62

3.7K 412 144
                                    

*iyi okumalar 🖤

Dürüstlük, beni yok edecek şeylerden biriydi. Yalanlar üzerine kurulu hayatımı sarsıp, bitirebilirdi. Bu yüzden hayatım boyunca yalanlara dost, dürüstlüğe düşman olmuştum. Çoğu zaman kendime bile dürüst değildim. Şimdi Yalı'ya tüm dürüstlüğümle her şeyi anlatmaya karar verdim.

Ona bakmadan, karşı duvarı izliyordum. Onun da gözleri aynı yerdeydi. İkimiz de boşluğa, birbirimizi görüyor gibi bakıyorduk.

"Başta, seninle yakınlaşma nedenim sadece babandan dolayıydı."

Anında "Çok şaşırdım" dediğinde, gülmeden edemedim.

Ciddi bir konuya başlamıştım ama sözleriyle beni sınayacak gibiydi. Boğazımı temizleyip devam ettim.

"Seni tanımıyordum, tanıdıkça yakınlaşma nedenim önemsiz oldu. Aramızdaki yaşananlar yalan değildi. Temelimiz sahte olsa bile geri kalanlar gerçekti. Duygularım konusunda yalan söylemedim. Seni seviyorum."

Sözlerim ona geçecek miydi bilmiyorum. Ellerini yüzüne kapatıp, ovuşturduğunda gözüm ona kaydı.

Ellerini yüzünden çekmeden "Neden bunu yaptın?" diye sordu.

Dudağımı ısırdıktan sonra, gözlerimi tekrar karşıya çevirdim. Sesinde gergin bir ton vardı. Benimkinin nasıl çıktığından emin değildim.

"Baban seni ilk aradığı zaman, beni işin dışında bıraktı. Bu yüzden seni ortaya çıkarmadan, saklamak istedim."

Ellerini çekip, sinirle güldü. Yüzü bana dönerken hala karşıya bakıyordum. O yakıcı gözlerinin, beni cayır cayır yakmak istediğini bakmasam da hissedebiliyordum.

"Kendin kullanabilecek noktaya gelene kadar, beni devre dışı bıraktın yani. Eşya gibi işine yarayınca kullanabileceğin, elinin altındaki nesneye döndüm. Rahatça kullanabilmek için de yakınında tuttun öyle mi?"

Doğru analizlerine, sessiz bir "Öyle" bıraktım.

Ayağa kalkarken "Seni gerçekten dinlemek istemiyorum. Git burdan!" diye bağırdı.

Parmağıyla kapıyı işaret etti. Ben de ayağa kalkıp, onun tam karşısında dikildim. Sinirli nefesi yüzüme çarpıyordu. Dişlerini birbirine sıkıca bastırmıştı. Parmağını indirmeden tekrar "Defol!" diye bağırdı.

"Henüz sonuna gelmedim."

Elini indirip, sinirle güldü. Omuzlarımdan sertçe ittiğinde bir adım geriye sendeledim.

"Böyle kötü bir başlangıcın, sonunu merak etmiyorum İlay. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin!"

Beni iten ellerini sıkıca tuttuğumda, kendini çekmeye çalıştı. Uzun zaman sonra ona temas eden ellerim karıncalaştı. İç çekmemek için, kendimi tuttum.

Yumuşakça "Bana sevgimin bedelini ödetmek istiyorsun." dediğimde, çırpınmayı kesti.

Bir süre yüzüme dikçe baktı. Gözlerinin dolduğunu görünce, kalbimdeki ağırlık arttı. Ona ne kadar değer verdiğime, kendim de şaşırıyordum.

"Beni kullanman sevginden miydi?"

Ellerini bıraktığım an, iki yanına indirip sıkıca yumruk yaptı. Göz bebekleri titrerken 'cevapla şerefsiz!' diyormuş gibi hissettim. Yaptığım çoğu şey şerefsizceydi.

"Bazen seçim şansın olmuyor Yalı. Senin onlarca yolun varken, benim tek bir yolum vardı. Sen de o yolda bana eşlik etmeye karar verdin. Sana yolun sonunu söylememek benim hatam ama her şey yalan değildi."

Gözlerime bakamıyormuş gibi, bakışlarını çevirdi. Omuzları düşerken "Şaka gibi, bir de beni suçluyor." diye homurdandı.

"Seni suçlasam, yaptıklarına göz yummazdım. Hatalarımı biliyorum. Seni kullanmaktan başka çarem yoktu diyorum."

Yine sessizce "Neden?" dediğinde, eline uzandım.

Tutmamla geri çekip "Dokunma" demişti.

Temaslarımızın sınırsız olduğu zamandan geldiğimiz hal acınasıydı. Hangimize acıyacağımı bilmiyordum.

"Aslan Kelam'dan intikam almalıydım."

Şokla bana baktığında, derin bir nefes alıp devam ettim.

"Seni ortaya çıkaran ben olmalıydım. Böylece istediğim konuma gelecektim. Koltuk umrumda bile değildi. Sadece o adama dokunabilecek düzeyde olmaya ihtiyacım vardı."

Ne diyeceğini bilemiyor gibi yüzüme baktı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Yumruk yaptığı ellerini daha da sıkarken "Ne intikamından bahsediyorsun?" dedi.

Gözlerimi gözlerine dikip, soğukça "Baban, ailemi öldürdü." dedim.

Yalı'nın irileşen gözleri, şaşkınlıkla aralanan dudakları birkaç kez hareket etti. Yaşadığı şok artarken, gözlerini gözlerimden çekti.

Elini alnına dayayıp "Ne?" dediğinde "O gün partideki olaya şahit oldun. Babanın nasıl biri olduğu belli." dedim.

Bacaklarında güç kalmamış gibi kalktığı koltuğa çöktü. Ellerini başından çekerken gözleri masadaydı. Düşüncelerinde boğuşuyor gibiydi.

"Yıllardır o adamı devirmek için fırsat kolluyorum. Sen, büyük şansımdım. Istediğim tek şey seni bulduğumu söyleyip, koltuğu almamdı. Sevgili olursak, işler benim için kolaylaşır sandım. Sonra bunak başka şeyler istedi. Seni ortaya çıkarmaktan başka şansım yoktu. Kendin anlayıp, bana gelirsen en azından aramız bozulmaz diye düşündüm."

Sıraladığım cümleleri duyuyor muydu bilmiyordum. Her şeyi anlatıp, bitirmem lazımdı. Suskunluğu devam edince, tekrar dudaklarımı araladım. Ben başlamadan, o konuştu.

"Neden bana direkt söylemedin?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp, rahatsızca saçlarımı çekiştirdim.

"Her şeyi açıklasam, yanımda olur muydun emin olamadım."

Sinirle gülüp "Olurdum" dedi.

Ardından kafasını kaldırıp, gözlerime baktı. Yaşlarının aktığını görünce donup kaldım.

"Bana ne anlattığının farkında mısın? Bu nasıl bir şey?"

Ağlarken kelimeler dudaklarından zor döküldü. Hıçkırıp, elini dudaklarına kapattığında ona üzgünce baktım.

Olurdum demişti. Hiçbir şeyi riske atamayacak durumda olduğumdan, oyunları kesmemiştim. En başından ona söylesem bu noktaya hiç gelmeyebilirdik. Geçmiş için yapılacak bir şey yoktu. Değiştiremeyeceğimiz şeylere 'şöyle olsaydı' diye düşünmek sadece bizi yıpratırdı. Geleceğin belirginsizliğini belirginleştirebilirdik.

"Bunun ağır olduğunun farkındayım. Bir de beni düşün Yalı. Yıllardır acı içindeyim."

Yaşları çoğalırken "Sana yaptığım haksızlığı, haftalardır bana acı çektirmene izin vererek geçirmeye çalışıyorum. Bedelini ödediğim için bunu söyleyebiliyorum. Yanımda olmana ihtiyacım var." diye konuştum.

Burnunu çekip, cevap vermedi. Ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya devam ederken "Bu konuda yalan söyleyecek kadar adi olamazsın." dedi.

Yanına otururken, tüm yorgunluğumla "Keşke yalan olsaydı." diye fısıldadım.

Yalı bir süre daha ağlamaya devam etti. Düşen omuzlarını tutup onu kendime çektiğimde, bana izin verdi. Başını omzuma yaslayıp dudaklarımı saçlarında gezdirdim. Ona muhtaç olduğumu hissediyordum. Gözlerimi kapatıp, kokusunu içime çektim.

"Yanımda olacak mısın? Yoksa affetmedim deyip, beni bitirme çalışmalarına devam edecek misin?"

Ellerini belime koyup, bana sıkıca sarılınca cevabını aldım.

"Bana bunu en başından anlatmalıydın?"

"Daha önce bundan kimseye bahsetmedim."

Ona ailemin öldüğünü söylemiştim ama detaylarını saklamıştım. Yalı beni iyice sararken, başını omzuma bastırdı.

"Sana kinle doluydum ama yaşadıklarını düşündükçe...Yanındayım."

Elimle saçlarını okşayıp, gözlerimi kapadım. Yanımdaydı ve buna gerçekten ihtiyacım vardı.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin