onu ezip durmuştum. Bana ses etmemesi, sinirimi iyice bozduğundan hırslanmıştım.
Şimdi hırsım sönmüştü.
"Balım sen kaç tane anlaşmayı iptal ettin böyle?"
Baktığı kağıtlara göz atıp "Mekana uyuşturucu sokuyordu ortakların. Fark ettiklerime yol verdim." dedim.
Bunların çoğunu bildiğine emindim. Çalışanların ona olan saygısı da, sadakati de bitmemişti. Mekanda iki patron var gibi davranıyorlardı.
İlay kağıtlara göz atıp "Yanlış yapmışsın." dedi.
Kaşlarımı çatıp "Şerefsizlere ekmek kapısı olmak istemedim." dedim.
Bu işi sevmememin en büyük nedeni, içerde dönen oyunlardı. O kadar kirli ve pisti ki, birinin bu şeylerin içinde beyaz kalmasına imkan yoktu. İlay zaten simsiyahtı. Ben de birkaç haftada oldukça kararmıştım.
"Uyuşturucu, eğlence mekanlarının parçasıdır. Alkolün yasal olmayan halidir. Eğer insanlardan eğlencesini alırsan, başka yerler bulurlar."
Kaşlarımı kaldırıp "Öyle eğlenceye sokarlar" dediğim an gülmeye başladı.
İstemsizce ben de güldüm. Yanında eskisi kadar rahat olmam sanıyordum ama konuştukça tekrar kapılıyordum.
"Beni iflas ettirecekmişsin."
"Ek bütçe dediğin şey mekanı 2 sene daha döndürürdü."
Kaşlarını oynatıp "O kadar başarılıymışım demek." dedi.
Onu övmeyecektim. Sadece haftalık cürosunun ay sonu giderlerinin hepsini karşılaması, maaşlarını ödemesi ve geri kalan üç haftanın full kar olmasının devasa bir başarı olduğumu itiraf ediyordum.
"Madem artık ortağız, birlikte karar vermeliyiz. Öncelikle bu ikisini tekrar bağlıyorum. Kendileriyle derin dostluğum var."
Bu birlikte karar vermek mi oluyordu? Göz devirip "Bağlayalım mı?" dedim.
"Onu geri kalan için soracaktım. Bunlar, diğerleri gibi değil. Birkaç haftaya mekanı tararlar."
İşin kanlı kısmına denk gelmeden, İlay'ın gelmesi iyiydi. Öyle bir durum yaşasam ne tepki verirdim kestiremiyordum.
"Günahı senin boynuna."
Gülüp "Kabul ediyorum." dedi.
Diğerlerini istemediğimi belirttim ve İlay bu durumu uzatmadı. İşler hakkında konuştuktan sonra asıl konuya geçtim.
"Aslan Kelam'la ilgili ne yapmayı düşünüyorsun?"
Bana nasıl intikam alacağını söylememişti. Intikamında yanında olacağım dediğim için en kötüsünü düşünüyordum. Gözlerim önünde ona sıksa bile, ses etmeyecektim. Bunu hak etmişti.
İlay bir süre yüzüme bakıp, yanıma adımladı. Dibime girdiğinde geriye çekilmedim. Avcunu yanağıma koyup, hafifçe okşadı. Kalbim hızla atarken gözlerimi yumup, açtım. Çabuk koyvermemem gerekiyordu ama bedenim buna çoktan hazır gibiydi.
"Senden ona ait olan her şeyi, kendine almanı istiyorum. Elinde hiçbir şey kalmamalı."
Gözlerimi kırpıştırıp "Bana yeterince şey verdi." dedim.
Açıkcası daha fazlasını bana teslim eder miydi emin olamıyordum. Onunla yakın değildik. O kurmak istese bile ben kendimi geri çekiyordum.
İlay elini çekip "Verecek." dedi.
"Sadece servetini değil, yönettiği yeri de isteyeceksin. Sana bunu yapman için güvenmeyecektir. Ondan aramızın düzeldiğini ve yanında olacağımı söyle. Gözünden düşsem bile bana güvenir."
Dediği şeylerin tüm bunlar yaşanmadan da olması mümkün olan şeyler olması canımı sıkıyordu.
Derin bir nefes verip "Sonra?" dedim.
"Sonra ona acı çektireceğim."
Dudaklarım tereddütle açılırken "Ölüm?" dedim.
Kafasını yana eğip "Tereddütlerin mi var?" dediğinde, kafamı iki yana salladım.
"Ölüm onun için kurtuluş. Daha büyük bir acı çekmesini istiyorum. Dediğim gibi onunla tamamen kaynaşman lazım, bunu yapabilir misin?"
Yapabilirdim ve yapmak istiyordum. Bana yaptığı her şeye rağmen, ona verdiğim değer azalmamıştı.
"Tamam." dediğimde gözleri parladı.
Dudaklarıma uzandığında geri çekildim. Kaşları çatılırken "Aramız hep böyle mi olacak?" dedi.
"Bir süre daha."
Sinirle nefes verse bile uzatmadı. Düşündüğü kadar uzun olmayacaktı. Yelkenlerimin çoğu inmiş ve sonuncusu inmek için yer arıyordu. Dudaklarını ve tadını özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen Misafir (gxg)
RomanceTAMAMLANDI "Ailemize yeni biri katılıyor." diyen manevi amcama baktım. Yine mi evleniyor yaşlı bunak diye düşünürken arkama yaslandım. Çocuklar pür dikkat ne diyecek diye bekliyordu. "Meral'i hatırlıyorsunuz, benden kaçmıştı." Acı bir tebessüm dudak...