65

4.1K 380 59
                                    

*iyi okumalar 🖤

Yavaş yavaş bunağın en gizli fonlarına çökmüştüm. Yer altındaki toplantılara katıldığımdan beri, yerini de almış sayılırdım. Yalı geri planda kaldığından, sadece benim ismim zikir ediliyordu.  Bunun birçok faydası vardı. Kabul görmem hızlanmıştı.

Yalı'nın yanında olması gereken biriyken, yerinde olmuştum. Benim yanımda da Yavuz vardı. Bana o kadar iyi uyum sağlıyordu ki her şey kusursuz gidiyordu. Bunağın gözleri üzerimizdeydi. Bu yüzden gizliden çevirdiğimiz işlere kamuflaj olan Yavuz, ban fazlasıyla destek olmuştu.

Yer altında en fazla güç sahibi olan yaşlılarla toplanmıştık. Yeni Kelam olarak beni tebrik etmeleri zafer madalyasıydı. Geriye kalan tek şey, Aslan'ın hastalığını yaymaktı. Kralın bir daha tahtına geçemeyeceğinden emin olmalılardı. Bu bana verdikleri nişanın sonunda bekledikleri şeydi.

Yalı yanımda dikilirken, gelen kişilere iğrenerek bakıyordu.

"Bunlar arasında bir tane adam yok. Leşlerin içindeki çiçek gibiyiz." dediğinde kahkaha attım.

"Leşlerin arasındaki karga gibiyiz olacak o."

Bana bakıp 'olabilir' der gibi kafasını sallayınca kahkaham gülümsemeye döndü. Düşündüğümden hızlı olmasının yanında cesurdu da. Onun korkak bir yanı olduğunu sanıyordum. Herkesle iyi baş etmişti. Aslan'ın kızı olarak çektiği dikkatleri ustalıkla bana savuruyordu. Bu da işime gelmişti. Onun için de daha iyiydi. Gri kalmasını sağlardı.

"Şu herifin sübyancı olduğunu düşünüyorum. Öyle bir tipi var. Geçenki partide çocuklara garson gençlere salya akıtıyordu."

Yaptığı yorumun hedefine bakınca, kaşlarım havalandı.

"Sen gerçekten insan sarrafısın. Direkt pedofili piç."

Bana şaşkınlıkla bakmaya başladı. Yüzünde tiksinti dolu ifade oluşurken "Ciddi misin sen?" diye sordu.

Kafamı salladığımda yumruklarını sıkıp "Şerefsiz. Onun ölmesi gerek!" diye tısladı.

"Buradaki en şerefsiz o değil inan bana."

Yalı'nın iğrenti dolu ifadesi devam ederken "Böylelerinin arasında durmak kendimize saygısızlık." dedi.

Mırıltıyla "Az kaldı" deyip belini okşadım.

Bugünki parti geçenkinin sahtenin gerçek bir tekrarıydı. Yalı, babasına isim istediğini söylemişti. Babası da ona koltuğu devrettiğini duyuracaktı. İlkindeki gibi gergin değildim. Beklentim büyüktü ama sorun olmayacağını da biliyordum. Bunak duygularına esir olmuştu.

"O piçlerle el sıkışmak istemiyorum."

Gözlerim Yavuz'a kayarken "Merak etme." dedim.

Yavu kafasını salladığında, dudağım kıvrıldı. Söylenti yayılmaya başlamıştı. Ortaya birden çıkan yeni kıza devredilecek koltuk herkesi şaşırtmıştı. Kimse bunu sevgiye yormuyordu. Altında neden aramışlardı ve ben de o nedeni vermiştim.

Bunağın ölümcül bir hastalığı vardı.

Böylece onu en çok destekleyen insanlar bile desteğini çekmişti. Merdivenlerden inen adamla herkes sessizleşse bile gözlerindeki ifade aynıydı. Ölü bir adama bakıyor gibilerdi.

Bunak geçenki gibi, parti konuşmasını yaptı. Yalı'yı yanına çağırdığında, Yalı gergince kımıldandı.

Etraftakileri umursamadan yanağını öpüp "Burda olacağım." dedim.

Kafasını salladıktan sonra babasının yanına ilerleri. Aslan ve yavrusu kol kolayken, harika bir manzara sundular. Aslan Kelam, Yalı'yı tüm konuklara tanıttı. Şimdi kızı olarak, az sonra da yerinin yeni sahibi olarak tanıtacaktı.

Yanımdaki hareketlilikle sağıma döndüm. Yankı elindeki kadehle dibimde durmuştu.

"Dejavu oldum."

"Hikmet ve Aslı öldü. Burcu yurtdışına çıktı. Neyin dejavusu bu?"

Aynı olan tek şey sahne ve sergilenen oyundu. Oyuncular tamamen değişmişti. Bu sefer resmen oyunun içindeydim.

Yankı "Yavuz hala senin köpeğin gibi işlerini yapıyor. Önce Hikmet'in sahte suikastı, şimdi de amcamın hastalığı." dediğinde, şaşkınlığımı belli etmemek için gülümsedim.

"Biliyor muydun?"

İkizler her zaman tehlikeli olmuştu. Bu yüzden Yavuz'dan onları takip etmesini istemiştim. Diğerleri gibi değildi. Özellikle Yankı, fazlasıyla zekiydi.

"Kazanmış gibisin" deyip, kafasını Yalı'nın olduğu taraftan bana çevirdi.

Ben de ona baktım. Gözlerine bakarak ne düşündüğünü anlayamadığım nadir insanlardandı.

"Amcam zaten kızına her şeyi verecek. Yalı, senin sevgilin. İstersen elindekileri sana verecektir. Neden hala oynuyorsun?"

Merakla sorduğu soruyla, gözlerim tekrar sahneye kaydı. Yalı'nın çaktırmadan bana bakan bakışlarını görünce ona göz kırptım. Gülümseyip, yanlarına gelen kişilerle konuşmaya devam etti.

"Sana söylediğimi hatırlıyor musun?" diye sordum.

Bu kadar zeki olduğu için neyi söylediğimi anlamasını umuyordum. Tekrar ona baktığımda, çatık kaşlarıyla karşılaştım. Düşüncesini sonuca ulaştırmak için tekrar sahneye bakıp konuştum.

"Koltuk tek kişilik."

Yalı'ya o makamı istediğimi söylemiştim. Ne yaparsa yapsın bunak bana değil, kızına verecekti. Eğer Yalı'nın yanında öylece durup, destek toplamasam yine başarılı olmazdım.

"Aslan Kelam kimi açıklarsa onu kabul edecekler."

Yankı'ya bakıp "Açıklayacak kadar yaşamayacak." dedim.

Artık gizlemeye gerek duymuyordum. Bu saatten sonra kimse bir şey yapamazdı. Yankı'nın şaşkınlığı artarken, Yalı'ya dışarıyı işaret ettim.

Partinin amacı aslanın düşüşünü yaymak ve benim yükselmemi sağlamaktı. Zaten herkes benim varis olduğumu düşünüyordu. Bu partinin bile bunu açıklamak için hazırlandığını sanıyorlardı. Aslan partinin sonuna kadar kalmasa ne olurdu?

Kendi tacımı, kendim takardım.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin