14 (Yalı'dan)

8K 637 105
                                    

*Bölüm Yalı'dan. İyi okumalar.

Emre'yi eve getirmiştik. Sürekli onunla ilgileniyorduk ve her hareketinde hala acı çekiyordu. Üzüldüğümüz için kendi haliyle dalga geçmeye başlamıştı. Bizimle de 'benimle ilgilenin köleler' deyip olayı dalgaya vuruyordu. Oya ona yaptığı çorbayı getirip, yanına oturdu. Ben de tekli koltuktaydım.

"Ilıklaştırdım hayatım. Yaran sızlamaz."

Oya ona çorbayı içirirken, Emre zorla yutkunuyordu. Gerçekten çok kötüydü. Doktor krem yazmıştı ve omuz, göğüs kısmında sargı vardı. Emre yine dalga geçip 'Mumya gibiyim' diyordu ama biz gülmüyorduk. Çalan kapıyla Oya bana baktı. Ben de yerimden kalkıp, dış kapıya yöneldim. Açtığımda gördüğüm bedenlerle kaşlarımı çattım. Ellerinde meyve sepetleri ve içeceklerle duruyorlardı.

"Merhaba." dediklerinde "Sizin burda ne işiniz var?" dedim.

Bunlar o gün Emre'yi getiren şerefsizlerdi. Mahcupça bakmaya başladıklarında, Oya içerden "Kimmiş?" diye bağırdı.

Kapının önünden çekilmeden "Kimse." diye seslendim. Ellerinde ki sepetleri uzattıklarında kaşlarım biraz daha çatıldı.

"Bu ne şimdi?"

"Patron gönderdi. Özür mahiyetinde."

İnanamayarak onlara baktım. Şaka mı yapıyorlardı? Hala mahcupça bakarken, sepeti uzatmaya devam ettiler. Dün yaptığımız tartışmadan sonra böyle bir şey yapmış olması beni şaşırttı. Dediğim şeyler onu pişman mı etmişti? Son dediklerimden sonra yüzünde ki oluşan garip ifadeyi hatırladım. Vicdana mı gelmişti yani?

Derin bir nefes aldım. Bu sepetler bana değil Emre'ye idi. Onun ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu. Bu yüzden "Bekleyin." deyip içeri ilerledim. Oya çorba tabağını kenara koymuştu.

"Emre mekandan çocuklar geldi. O gün sana bunu yapanlar. Özür dilemeye çalışıyorlar."

Emre dikleşecekken acıyla geri düştü. İnleyip gözlerini yumup açtı.

"Ciddi misin sen?" dedi.

"Evet kapıdalar."

Oya kaşlarını çatarken "Bu ne yüzsüzlük!" deyip ayağa kalktı.

"Şimdi gösteririm ben onlara."

Öfkeyle yürüyecekken Emre onu durdurmuştu.

"Oya sakin ol. İçeri alsana Yalı, ne demeye gelmişler duyalım."

Sesinde ki şaşkınlığı hissettim. Bunu hiç beklemediği, belliydi. Ben de beklemiyordum. Tekrar kapıya giderken dikilen iki çocuğa baktım. Kapıyı biraz daha aralayıp, içeriyi işaret ettim. Ayakkabılarını çıkarıp, girdiler. Sepetlerle birlikte salona ilerlerken arkalarından gittim. Emre, Oya yardımıyla dikleşmişti.

"Can, Kadir?"

Sadece isimlerini söylediği çocuklar sepeti masaya bırakırken dikilmeye devam ettiler.

"Selam Emre. Kusura bakma olanlar için."

Oya sinirle güldüğünde çocukların rahatsız olduğu her halinden belliydi. Emre "Oturun." dediğinde ikili koltuğa geçtiler. Ben de tekliye oturdum. Emre "Ne işiniz var burda?" derken olayı hala anlamak ister gibiydi.Sarı saçlı olan utanmış gibi, alnını kaşıdı. "Geçen akşam bir yanlış anlaşılma olmuş." dedi. Ardından devam etti.

"Patron seni biraz hırpalamamızı söylemiş ama biz abarttık. Senin bu halde olduğunu duyunca, özür dilememizi istedi. Hastane masraflarını ve geri kalan tüm masraflarını da karşılayacağını söyledi."

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin