59

3.6K 417 115
                                    

*iyi okumalar 🖤

İki hafta, kendime ayırdığım toparlanma süreciydi. Bu sürede sürekli gelişen şeylerle dağılıp dursam bile, sonunda zihnim diriydi.

Bunak benimle Yalı hakkında konuşup, haberim olmadığına ikna olmuştu. Benim sözlerimden çok Yalı'nın onu etkilediğini biliyordum. Ne yapmak istediğinden emin değildim. Şimdi öğrenmek için geri gelmiştim. Kendi yapmak istediğime ise karar vermiştim. Bu sefer zamanda savrulmayacak, onu kullanacaktım.

Yalı kendi kendini bulduğunda, işler eski haline dönmüştü. Artık ortada bir bahis yoktu. Daha da kötüsü Yalı, çocukların başlarında dikiliyordu.

Yavuz 'Ne zaman döneceksin?' demişti.

İki haftalık tatilimi burda yapmamıştım. Zihnindekileri uzaklaştıramıyorsan, zihnindekilerden uzaklaşacaktın. Düşünecek çok vaktim olmuştu.

Yankı 'Seninki gerçekten patron olmak için doğmuş' diye yazmıştı.

Ramiz'in Yalı'ya yaranacağını düşünmüştüm ama bunağın boktan işlerinde kalıp etliye sütlüye karışmamaya geri dönmüştü. Ilhan'da bu sefer sessiz kalmıştı. Anıl, ikizi gibiydi. Burcu ise Yalı'dan sonra benim gibi şehri terk etmişti. Beni aramıştı ama açmamıştım.

Geri döndüğümde ilk bunağın yanına uğramıştım. Yalı'nın benim pub'ımda olduğunu öğrenince mekana gideceğimi söylemiştim.

Bunak 'aranızda geçenleri geri de bırakın. Yalı'ya patronun gibi davran. Pub'da artık söz sahibi' demişti.

Pub tamamen benimdi. Orayı kendim almış, geliştirmiştim. En başından beri bizi yanına alan adamın, elimize hiçbir şey vermediğini de tekrar farketmiştim. Sahip olduğum şeyler bana ait değildi.

Mekana girince herkesin garip bakışlarını hissettim. Yanıma koşan Hamit "Patron" dediğinde durakladım. Ben yokken arayanlardan biri de oydu. Kafamı dağıtmak istediğimden, burayla bağlantı kuramadım.

"Size ulaşmaya çalıştım."

Düz şekilde "Biliyorum." dedim.

Kararsız bakışları yüzümde gezinirken "Yalı hanım, odanızı değiştirdi." dedi.

Anlık olarak durakladım. Dudağım sinirle kıvranırken, içimdeki öfke kıvılcımları havalandı. Kararımı vermiştim, kendimi affettirecektim. Çünkü ihanetim bedeli olmalıydı. Ben ihanetimin bedelini ödemiştim. Sıra Yalı'daydı.

"Yeni patronun kararı bu demek."

Hamit sinirli ifademe rağmen, sakin çıkan sesimle durakladı. Yürümeye devam ettikten sonra "Ne yapacağız?" diye sordu.

Durup, tek kaşımı kaldırarak "Bu da ne demek?" dedim.

Rahatsızca kımıldandı. Gözlerimi onun gergin halinde gezdirdikten sonra, mekandaki diğer çalışanlara baktım. Yeni olsalar bile, hepsi Hamit gibi gergindi. Sanki bana yapılan şeyden rahatsız olmuşlardı.

"Yalı hanım, haddini aştı."

Hamit'in söylediği şeyden sonra derince nefes verdim. Elimi omzuna koyup "O senin patronun. Sen de haddini aşma." dedim.

Sıkmamla, suratı düştü. Hamit'in bana olan sonsuz sadakatinin yanında, sahiplenmesi de vardı. Her işimi yapar, sorgulamazdı. Şimdi düştüğümü görmesine rağmen, başka birine sırnaşmaması ona tamamen güvenmeme neden oldu. Çevremde böylelerinin olduğunun farkında değildim.

Kafasını usulca sallasa bile "Size yapılan haksızlık" dedi.

Elimi çekerken "Neden?" diye sordum.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin