*İyi okumalar
İnsanların çoğu kendine yapılan iyilikleri çabuk unutmasına rağmen, kötülükleri bir ömür unutmazdı. Bu çoğunluğa kendimi de katıyordum. Nedenlerin ya da bu kötülüğün boyutunun önemi yoktu. Ben sonuçların insanıydım.
Yalı, arkamdan çevrilen işten bahsettiğinde şaşırmamıştım. Uğur'un kızlara gereksiz yakınlığı zaten dikkatimi çekmişti. Bir şeyler beklediğim bile söylenebilirdi. Sadece belki yapmaz diye bu konunun üstüne düşmemiştim. Konu kendiliğinden bana gelmişti. Beni Burcu'nun Aslı'dan haberi olması daha çok şaşırtmıştı. Sevgi pıtırcığı kuzen hallerinin sahte olduğunu anlayamamış olmama kızıyordum. Aklı sıra beni oyuna getirecekti. Bu oyunun git gide kalabalıklaşması canımı sıkıyordu. Aslı sayesinde Hikmet'ten kurtulmayı düşünürken yeni engellere takılıyordum. Engelleri aşmak sorun değildi ama işlerin çoğalmasını sevmiyordum. Arabadan inip, Uğur'u çağırdığım sahile ilerledim. Ona dediğimden daha erken gelmiştim. Bunun nedeni gelirken yüzünde oluşacak sahte gülümsemeyi izlemek istememdi. Arkamdan iş çeviren kimsenin samimiyetine inanmazdım. Bu her zaman bizden daha masum olarak adlandırdığım Uğur olsa bile. Arabamın yanına park eden arabadan inen bedeni görünce ona kitlendim. Beklediğim gibi oldu. Uğur yüzündeki gülümsemeyle bana doğru geliyordu.
"Selam. Erkencisin."
Kararmış gökyüzüne batıp "Gün batımını görmek için biraz erken geldim." dedim.
Yanımda durup o da gökyüzüne baktı. "Söyleseydin ben de erkenden gelirdim.
Omuz silkip, cebimden sigara paketini çıkardım. Bu temiz havayı kirletmenin vakti gelmişti. Ona da bir paket uzatıp almasını bekledim. Aldıktan sonra paketi cebime sokup, aldığım dalı dudaklarıma götürdüm.
"Çakmak getirmemişim. Sen de var mı?"
Cebinden çıkardığı çakmakla önce benimkini ardından kendi sigarasını yaktı. İçimize çektiğimiz zehri havayla da paylaşırken ikimiz de sessiz kaldık. Sigaramdaki son kül tüşene kadar konuşma çabasına girmedim. O da bana uyum sağladı. Biten sigaramı yere atıp ezdikten sonra ona baktım. Bakışlarımla o da bana dönmüştü.
"İlk içtiğin dalı hatırlıyor musun?"
Kafasını salladığında geçmişin anısı gözlerimin önüne geldi. Yerde bulduğumuz yarısı içilmiş bir dalı, evsizlerin birinden aldığımız kibritle yakıp iki küçük çocuk dönmüştük. Yavuz'la dalı sömürdükten sonra bizi izleyen Uğur'un meraklı gözlerine bakmıştım. O zaman 'denemek ister misin?' diye sormuştum. Korkak bir çocuktu. Kendi çıkardığı dumandan bile korkardı. Bu yüzden 'hayır' demişti. Seneler sonra Yavuz ve ben keş olurken, o sadece yanımızda pasif içici olmuştu. Bunun bize uymadığını düşünüp ona ilk sigarasını ısmarlamıştım.
"Bana zorla içirmiştin."
"Denemen gerekiyordu. Sokaklara alışmalıydın. Sokaklar seni dışlarsa, gidecek yerin kalmazdı."
O zaman ikisi de bir yere ait olmaya çabalıyordu. Benim zaten ait olduğum bir yer olduğundan, o zamanlar onlar gibi boşluğa düşmemiştim.
"Sigarayla alışılıyor muydu?"
Kafamı iki yana salladım. Sigara, soğuk, açlık, gasp, uyuşturucu alışman gereken daha bir çok şey oluyordu. En çokta gideni bir daha anmamaya alışmalıydın. Sokağa her gün yüzlerce insan dökülür, binlercesi ölürdü.
"Senin için iyi bir adımdı."
"Zehirlenmek herhalde."
İkimiz de gülerken, kafamı yukarı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen Misafir (gxg)
RomanceTAMAMLANDI "Ailemize yeni biri katılıyor." diyen manevi amcama baktım. Yine mi evleniyor yaşlı bunak diye düşünürken arkama yaslandım. Çocuklar pür dikkat ne diyecek diye bekliyordu. "Meral'i hatırlıyorsunuz, benden kaçmıştı." Acı bir tebessüm dudak...